Erhan Uysal

Erhan Uysal

İlk Diyanet İşleri Başkanımız, Mehmet Rıfat Börekçi

Ankara'nın yerlisi ve müftüsü sıfatıyla, Kurtuluş Savaşı'na ve Mustafa Kemal Paşa'ya önemli destekte bulunan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Diyanet İşleri Başkanıdır (1924-1941). Kısa bir dönem milletvekilliği de yaptı (23 Nisan - 27 Ekim 1920)

1860'ta Ankara'da Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi'dir. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra yüksek öğrenim için İstanbul'a gitti. Burada Beyazıt medresesi müderrislerinden Atıf Efendi'nin derslerine devam edip dini yüksek ilimleri tahsil ederek icazetname (diploma) almaya hak kazandı.

İlk memuriyetine Ankara'daki Fazlıya medresesinde öğretim üyesi olarak başladı. 10 Ekim 1898'de Ankara İstinaf Mahkemesi üyeliğine getirildi. 25 Kasım 1908 tarihinde de Ankara Müftüsü oldu. Ayrıca 1911 yılında bir müddet Sivrihisar Kaymakamlığı görevini de vekâleten yürüttü. Bu arada memuriyetinin yanı sıra, eğitim-öğretime olan ilgisini devam ettirdi. Bu cümleden olarak, 1918'de Musile-i Süleymaniye (Süleymaniye Medresesinde büyük müderrislere verilen bir unvan) payesi ile Bursa Müderrisliği kendisine tekrar tevcih edildi. 1920'de "İzmir Paye-i Mücerridi" ve yine aynı yılda "Mahreç Payesi"ne layık görülmüştür. Göstermiş olduğu bu başarılarının bir mükâfatı olarak, 1920'de de her türlü devlet hizmetlerinde güzel işler görenlere iftihar ve imtiyazı mucip olmak üzere çıkarılan "Dördüncü Rütbeden Osmanî Nişanı" ile ödüllendirildi.

Yazının Devamı

6 Nisan öldürülen gazeteciler günü

Gazeteci Hasan Fehmi İstanbul’da Mülkiye’yi bitirmiş, Paris’e gitmiş ardından İstanbul’a dönerek Serbesti gazetesinde yazmaya başlamıştı. İttihat ve Terakki’ye mesafeli duran Hasan Fehmi özgürlükleri savunacak, kimseye taraf olmayan bir gazete arzusundaydı.

Hasan Fehmi 6 Nisan 1909 gecesi arkadaşı Ertuğrul Şakir Bey ile Beyoğlu’ndan Sirkeci’ye giderken öldürüldü. Cenazesine binlerce kişinin katıldığı Hasan Fehmi’nin cinayeti aydınlatılamadı. TGC 6 Nisan 1996'dan beri Hasan Fehmi'nin ölüm yıldönümünü Öldürülen Gazeteciler Günü olarak anıyor.

Gazetecileri Koruma Komitesi'ne (CPJ) göre dünyada 2012'de 14, 1992'den beri de 908 gazeteci öldürülmüş.

Yazının Devamı

Adalet Tanrıçaları

Sizi biraz mitolojik tarihimize biraz götüreceğim. Evet, mitolojik tarihte adalet tanrıçaları kimlerdi.

“Kılıç” adaletin verdiği cezaların caydırıcılığını ve gücünü, “Terazi” adaleti ve bunun dengeli bir şekilde dağıtılmasını simgeler. “Kadın” olması ise bağımsızlığı ifade eder.

Hukukun evrensel ilkelerini simgesel olarak taşıdığı için Themis heykeli adaleti en iyi şekilde ifade etmektedir.

Yazının Devamı

Kral Midas dokunuşu

Sanat, eğlence ve Şarap Tanrısı Dionysos Frigya yaylalarında oradan oraya dolaşmaktadır. Eğlenceye düşkünlüğü ile bilinen yaşlı Silenos (İhtiyar bir bilge olan müzik ustası), sarhoşluğun verdiği etkiyle Midas’ın gül bahçesinde uyuyakalır.

Onu bulan köylüler alay edip aşağılayarak Kral Midas’a getirirler. Midas, Silenos‘un yaşlı bir bilge olduğunu öğrenir. Ve ondan kendini eğitmesini ister. Bunun üzerine bilge Silenos ev sahibine hiç kimsenin bilmediği bir hikâyeyi anlatır. Hikayede yaşadıkları evrenin dışında varsaydığı ve hiç kimsenin yerini bilmediği bir ülkeyi (Asya, Avrupa, Afrika kıtalarından ayrı bir kara parçası olan Atlantis’i) anlatır. Söylediğine göre bu ülkenin insanları büyük bir zenginlik ve refah içinde yaşamaktadırlar. Toprak bu halka çok cömert davranmaktadır. Hatta haksızlığı ve adaletsizliği hoş görmeyen bir hukuk sistemleri bile vardır. Bu ülke’de yaşayanlar sevgi, saygı çerçevesinden asla çıkmamaktadırlar. Kişilere eşit haklar sağlayan mükemmel bir sistem içindedirler…

Midas konuğunun anlattığı hikâyeden çok etkilenir ve onuruna sarayında beş gün beş gece eğlenceler düzenler. Sonra yanına bir de rehber tahsis ederek Tanrı Dionysos’ a ulaşmasını sağlar. Tanrı Dionysos çok memnun olur ve Midas’a “dile benden ne dilersen” der.

Yazının Devamı

İyi niyet

Thomas More şöyle demektedir; “İnsanları birbirine kopmaz bağlarla sıkıca bağlayan, anlaşmalardan çok iyi niyet, sözlerden çok içtenlikli bir sevgidir.”

İyi niyet kısaca; “Herhangi bir kimse veya konuda hiçbir kötü düşünce beslememe, hüsnüniyet” diye tanımlanır. Peki, nedir iyi niyet? Psikolojik olarak bir olgudur, ahlaki olarak bir erdemdir. Erdem olarak, hakikat sevgisi, saygısıdır.

İyi niyetli olmak, her zaman hakikati söylemek değildir, çünkü insan yanılabilir, ama en azından inanılan şey hakkındaki hakikati söylemektir. Samimi olmak, başkasına yalan söylememektir; iyi niyetli olmak, ne başkasına ne de kendine yalan söylemektir.

Yazının Devamı

Göz bağlarımızdan kurtulmak yeterli mi?

“Aydın”, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli, münevver, entelektüel kimse diye tanımlanır…

“Entelektüel” kelimesinin kökeni ise Latince “intellectus” yani anlamak sözcüğüne dayanır.

Soru soran, analitik düşünme yetisine sahip, akıl yoran, sorgulayan; bilgi ve birikimi olan düşünür kimse…

Yazının Devamı

Kalbimiz…

Göğüs kafesimizde sürekli hareket halinde bir et parçası…

Ana rahminde henüz 6-7 haftalıkken atmaya başlayan…

Diğer organların onun oluşturduğu sistem etrafında geliştiği…

Yazının Devamı

Atatürk’ün ilk büyük aşkı

Bulgar Dimitrina Kovaçeva (Miti) Sofya’ya askeri ataşe olarak atanan Mustafa Kemal’le 1914’te tanıştı. Strauss’un ‘Güzel Mavi Tuna’ valsiyle başlayan ilişkileri, Miti’nin general babasının itirazı yüzünden sona erdi. Fakat Sofya’nın en güzel kızı, öldüğü güne kadar Mustafa Kemal’i sevdi.

Türk asıllı Bulgar Milletvekili Şakir Zümre Sofya’ya alışamayan Mustafa Kemal’i bir gece Verdi’nin ünlü Aida operasının prömiyerine götürdü. Antrakta Bulgar Çarı Ferdinand’la tanışan Mustafa Kemal, opera bittiğinde büyülenmiş bir halde salonu terk etti. Aida’nın büyüsüne kapılanlar arasında eski Savunma Bakanı General Kovaçev ve kızı Miti de vardı. Genç bekâr erkekler ise Aida’dan çok General Kovaçev’in öğrenimini İsviçre’de tamamlamış olan güzel kızı Miti’nin dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Mustafa Kemal ve Miti o gece birbirlerini fark etmediler ama Aida operası yaklaşık bir ay sonra yollarını kesiştirecekti. Sofya’ya alışan ve çevresi giderek genişleyen Mustafa Kemal 1914 Şubat’ının ilk Cumartesi günü Şehir Kulübü’nde General Kovaçev ve ailesiyle tanıştı. Miti ve Mustafa Kemal’in “Güzel Mavi Tuna” valsı da işte bu tanışma gününde yaşandı. O gecenin hemen ertesinde Mustafa Kemal, General Kovaçev’in evine davet edildi. Türk zabitinin aileyle yakınlaşması, Miti ile daha fazla zaman geçirmesini sağladı. İkili sık sık Boris Parkı’ndaki buz pateni pistine, Çar Osvobodidov Bulvarı üzerindeki Bulgarya pastanesine gitmeye başladılar. Ancak kısa bir süre sonra bir tatsızlık yaşandı. Halk tiyatrosuna bilet almaya giden Miti’nin yolu gazi bir yüzbaşı tarafından çevrildi. Yüzbaşı babasıyla beraber Türklere karşı savaştıklarını hatırlatarak, Sofya’daki birçok kimsenin genç Türk zabitiyle yaşadığı ilişkiden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Olayın ardından eve kapanan Miti ve yaşananları duyan Mustafa Kemal, birkaç gün hiç konuşmadılar. Sonra ortak dostları devreye girdi ve Bulgarya pastanesinde yine buluştular. Sorunu konuşmadan çözmüşlerdi. 24 Mayıs’ta bir bayramı kutlaması için Askeri Kulüp’te düzenlenen balo, ikilinin tüm Sofya’ya meydan okudukları gece olarak akıllarda kaldı. Geceye yeniçeri kıyafetiyle katılan Mustafa Kemal, “en özgün kıyafet sahibi” seçildi. Mustafa Kemal, onuruna çalınan vals başlayınca tüm salonun bakışları arasında Miti’ye doğru ilerledi ve birlikte piste çıktılar. Başta Bulgar Çarı olmak bütün kalabalığın önünde herkese meydan okuyorlardı. Kısa bir süre sonra Miti ve Mustafa Kemal her zaman gittikleri Boris Parkı’nda bu defa gelecekleri üzerine konuşuyorlardı. Mustafa Kemal, Miti’ye klasik bir evlenme teklifinde bulunmadı. Aksine yaklaşan savaşlardan, Türkiye’nin gelenekleri ve diniyle farklı bir ülke olduğundan söz etti. Miti hepsini dinledi ve “Evet diyorum, ne olacaksa birlikte olsun” dedi. Miti evine gidip haberi annesine verdi. General Kovaçev’in bu işe hazırlanması gerekiyordu. Miti ve annesi mutfakta plan yaparken Mustafa Kemal’in geldiğini duydular. Klasik selamlaşmanın ardından iki erkek baş başa kaldılar. Mustafa Kemal Miti’yle evlenmek istediğini açıkladı. General Kovaçev biraz daha beklemenin hepsi için daha iyi olacağı yanıtını verdi. Mustafa Kemal Miti ile görüşmeye devam etmelerine izin verilmesini istedi, General de bunu onayladı. General Kovaçev kararı ertelemişti ama Sofya’da belirli bir çevrenin tek dedikodusu Miti-Mustafa Kemal ilişkisi olmuştu. Rahatsızlığı artan General Kovaçev, Mustafa Kemal’e “Bu evlilik olmayacak ve artık Miti ile görüşmezseniz iyi olur” mesajını iletti. Mustafa Kemal derin bir sessizliğe gömüldü. Miti ve ailesiyle zaman zaman şehir kulübünde karşılaştılar ama birbirlerini görmezden geldiler.

Yazının Devamı

Kendini yontan adam

Kendini yontmayı unutma' der Zeus...

Sen insansın.

Kendi kabuğunu kendin soyabilirsin.

Yazının Devamı

Referandum

Bu günlerin çok önemli bir kelimesi ve konusu. Bu kelime bizim için ne zamandan beri gündemde ve tarihte ki yeri nedir diyerekten bir araştırmak ve de sizlerle paylaşmak istedim.

Referandum ya da plebisit; anayasa değişikliği, yasaların kabulü gibi bazı önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır.

Referandumda halkın iradesi idareye doğrudan doğruya yansımakta olup doğrudan demokrasinin güzel bir örneğidir. Temsili demokraside ise, halkın seçtiği insanlar, halkın iradesini yansıtmaya çalışmaktadır. Ancak bu tür oylamalar, muhalefetin onayını almadan, popüler uygulamaları hayata geçirmekte kullanılabildiğinden,totaliter rejimlerde yönetimin isteklerini hukuka uydurmaya alet edilebilirler.

Yazının Devamı

Ütopyalar güzeldir

Yunanca kökenlidir ütopya kelimesi.

Olmayan anlamındaki “ou” ve yer anlamındaki “topos” kelimelerinin birleşimiyle ortaya çıkar ütopya…

Yani tam çevirisiyle “olmayan yer” demektir…

Yazının Devamı

Oyun bittiğinde şah ve piyon aynı kutuya girerler

Satranç;iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunudur.. Dünya çapında turnuvaları düzenlenir ve bir spor dalı olarak kabul edilir.

Bu oyun satranç tahtası denilen 8×8'lik kare bir alan üzerinde 32 adet satranç taşıyla oynanır. Toplam 64 karenin yarısı siyah, yarısı beyaz renklerden oluşur. Taraflar beyaz ve siyah renkli taşları alırlar, her oyuncunun bir seferde bir hamle yapmasıyla oyun gelişir. Oyunun başında beyaz ve siyahların 16 taşı bulunur. Bunlar bir şah, bir vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyondan oluşur. Oyunun amacı karşı tarafın şahını mat etmektir.

Buraya kadar hepinizin az veya çok bildiğiniz satranç oyununun temel prensibinden bahsettim sizlere.

Yazının Devamı

10 Ocak kolay kazanılan bir gün değildir!

Çalışan gazeteciler günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür.

1961-1971 arasında "Çalışan gazeteciler bayramı" adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, " 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü " olarak değiştirilmiştir.

4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.

Yazının Devamı

Akıl, kuvvet ve güzellik

Myhtologia kelimesinde iki zıt kavramın birleştiğini görüyoruz.

Mythos ( efsane ) ve Logos ( düşünce, akıl, gerçek )

Mythos, çok tanrılı bir dinin tanrıları hakkında anlatılan efsanelerdir. Myhtologia da bu efsanelerin bir araya gelişi, kitaplaşmasıdır.

Yazının Devamı

Umutlarımız

Yeni bir yılın eşiğindeyiz. 2016 yılını üzüntülerle, kaygılarla acılarla yolluyoruz. Bu kaygıları yaşarken, büyük üstat Hanri Benazus’un bir yazısını okurken o yazıdan bazı alıntılar yaparak sizlerle paylaşmak istedim.

Konumuz Umut;

Umut, daha büyük bir hedef, daha büyük bir duyarlılık, daha büyük bir beklenti ve daha büyük bir akılcılık yönünde istenen değişim isteğidir. İnsanın geçmişi kayıplarla, geleceği umutlarla doludur.

Yazının Devamı

Din sömürüsü

Tarih boyunca, Orta Çağda kralların papazlarla el ele verip toplumu sömürdükleri, bilimi engelledikleri, bilim adamlarına zulüm yaptıkları tarihsel bir gerçektir. Daha sonra Hıristiyan dünyası Ronesans ve dinde reformla bilim ve icatlarda hızla ilerlerken aydınlanma çağına girmiş; bunda da matbaanın icadının çok büyük etkisi ve itici gücü olmuştur.

İslam dünyası ise, Orta Çağda Hıristiyanlardan çok ileri iken, matbaanın icadına, bilimsel icatlara ilgisiz kalınması yüzünden, çağına göre gittikçe gerilemiş, günümüze kadar bile çağdaş dünyadan geri kalmıştır. Geri kalmayla birlikte tarihsel süreç içinde, ne ki günümüzde bile, dinin kutsal değerlerini çıkar aleti olarak kullanıp siyasi rant sağlayanlara da çok rastlanmıştır.

Türkiye’de dinden siyasi rant sağlayanlar, dini çıkarına alet edenler, dini simgeleri sürekli ön plana çıkaranlar aşağıda açıklanan Suudi Arabistan’daki uygulamalara bir göz atmalıdırlar.

Yazının Devamı

İnternet bağımlılığı ruhsal hastalıklar listesine girdi

Ruhsal hastalıkların sınıflandırmasında kullanılan Psikiyatrik Sınıflandırma Sistemi Tanı Listesi'nin (DSM) daha ileri çalışmalar gerektiren ruhsal hastalıklar bölümüne, kişiyi yalnızlaştırarak depresyona sokabilen "internet bağımlılığı" da eklendi.

Bilgisayar ve internet bağımlılığında, tüm bağımlılıklarda ortaya çıkan belirtilere benzer bulguların görülmektedir. Bu kişiler internetle aşırı ilgilenmektedirler.

"Öne çıkan belirtiler arasında, bu kişilerde internetten uzak kalındığında çabuk öfkelenme, huzursuzluk ve kaygı, mutsuzluk gibi yoksunluk görülüyor. İnternette vakit geçirdikleri süre, zaman içinde artış gösteriyor, internette zaman geçirmeyi engellemeye çalışmaya rağmen başarısız olunuyor, internet nedeniyle diğer ilgi alanlarına ve uğraşlara katılmama söz konusu oluyor.

Yazının Devamı

“Kendini bilmek, ruhunu bilmektir“

Sizlere daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere Socrates M.Ö. 300 ler de yaşamış bir Antik Yunan filozofudur. Ders alınması gereken bir çok açıklaması vardır. O yıllarda şu anki zamanda bile ders alacağımız konuşmaları vardır. Bunlardan birisini okurken bir tanesi hepimizin ilgisini çekeceğini düşündüğüm için sizlerle paylaşmak istedim. Alınması gereken için sizlerin akli melekelerinize konuyu havale edeceğim.

Socratesin öğrencisi Alkibiades ile arasında ki diyaloğunu sunuyorum:

Konumuz; Kişinin kendini bilmesi ve erdemli olmaktır.

Yazının Devamı

Bu fotoğrafa baktıkça yüreğimiz kan ağlıyor

İlk olarak 3.11.2004 yılında çıkmış olan ve de 3.12.2004 tarihinde resmi gazete de yayınlanmış olan, daha sonra ilave edilen maddelerle değişiklikler yapılan bir yönetmeliğimiz var.

Bu yönetmelik;

Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait ortaöğretim ve yükseköğretim yurtlarının açılması, yönetilmesi, işletilmesi, devri, nakli, denetlenmesi, kapatılması ile öğrenci disiplin işlerine ilişkin hükümleri kapsar.

Yazının Devamı

FİDEL CASTRO

13 Ağustos 1926 da doğdu. Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi’nin önderidir.

Orta halli İspanyol göçmeni Angel Castroy Argiz'in, aşçısı Lina Ruz González'den evlilik dışı doğan beş çocuğundan ikincisidir. İspanya’nın kuzeybatısındaki Galiçya'da dünyaya gelen babası Ángel Castro y Argiz, Küba Bağımsızlık Savaşı sırasında Küba'ya gelen İspanyol askerlerinden biriydi. Savaş bittikten sonra adadan ayrılmış ama kısa süre sonra Küba'ya dönmüştü. Ülkenin doğusundaki Oriente ilinde başarılı bir şeker kamışı yetiştiricisi olmuştu.

Fidel Castro, United Fruit Company'nin denetimi altındaki yoksul bir yöre olan Mayarí de yetişti. Oriente ilinin merkezi Santiago'daki Katolik okullarında ve Havana'daki Cizvit lisesi Belén İlahiyat Okulu'nda öğrenim gördü. 1945'te eğitime başladığı Havana Üniversitesi'nden 1950'de hukuk doktoru olarak mezun oldu.

Yazının Devamı

Doğruluk

Doğruluk gerçeğe uygun olmaktır. Bununla birlikte: mantık, matematik, yasa gibi doğruluk biçimleri de vardır.

Genellikle insan düşüncesinin gerçekle uyuşması, sözlerin olaylara uygun olması kast edilir. Güncel anlamda, kısaca: gerçeğe uygun anlamındadır. Mantık veya yasa gibi sistemsel doğruluklar da kendi içinde tutarlı bir gerçekliği ifade eder. Bir mantık doğrusu önermelerin kendi aralarında çelişki olmadığını belirtir. Yasal doğru da mantık gibi, yasal düzenin içinde, yasalarla çelişmeyen uygunluk durumudur. Genel bir doğruluktansa, öncüllerden hareketle, kendi kümesi içindeki gerçekliği belirtir.

Doğruluk sözcüğü hakikat, dürüstlük ve adalet ile yakın anlamda kullanılmaktadır. Ne var ki bu ikisinin farklı anlamlara geldiği düşünülmektedir. Dil yapısının göreli esaslarına göre kesin bir şey söylemek güç. Ancak olgu, olayların dayandığı neden; gerçeklik, var olan şey anlamında sözlüklerde yer alır. Bu da bizi dilsel varlığımızı sorgulamaya götürür.

Yazının Devamı

Yaver

10 Kasım, Atamızı ölümünün yıldönümünde bir kez daha hasretle anıyor olacağız. Yıllar geçmiş olsa da büyük önderin yaptıkları ulusumuz ve de dünya ulusları tarafından unutulmayacak ve daima yaşayacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk sadece Türk halkı tarafından sevilen ve saygı beslenen Türk büyüğü değil, aynı zamanda Çin halkının da saygı gösterdiği büyük devlet adamıdır.

Çin’de Mustafa Kemal Atatürk’ü bilmeyen lise öğrencisi hemen hemen hiç yoktur. Çünkü Çin de yıllardan beri lisede mecburi ders kitabı olarak okutulan ‘Yakınçağ ve Çağdaş Dünya Tarihi’ kitabı, Mustafa Kemal ve onun önderliğindeki Türk devrimini de içermektedir.

Yazının Devamı

Erdal İnönü'yü özledik

Erdal İnönü 6 Haziran 1926, Ankara da doğmuş ve 31 Ekim 2007 tarihinde aramızdan ayrılmıştı.

Bugün ölümünün üzerinden 9 yıl geçmiş olsa da, bilim adamı ve Türkiye de örneği görülmeyen siyaset adamı kişiliği ile bir kez daha hasretle anıyoruz.

İnönü 1983 yılında 12 Eylül Darbesi'nin ardından siyasi faaliyetler serbest bırakılınca bütün öğretim ve yöneticilik görevlerinden ayrılmıştır ve

Yazının Devamı

Hasta hakları günü

Kişi sırf insan olması nedeniyle toplumdan, devletten, sağlığının korunmasını, gerektiğinde tedavi edilmesini, iyileştirilmesini isteme ve sağlığını sürekli geliştirebilmesi için toplumun sağladığı olanaklardan yararlanabilme hakkına sahiptir.

Kişinin sağlığını kaybettiğinde sağlık hizmetinden tam olarak faydalanmasını sağlayan hasta hakları uygulaması T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan hakları ifade eder.

Bir sağlık kuruluşuna, sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin;

Yazının Devamı