Biraz ayıp olmuyor mu?

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Tatil bitti, işimizin başındayız.

Gittiğim yerden yerel gündemi az da olsa takip etmeye çalıştım.

Son günlerde bir Cedit’tir gidiyor, bu neyin nesi diyerek bir bakayım dedim.

Bir de baktım ki; bir zamanlar Cedit üzerinde uzlaşanlardan ortada eser kalmamış, salvolar havada uçuşuyor.

Bu nedenle benim de ilgilisi olduğum bu konuda fikirlerimi paylaşmak istedim.

Biraz hafıza tazeleyerek başlıyorum:

*

Cedit Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi hatırlanacağı üzere İzmit Belediyesi eski Başkanı Nevzat Doğan’ın startını verdiği bir projeydi.

Nevzat Doğan’ın bir türlü başlayıp sonlandıramadığı proje;

Yeni Başkan Fatma Kaplan Hürriyet’in elinde patladı.

Cedit Mahallesinde yaşayanlar mağdurdu, sürekli verilip tutulmayan sözlerden usanmışlardı.

Ceditlinin isyanını duyan Hürriyet, adaylığı kesinleştiği an itibariyle Cedit halkıyla buluştu.

Nevzat Doğan’dan kaynaklanan mağduriyetlerin hepsini gidereceklerinin sözünü verdi.

Hoş, söz vermekten başka çaresi de yoktu.

Ne diyecekti; “Banane Nevzat Doğan’ın projesinden” mi diyecekti?

*

Devlette devamlılık esastır. Belediyelerde de bu böyledir.

Hürriyet’in kendi sınırlarındaki bir mahallenin mağduriyetine duyarsız ve ilgisiz kalma şansı yoktu.

Siyaseten bile olsa bunu yapması gerekliydi, yaptı da…

Hürriyet seçimi kazandıktan sonra Ceditlilere verdiği sözü yerine getirmek için çalışmalara başladı.

Eski projenin plansız yapıldığını, şehrin siluetine yakışmadığını savunarak farklı bir proje hazırlığı içerisinde olduklarını müjdeledi.

Mahalleye ekiplerini yolladı, baktırdı, ettirdi, Ceditlileri umutlandırdı.

Ancak o hazırlıkların sonu gelmedi.

Başkan Hürriyet, aylarca vaatleriyle oyaladığı Cedit halkına bir anlamda “Kusura bakmayın, ben bunun altından kalkamam, bütçem yetmez” deyiverdi.

Bunları derken ortada ne pandemi ne de şu anki ekonomik tablo vardı.

Üstelik projenin maliyeti üç aşağı beş yukarı zaten belliydi.

Ama bizim başkan bütçenin yeterli gelmeyeceğine aylar sonra karar verdi.

*

O günlerde kendisine de söylediğim için burada da rahatlıkla söyleyeceğim.

Cedit’ten çekildiğinde siyaseten ağır bir fatura ödeyeceği, ne pahasına olursa olsun projeyi yapması gerektiği uyarısında bulunmuştum.

Ama Başkan Hürriyet boşuna BAŞKAN değil!

O hesabını en ince ayrıntısına kadar yapmıştı.

Ben Cedit’i yapmasam siyaseten en fazla bin oy kaybederim. Ama onu başka yerlere yaptığım yatırımlarla telafi ederim. Hem proje Nevzat Bey’in yarım bıraktığı bir proje, bitirsek bile insanlar bize mi teşekkür edecek? Akılda o kalır” deyivermişti.

*

Tabi benim o kadar siyaset bilgim yok(!)

O günlerde ne demek istediğini anlamamıştım.

Ama ardından başlattığı Kiptaş Evleriyle Cedit’teki eksikliğini unutturmayı, algıyı başka yöne çekmeyi başarmasını hayranlıkla izlemiştim.

Ve pek tabii Cedit’i ustalıkla bakanlığa ve büyükşehre devretmeyi başarması da ince işçilikti!

Öyle ki kendisi devir işlemlerinin ardından yaptığı açıklamada

Cedit Projesi Bakanlığa devredilmiştir. Vatandaşımızın mağdur edilmemesi ve hak kaybı yaşamaması hepimizin önceliğidir.

Diğer bir ifade ile vatandaşımız hak kaybı yaşamayacaktır.

Biz de Büyükşehir de takip edeceğiz ve her türlü desteği ve kolaylığı sağlayacağız” şeklindeki uzlaşmacı sözleriyle Cedit’ten yara almadan kurtulmuştu.

*

Hakikaten de hem İzmit Belediyesi hem de Büyükşehir Belediyesi uzunca bir süre Cedit halkının mağduriyeti üzerinden siyaset yapmadı.

Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesi ivedilikle çalışmalara başladı.

Hak sahipleriyle masaya oturuldu, anlaşmalar sağlandı.

Tahliye süreci başladı, kira yardımları düzene sokuldu ve ardından yıkım gerçekleşti, iş ihaleye kadar geldi.

Ancak artan inşaat maliyetleri nedeniyle TOKİ’nin açtığı ihaleler ya ertelendi ya da ihaleyi alan firma maliyetleri gerekçe göstererek geri çekildi.

Üstelik bu Cedit Projesine has bir durum değildi.

Türkiye’nin tüm kamu ihalelerinde benzer sorun ve sıkıntılar yaşanıyor.

Çünkü durdurulamayan enflasyon nedeniyle firmalar bırakın yarını, birkaç saat sonrasını bile kestiremiyor.

Durum böyleyken kamu ihaleleri ya erteleniyor ya da ihaleyi alan firmalar işi yarım bırakıp gidiyor.

Ama Başkan Hürriyet tüm bu sorunları kendileri de yaşadığı halde “Asla Cedit üzerinden siyaset yapmayacağız” dediği Cedit üzerinden siyaset yapmaya koyuldu.

Bir kez daha (Cedit ile ilgili) verdiği sözü tutmayarak Cedit halkı ile Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesini karşı karşıya getirerek siyaset devşirmeye çalıştılar.

*

Ceditlilere verdiği sözleri unutarak Cedit’ten kaçarcasına çıkan Hürriyet ve ekibi son günlerde,

Ertelenen ihaleler üzerinden büyükşehre yükleniyor.

Oysa ilk açıklamasında projenin bakanlığa devredildiğini hem İzmit Belediyesi’nin hem de Büyükşehir Belediyesi’nin takipçi olacağını ifade etmişti.

Yani sadece büyükşehrin değil, kendisinin de sorumluluk alanında olduğunu kabul etmişti.

Bu sözleri de yalan oldu gitti!

Cedit’le tüm bağlarını koparan, sanki İzmit’in değil de başka bir ilçenin sorunuymuş gibi davranan,

Bu sorundan inanılmaz haz duyan Hürriyet’in aslına bakarsanız Cedit konusunda hiç topa girmemesi lazım.

Sen hem söz verip sözünü yerine getirmeyeceksin, projeyi bırakıp kaçacaksın, kaçmadık, takipçisi olacağız, bizim de sorumluluğumuz var, yeterki vatandaş mağdur olmasın diyeceksin;

Ama diğer taraftan tüm kamu ihalelerinde yaşanan sıkıntının Cedit’te de yaşandığını bildiğin halde sanki burada ihmal varmış gibi konuşacaksın.

Siyaset yapmak adına da proje bizim değil, Nevzat Bey’indi diyeceksin.

*

İyi hoş güzel de biraz ayıp olmuyor mu?

Tamam öteden beri siyasetçi öyle pek utanmayı sıkılmayı bilmez, az biraz geniş olur onu anladık da;

Bu kadar da olmaz be kardeşim.

Cedit’te olası bir başarısızlık olsa bile;

Pozisyonun itibariyle ve yaptıklarından mütevellit en son konuşacak insan bile değilsin.

Ceditlinin derdi senin de derdin. Orayla işin bitmiş falan değil!

Bunu anladığın an “sen olmuşsun” diyeceğim.

Başkan dediğin, mahalle halkının yaşadığı sıkıntılardan haz duymaz!

Sınır mınır tanımaz!

Orası benim alanım değil, demez!

Buradan siyaset yapmayacağım dediğini unutmaz!

Ayıbını açığa çıkarmaz!

Bilmem anlatabildim mi?

Biraz ayıp olmuyor mu?