Asgari ücrete ikinci zam mı?

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Uçtukça uçuyor fiyatlar, hızına yetişilmeyecek düzeyde uçuyor. Benzin uçuyor, yağ uçuyor, süt uçuyor, et uçuyor, ulaşım, ekmek her şey bir bir uçmaya devam ediyor… TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin üzerinde asgari ücrete zam yaptıklarını dile getirenler de bunun farkında. Gerçek enflasyonu çok iyi biliyorlar. Geçtiğimiz seneki asgari ücrete göre bu seneki asgari ücretin rakamsal olarak daha fazla ancak alım gücü olarak çok daha düşük olduğunu gayet iyi biliyorlar.

Doların 18 liranın üzerine çıkmasını engelleyemediler, sonra daha önce denenmiş ve başarısız olmuş bir yöntemle doları bir gecede aşağı çektiler. Ama olmadı, kur korumalı vadeli mevduat da bir yere kadar işe yaradı, sonrası dolar tekrar yükselişe geçti. Bu durum böyle devam ederse doların önü alınamayacak, enflasyon bir de bu mevduatın yükünün Hazine’ye binmesiyle daha da artacak. Bunu da gayet net görebiliyorlar. İşte bu yüzden AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, bir anda yöneltilen asgari ücrete yılda iki kez zam getirilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya, “Bu, yapılabilir. Şu andaki mevzuat gereği yılda bir kez yapılıyor ancak bunu değiştirmek mümkün. Zamanı geldiğinde bir yıl geçmesi beklenmeksizin zam yaparız” demişti.

Elektriğe, doğalgaza, gıdaya, benzine, LPG’ye, mazota, yağa ve türlü tüketim ürününe sürekli zam gelen ülkemizde asgari ücrete ikinci zam, gayet beklenilen bir durum aslında. Çünkü asgari ücret zammı daha vatandaşın cebine girmeden eridi gitti. İnsanlar asgari ücretle geçen yılın aynı ayındaki kadar alım gücüne sahip değil. Kiralar bile 2 bin liranın üzerinde. Yani bu çıkış, biraz olsun umut olmuştu asgari ücretli için lakin Çalışma Bakanı ve Sosyal Güvenlik Vedat Bilgin, dün bu umudu da yaptığı açıklama ile yıktı. “ Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez asgari ücreti yüzde 50 üzerinde attırdık. Bu günlerde yeniden asgari ücret tartışmalarını anlamlı bulmuyorum. Çünkü gerekeni enflasyon farkı ile yaptık. Bu durumlarda işçiyi de iş vereni de düşünmek lazım. Çünkü asgari ücret artarken, iş verenlerin de maliyeti arttı” açıklamasında bulundu Vedat Bilgin.

Evet haklı, asgari ücreti rakamsal olarak artırmak çözüm değil. İşçiye 1 verip 1000 alan işverenlerin dışında maaşları ödemekte zorlanan işverenler de var çünkü. O halde çözüm, rakamsal artışın yerine, alım gücünü artırmak. Pek çok şeyi ithal eden bir ülkenin, dışa bağımlı bir Türkiye’nin bunu başarması mümkün mü peki?

Üreterek değil, tüketimden aldığı vergiyle geçinen bir ülkenin ekonomisi, tüketilen ürünlere gelen zamları engelleyebilir mi? Benzinin litresinin 20 lirayı geçtiği, 5 litrelik yağın 230 lirayı aştığı, esnafın boş tost satmaya başladığı bir ülke olduk biz.

Geçmişin şartlarında yaşananları günümüzde sürekli anlatanlar, bugün o günlere döndürdü bizi. Ne EYT’yi çözebildiler, ne sağlıkçıların sorunlarını giderebildiler, ne 3600 ek gösterge sözünü eşit şekilde yerine getirebildiler, ne zamların önünü kesebildiler, ne doları durdurabildiler. İnsanlar iki maaşla bile geçinemez hale geldi. Bu gidişat hiç ama hiç iyi değil. Her gün yeni zamların geleceğini bilerek, yarını düşündürüp, bugüne şükrettirmeyin artık milleti!