Geçtiğimiz hafta Kocaeli Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Ömer Kardaş ile bağımlılık konusunu ele aldığımız bir söyleşi gerçekleştirdik. O söyleşi esnasında Ömer hoca benim “umut” aşılamak için tedavi sürecindeki olumlu gelimeler ve hikayelerden bahsetmesini istemem üzerine bu kitabı gösterdi. Yeşilay Danışmanlık Merkezi, kısa adıyla YEDAM tarafından hazırlanan bu kitap 19 tane bağımlının hayatını ve tedavi süreçlerini, onların ağzından kaleme alıyordu. Söyleşi biter bitmez, bu kitabı okumak istediğimi söylediğim Ömer hoca hemen kitabı bana verdi. Her hikayede ayrı duygular içinde kıvrandım gerçekten. Birinde evladını bağımlılıktan kurtarmak için çırpınan babanın hikayesi, diğerinde iki evladı ve eşi madde bağımlısı olan bir kadınının yaşadıkları konu alınıyordu. Bir başkasında babasının kaybından sonra aslında yasını tamamlayamayan bir ergenin kendisini içinde bulduğu bataklığı dinliyordum onun cümleleri ile. Kısacası bağımlılık meselesinin asla sadece bağımlının kendisini etkilemediği, tüm aileyi farklı şekillerde aynı bataklığa çektiğini gösteriyordu hikayeler.
Bir başka hikayede ise kendimi hem anne, hem de eş olan bir kadınla empati kurarken yakaladım. Zor konular ama üzerine daha fazla konuşup, yazılması ve düşünülmesi gereken de konular diye düşünüyorum. Tam da bu nedenle kitaptan bana kalan duyguların bu yazıyla okuyanlara da ulaşmasına niyetlendim. Tedavi yolları nasıldır, neler yapılır, zorluğu veya kolaylığı nedir, aileler nasıl etkilenir ve nasıl destek verilir gibi çoğu soruyu Dr. Öğr. Üyesi Ömer Kardaş ile söyleşide konuştuk ama bu kitapta bağımlıları ve ailelerini dinlemek konuşulanları tamamlayan bir etki yarattı bende. Böyle bir merkezin olduğunu bilmiyordum açıkçası. Yeşilay’ı biliyorum elbette, AMATEM gibi bağımlılıkla ilgili tedavi merkezlerini de biliyordum ama YEDAM’ı ilk kez duydum. Kitapta yazılanlar ile ilgili sonrasında konuştuğum Ömer hocaya “Sahiden bu kadar ilgili ve nazik mi bu kurumda çalışanlar? Bir ara okurken acaba diye düşündüm hocam?” dedim ama hoca yazılanlar gibi olduğunu söyledi. Uzmanlık tezini de bu alanda yapan hocanın merkezle de bağı vardı zaten. Sevindim bu açıklamaya doğrusu. Her birimiz farklı açılardan her şeye potansiyeliz ne de olsa. Kendimiz değilse de sevdiklerimiz, aile bireylerimiz veya tanıdıklarımız üzerinden her şeye potansiyeliz. Tam da bu nedenle bilmek, okumak, öğrenmek ve bunları paylaşmak gereğini duyuyorum.
Kitapta 19 kişinin bağımlılık ve tedavi sürecinden bahsediliyor gibi duruyorsa da aslında 19 aile var her hikayede. Maddi ve manevi kayıplar var, bedensel ve ruhsal kayıplar var hepsinden öte. Bununla beraber bağımlılık tedavisi ile yeniden hayata tutunan insanlar ve onlarla beraber bataklıktan çıkanlar var. Yeniden doğum yani bir başka ifade ile. Doğum; hem bağımlı olan kişi, hem de onun hayatındaki tüm sevenleri için gerçekleşiyor. Başta da söyledim, şimdi yinelemek istiyorum, herkes için zor süreçler, bununla beraber tedavisinin olduğunu bilmek, hastalığı kabul etmek ve onunla mücadele etmek çok önemli. “Hastalık” olarak tanımlamanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişi veya ilesi bunu kabul etmeden, sonraki aşamaya geçilemiyor zaten. Komple bir yaşam şekli değişiyor ve buna, bağımlı ile beraber aile bireyleri de dahil oluyor. Kitaptaki hemen her hikayede YEDAM yetkilileri bağımlı ile tedaviye başladıklarında aile bireylerini de ziyaret ediyor veya iletişime geçiyor. Onları hem hastalık hakkında bilgilendiriyor, hem de bağımlıya nasıl destek olacakları konusunda uyarıyor. Kitabı bitirdikten sonra kişinin kendisini tanıması, çevresini iyi seçebilmesi, kendisini sevmesi ve değer vermesi, sevdiklerinin iyi olma halinin kendisine iyi geldiği gibi, kendi iyilik halinin de onlara iyi geldiğini bilmesinin nasıl da önemli olduğunu düşündüm. Bununla beraber kendisindeki duyguları farkına varmak da ayrıca çok önemli galiba. Belki duygular tam olarak yaşanamadığı için insanlar daha fazla sorun yaşıyor. Hayatın her koşulda güzel olduğu, zorluğu ile uğraşırken iyi olanları daha fazla görmek ve onlara tutunmak gereği bir kez daha beliriyor her bir hikayede. Renkleri solan kişilerin yeniden renklerine kavuştuğunu okuduğum bu kitabın bağımlı olanlar ve aileleri için de umut olmasını diliyorum.