BÜTÜN PROJELERİ UNUTUN…!
Aslında “USTAM” projesini neredeyse aşama aşama takip ettim diyebilirim.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve paydaşlarıyla birlikte hayata geçmeye hazır hale gelen proje nihayet görücüye çıktı.
Projenin danışmanlığını yapan isimlerden biri benim çok yakın arkadaşımdı, oradan biliyorum.
Bugün Kocaeli Kongre Merkezi’nde heyecanla “Ustam” projesini anlatan,
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilsen Bilgili ile ne zaman bir araya gelsek “Ustam” projesinden bahsediyordu.
Gençlerin işsizlik sorununa, işverenin eleman sorununa çare olacak muhteşem bir proje hazırlıyoruz diyordu.
Anlattıkça merakım iyice artıyordu.
Acaba bu çok yönlü organizasyonu becerebilecekler miydi?
Çünkü bahsettiği komplike bir çalışmaydı.
*
Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik, evet bu yadsınamaz bir gerçek.
Ancak bir de çoğu sektörün eleman sıkıntısı çektiği realitesi de var.
Ara eleman dediğimiz özelliklere sahip yetişmiş insan gücümüz yok gibi bir şey.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bırakın Kocaeli’yi,
Türkiye’nin problemi haline gelen ara eleman sıkıntısını nasıl çözecekti?
Ve bugün yapılan lansman toplantısıyla arka planda çok büyük bir mutfak çalışmasıyla istihdama yönelik Ustam projesi tüm bu sorulara cevap verdi.
*
Ustam projesinin detaylarını haberlerde okudunuz.
Ancak kabaca bahsetmek gerekirse;
15 branşta yetenek ölçümleri yapılan gençler, bu yetenekleri doğrultusunda iş garantili eğitim alacak.
İş garantili diyorum çünkü sanayiciler hangi alanda ne kadar elemana ihtiyaçları varsa o sayıyı büyükşehire bildirecek.
İhtiyaç doğrultusunda gençler için Kocaeli’nin farklı noktalarında eğitim görmeleri için sınıflar açılacak.
Buradaki usta öğreticilerin masrafları ve tüm giderleri büyükşehir belediyesince karşılanacak.
Gençler eğitime başlamadan önce nerede çalışacağını, fiziki koşulları önceden yerinde görecek, şartlarını bilecek.
Üç aylık eğitim sonunda üniversite onaylı aldıkları belgeyle o işin ehli sayılacak.
Böylece eğitimi yarım kalmış, örgün eğitimin dışına çıkmış, mesleki yeterliliği olmayan, “Ne iş olsa yaparım” diyenler başta olmak üzere,
Eğitimini almış olduğu halde iş bulamayan kim varsa bu proje sayesinde işe yerleşecek.
*
Yaklaşık bir yıldır nakış gibi işlenen proje kapsamında başta Organize Sanayi Bölgeleri olmak üzere ortalama 350 sanayi kuruluşu ziyaret edilmiş.
Büyük bir konsensüs ile “Ustam” projesi hayata geçmiş.
Bilsen Bilgili Hocamız kürsüde bu projenin nitelik bazlı eğitime yönlendirme projesi olduğunu söylerken çok iddialı konuştu.
Ustam projesinin uluslararasına öncülük edecek bir proje olduğu konusunda iddia ortaya koydu.
Ne yalan söyleyeyim, anlatıldığı şekliyle süreklilik arz eden bir proje olursa Ustam projesi rol model alınabilir.
Aslında bu çalışmayı bizim Devletimizin, Milli Eğitim Bakanlığımızın yapması gerekiyor.
Eğitim aynı zamanda çocuklarımızı ve gençlerimizi doğru yönlendirme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
Ama çarpık eğitim sistemini çarpıtmaktan başka bir şey yapmayanlar kalkıp bunu mu düşünecek!
O yüzden Türkiye’yi beslemesiyle övündüğümüz sanayi şehrinde dengesiz bir orantıda seyreden işsizlik rakamları
Bu projeyle dengeli hale gelebilirse büyük bir kazanım olacak.
Yapabilirler mi, evet yapabilirler.
O kapasite, o vizyon var mı, evet var!
*
Bugün kürsüde Başkan Büyükakın’ı dinlerken tam da bunu düşündüm.
Hakikaten iyi yetişmiş bir devlet adamlığının yanı sıra
Gelişimi ve değişimi takip eden, uygulayan bir yönetici sıfatında.
Önceden kürsüye çıktığında tipik, sıkıcı bir Akademisyen üslubuyla konuşurdu. (Akademisyenler sakın alınmasın)
Şimdi ise araya espriler sıkıştıran, konuyu en sadeleşmiş haliyle anlatan, spontane konuşan
Subliminal tarz ile irrite etmeden siyasi mesajlar veren iyi bir hatip görüyorum.
Gittikçe halkla bütünleşen bir siyasetçi modeline bürünüyor.
*
Ve en önemlisi proje seçimi.
Büyükakın zamanın ihtiyaçları neyse ona göre şekil alıyor.
Bir yıldır pandemiyle savaşıyoruz.
Bu süreçte büyükşehir belediyesi sosyal belediyecilik anlamında da metropol kentlerin gerisinde değil.
Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Ama bugüne kadar yaptıkları tüm projeler bir tarafa, Ustam projesi başka bir tarafa.
Vatandaşa iş, aş, para lazım!
Yollar, köprüler, metrolar, tramvaylar, teleferikler, millet bahçeleri ve bilumum hizmetlerin hepsine eyvallah!
Ancak kimseye muhtaç olmadan onuruyla namusuyla, alın teriyle evine ekmek götürmektir tüm mesele.
O yüzden bugüne kadar sunulan tüm projeleri unutun, buna odaklanın!
Bu anlamda ustam projesi beni en fazla etkileyen çalışmaların başında geliyor.
Her adımlarını özenle takip edip zaman zaman sizi bilgilendirmeye gayret edeceğim.
*
Şimdi hepimize düşen şey;
Sağımızda solumuzda, akrabalarımız arasında ne kadar işsiz,
Elinde bir mesleği olmayan insan varsa onları bu projeye yönlendirmektir.
Bu işin partisi martisi olmaz!
Daha doğrusu ekmeğin siyaseti olmaz!
Bu nedenle herkes etrafını şöyle bir tarasa sevaba girer.
Ustam projesi inşallah pek çok gencin biten umutlarını tazelemeye aracı olacak.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
--------------
ACI İTİRAF…!
Ustam projesinin lansman toplantısı öğle saatlerine denk gelince
Çok amaçlı inşa edilen Kongre Merkezi’nin başka bir bölümünde katılımcılara yemek organize edilmiş.
Çıkışta ayrım yapılmaksızın herkes yemeğe davet edildi.
Benim olduğum masada Adem Turgut, Cemalettin Öztürk, Mevlüt Soysal, Süriye Çatak Tek, Sadık Uysal ve Bilsen Bilgili Hocamız vardı.
Bizim her toplantıda kuzu pirzola ve taze sıkılmış portakal suyu içtiğimizi yazarak zamanında gördüğü muameleyi göremeyen
Akşam sabah gazetecilere ağız dolusu hakaret yağdırarak, dışlanmışlığının hırsını bizden almaya çalışan zat-ı muhtereme bir notum var.
Menüde ıspanaklı sos eşliğinde dana rosto ve bulgur pilavı vardı.
İçecek olarak da milli içeceğe -ayrana- fit olduk.
Ortaya servis edilen soğuk baklava ise enfesti.
Ama yine de kuzu pirzolayı göremeyince bozulduk(!)
Artık bizi nasıl bir beklentiye sokmuşsan…
Dana rosto bile durumu kurtarmaya yetmedi.
*
Şaka bir yana, başından sonuna kadar güzel bir organizasyondu.
Tek eksiği, basın lansmanında basın mensuplarına ayrılmış bir bölüm olmayışıydı.
Onun dışında kusursuz bir ev sahipliği yaptılar.
Bize de gördüklerimizi, izlenimlerimizi aktarmak kaldı.
Gazetecinin görevi de bu değil mi?
Kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve doğru yönlendirmek bizlerin en temel sorumluluğu olmalı.
Öyle bir tek kendini gazeteci sayıp geri kalan herkesi böcek gibi görenlerin bahsettiği gibi kimseyle meydan savaşı falan yaptığımız yok!
Hani diyor ya, Adem, Sadun, İlker, Aysun, Engin meydanı boş buldum sanmasınlar diye!
Ona cevaben ben de diyorum ki;
Hadi para uğruna baba mirası gazeteni sattın diyelim.
İyi güzel de gazetenin gidişiyle beraber aklını da mı yitirdin?
Ekürin yokken meydanın boş kaldığını söylemek nasıl bir itiraftır?
Pardon da sen necisin?
Gazeteci değil misin?
Bir siteyi bile idare edecek yeteneği kendinde göremiyor olmalısın ki meydanın boş olduğunu söylüyorsun.
“Ben tek başıma hiçbir şeyim, meydan boş kaldı” diyorsun.
E bu itiraf da yeter zaten.
Bizim pek bir şey söylememize gerek yok!