Sami Çakır: Adam küfretmekten beter ediyor
AKP Kocaeli Milletvekili Sami Çakır, muhalefetten her gün hakaret işittiklerini dile getirerek “Toptan karşıya koyup taşlıyorlar sizi. Adam küfretmiyor ama küfretmekten beter ediyor. Ben hayatta yapamam” dedi
.jpg)
Bir süredir röportajlar serimize ara verdim. Bu esnada sitemizin yenilenme çalışmalarına yoğunlaştık. Ve kaldığımız yerden devam ediyoruz. Konuğum, bende ayrı bir hatırı olan AKP Kocaeli Milletvekili Sayın Sami Çakır.
Sami Çakır’ı genel itibariyle sessiz sedasız biri olarak tanırlar. AKP’nin 7 milletvekili arasında ön plana çıkmayan Çakır’a bunun sebebini sordum. Neden sizi polemiklerde, kentle ilgili konularda fikir beyan ederken göremiyoruz dedim. Sayın Çakır, reklam yapmayı sevmediğini, polemiklerle gündemde kalmaktan hoşlanmadığını, dedikodu siyasetçisi olmanın fayda getirmediğini ifade etti. Bunu yapan vekil arkadaşları için ise “belki de doğrusu budur” diye yorum getirdi.
Sami Çakır’ı tanıyanlar onun nevi şahsına münhasır biri olduğunu bilir. Milletvekili seçildikten sonra beni telefonla arayıp, “çayınız var mı” diyerek çat kapı gelişini hiç unutmam. Kentte basınla iktidar arasındaki zıtlaşmanın tavan olduğu dönemlerde kalkıp bizi ziyaret etmesi hayli cesur ve bir o kadar objektif bir davranıştı. Konuşmalarından elde ettiğim sonuca göre Sami Bey siyasete de böyle bakıyor. “Ben hiçbir şeyi kutsallaştırmam” sözü bu tezi doğruluyor.
Sami Bey ile uzun sayılacak bir söyleşi yaptık. Akılda kalması, sizi sıkmaması açısından üç bölüm halinde yayımlayacağım röportajımızın birinci bölümünü ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
1.BÖLÜM
***Milletvekilliği seçimlerinde 3 kere listeye yazıldınız. 8’nci sıradayken 7 vekil çıktı, sonraki seçimde 7’ye yazıldınız, 6 vekil çıktı. En sonunda 6’ya yazıldınız 7 vekil seçildiniz. AKP’nin Sami Çakır ısrarı nereden geliyor? Lobiniz mi güçlü? Kaç kez seçilemediğiniz halde sürekli bir üst sırada size yer verilmesinin sebebi neydi?
-2011’de ben 8’nci sıradaydım doğru. Burada banka müdürüydüm aktif olarak bir siyasi çalışma içerisinde değildim, olmam da mümkün değildi. Bankacılık üye olmaya bile müsaade etmiyor. Biz 8’e yazıldığımızda herkes gibi müracaat ettik yazıldık. Ankara üzerinde de pek bir lobi çalışması yapmadık.
SÜLEYMAN SOYLU DA ŞAŞIRMIŞ
***Ben genel merkezin yerinde olsam, Sami Çakır’ı 8’e yazdık 8’i taşıyamadı, 7’ye yazdık yine taşıyamadı deyip yazmazdım mesela sizi?
-2015 yılı 7 Haziran seçimlerinde listeye yazıldığımızda Ankara’ya gitmiştik. Mülakatın başında Süleyman Soylu vardı. Bana ‘Temayülde çok ciddi bir oy almışsın’ dedi. Ki, ben 2011’de seçilemediğimde işime döndüm. Sadece milletvekili adayı olmaktan kaynaklanan il istişare kurulu üyesiydim. Bütün istişare kurullarında aktif olarak görev aldım 2 toplantı hariç. Süleyman Soylu da bana ‘Çok ciddi bir oy aldın bunun sebebi nedir?’ dedi. Ben de ‘teşkilatla olumlu birliktelikten kaynaklanan bir sonuçtur’ dedim. Sekizinci sıradayken çıkma şansımın olmadığını biliyordum. Sekizinci sıradaki bir adayın buradan çıkması zor ama çıkamayacağım diye hiçbir şekilde arkama bakmayacağım ve herkesten fazla çalışacağım’ dedim. Üçüncü adaylık için çok düşündüm sadece.
“BAŞARISIZLIĞI KENDİNDE ARAYACAKSIN”
***Allah’ın hakkı üçmüş meğer?
-İki sefer şansımızı denedik. İkincide seçilebilecek bir yere konulduğumu bilmeme rağmen seçilememek insana biraz geri adım attırıyor. Belki başarısızlığı kendinde arayacaksın. O yüzden 3’ncü de baya ağırdan aldım. O süre içerisinde de teşkilatta belirli bir çevre oluştu, ağırlık Kocaeli merkezli. Aday olmamız noktasında ciddi bir baskı yedik. Müracaat ettik, kaderde de varmış.
“MAHMUT CİVELEK OLSUN DERDİM”
***Bir Trabzonlu il başkanının milletvekili olamayıp da sizin olmanız da enteresan. Mahmut Civelek’i beklerken siz oldunuz. Sizce neden Civelek’i aday göstermediler?
-Mahmut Bey benim siyasi olarak performansını, gayretini takdir ettiğim, çalışma prensibini kendime benzettiğim bir insan. Benim de bankada son derece hassas, şeffaf ve sert mizaçlı bir çalışmam vardır. Bana ‘İkinizden biri olacaksınız sen mi o mu?’ deseler Mahmut olsun derdim. Kimseden çekinmem bunu açıkça söylerim. Ama sonuçta yukarısı karar veriyor, dinamikler devreye giriyor, makas değişiklikleri olabiliyor. İl başkanı oldu ama bu kısma gelince vazgeçtiler ben biraz da kısmet işi olduğunu düşünüyorum.
“TEŞKİLATLA MESAİYİ KOPARMADIM”
***AKP teşkilatlarında hiç görev almadığınız halde size bu kadar sahip çıkmalarının nedeni nedir?
-Teşkilatla teşkil-i mesaiyi hiç koparmadım. Ben AK Parti teşkilatlarında hiç görev almadım. Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları’nda çalıştım, Refah Partisi ilçe yönetiminde çalıştım belki teşkilat ruhuna yakınlığım, oradan aldığım terbiye birbirini anlama noktasında bir yakınlık oluşturdu. Siz karşınızdakine saygı gösterirseniz size saygı gösterilir.
“DEDİKODU SİYASETÇİSİ OLMAK FAYDA GETİRMEZ”
***Sami Çakır’ı diğer milletvekilleriyle kıyasladığımızda ne polemiklerde varsınız ne de farklı konularla ilgili açıklamalarda. Köşeli değilsiniz. Kamuoyunda da en sakin, en ortaya çıkmayan ya da en etkisiz, hatta en silik Sami Çakır diyorlar. Bu bir tarz mıdır? Bir İlyas Şeker gibi yoksunuz, bir Emine Zeybek, M. Akif Yılmaz, Radiye Sezer Katırcıoğlu gibi sizi neden ortada göremiyoruz?
-Ben polemik sevmiyorum. Öyle laflar, öyle değerlendirmeler var ki adamı muhatap almaya değer görmüyorum. Karşınıza aldığınız adamın kıymeti olması lazım. Ben 5 yıl plan bütçe çalışmalarındaydım ve bir şey yapmam gerekirse orada yaparım. Basın önünde, millet önünde bir dedikodu siyasetçisi olmak bana fayda getirmez. Sessiz olmak ama yapmam gerekeni yapmak noktasındayım.
REKLAM YAPMAYI SEVMİYOR!
***İyi güzel de şehirle ilgili konularda da sesiniz çıkmıyor?
-Şehirdeki tüm projelerin değerlendirmesinde varım. Ankara’da ilgili bakanlık nezdinde görüşmelerde varım ama bunun reklamını yapmanın bana bir faydası olacağını sanmıyorum. Vatandaşla polemiğe girmenin siyaseten bize bir şey getireceğine inanmıyorum. Kavgacı, tartışmacı bir üslup bana gereksiz geliyor. Meydanda olmaktan ne anlıyoruz bu da kişiye göre değişir tabii ki.
“BELKİ DE ÖNE ÇIKMAMAKLA HATA YAPIYORUZ”
***Polemiğe giren vekil arkadaşlarınız doğru yapmıyor mu? Örneğin İzmit Belediyesi’yle ilgili bir şey oluyor İlyas Bey hemen çıkıp cevap veriyor. Partiyle ilgili konularda da onu ya da Mehmet Akif Bey’i (Yılmaz) görüyoruz.
-Benim değerlendirmelerim geneldir. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Bu konuşmuyoruz anlamına gelmez ama konuşulmaması gereken yerler de var. Siz karşınızdakinin söylediğinin absürtlüğünü biliyorsunuz cevap verince ne değişecek? Değerlendirmeleri bir ip üzerinde yapıyor değiliz. Herkes bir dünya oluşturmuş peşinden gidiyor. Belki de doğru olan diğer arkadaşların yaptığıdır. Belki de biz öne çıkmamakla hata yapıyoruz, onu zaman gösterecek.
“CEVAP VERDİK DE NE OLDU”
***Benim size söylediğim bu tarzda eleştiriler alıyor musunuz?
-Bazen alıyorum. Normalde burada yaşanan olaylar var, buralı olmayıp da buranın vekili olan kişiler basın açıklaması yoluyla belediyeleri paylaştığımızı ( Lütfü Türkkan) söyledi. Biz de açıklamamızı yaptık. Biz cevap verdik ne oldu? Ben 25 senedir buradayım, şehir benim nasıl irtibat kurduğumu iyi bilir. Ben ister bakan olsun ister genel müdür olsun eğer istediğim mevzuat sisteme uymuyorsa, yapmasının yanlış olduğunu söyleyerek isterim. 2021 yatırım yılı listesi geçen hafta resmi gazetede yayınlandı. Beni ilgilendiren 2021 yılında Kocaeli’ye hangi yatırım programları alınmış, ben buna bakarım. Kim ne demiş ilgilenmem. Sonuçta biz iktidar partisiyiz. Bizim meclisteki sorunumuz da toptan bir ret ve bir kabulle meseleye yaklaşmak. Keşke oturup da burada daha sağlıklı bir değerlendirmeler yapabilsek, ilişki kurabilsek ama kolay gözükmüyor.
“İŞİ YAPACAK OLAN BİZİZ, NEREYE TAŞIYACAĞIZ?”
***TBMM’de Kocaeli için ne yaptınız diye sorsam…?
-Mecliste Kocaeli Milletvekili olarak oraya bir şey taşımazsınız. Plan bütçeyle ilgili bir sorun vardır, bakan gelmiştir görüşmelere orada bu konuyla ilgili bakana bilgi sunarsınız. Plan bütçedeki milletvekilleri bakanla direkt konuşur. Burada bir sıkıntımız, ihtiyacımız varsa taraflar olarak bize gelirler, biz de ilgili makam ve bakanı ziyaret eder konuşuruz. Mecliste bizim sorunları taşıma noktasında bir operasyonumuz olmaz genelde. İşi yapacak olan biziz, nereye taşıyacağız? İcra makamı da sizsiniz, rica makamı da sizsiniz. Geçen yıl Kocaeli turizm kentidir diyerek Kocaeli’yi tanıttığım bir konuşmam olmuştu onun haricinde meclis kayıtlarına girecek bir şeyimiz olmaz.
“KÜRSÜ MUHALEFETİN”
***Hiç kürsüde göremiyoruz sizi o yüzden anlamaya çalışıyoruz. Ne yapıyor Sami Çakır TBMM’de diye…
-Parlamentoda kürsü muhalefetin. Meclis grup başkanvekilleri üzerinden yürüyor o anlamda. Mesela gelen 100 maddelik bir kanunda muhalefet tüm gün konuşur. Kanunla ilgili de son dakika lehine birine söz verirler, bu işleyiş böyledir.
MUHALEFET VE HÜKÜMET TARAFLARA AYRILDI
***Muhalefet milletvekilleriyle diyaloglarınız nasıl Kocaeli özelinde? Kenti ilgilendiren müşterek konularda bir araya geliyor musunuz?
-Çok ortak bir görüşmemiz yok ama benim insani boyutta konuşma noktasında, oturup kalkma noktasında bir sıkıntımız yok. HDP Milletvekilimiz hariç. Haydar (Akar) Bey TBMM Başkanvekili oldu ziyaretine gittik. Oturup, kalkma, konuşma noktasında kişisel bir sıkıntımız yok. Tahsin Bey’le de öyle, karşılaşırsak hasbihal ederiz. Aslında muhalefet de hükümet de kendi yaptığının kesin doğru olduğu kanaatinde ayrıldı. Böyle olunca ne oradan size bir şey taşınıyor ne de sizden oraya bir şey taşınıyor.
“DÜNYALARIMIZ AYRI AMA KONUŞABİLİYORUZ”
***Nasıl yani? Kutuplaşma anlamında mı?
-Mesela CHP’de plan bütçede Aydın Kuşoğlu var grup başkanvekili. Bir şey olduğunda konuşabileceğimiz makul biridir. Zekeriya Temizel’le de 2-3 sene çalıştık komisyonda. Ben Zekeriya Bey’e “CHP’de bu tarz çalışan milletvekili 10-15 kişi daha olsa, biz çok daha iyi bir iktidar olurduk” demiştim. İyi bir muhalefet bizi çok daha iyi işler yapmaya yönlendirirdi. Zekeriya Bey’le dünyalarımızın bir arada olma imkânı yok ama hala birbirimizi arıyoruz. Konuşulabilecek konular bulduğunuz zaman bu fırsatı değerlendirmek lazım.
“AŞIRI DERECEDE TAHRİK EDİLİYORUZ”
**Ama şu anda çok büyük bir kutuplaşma var değil mi, sanırım siz de onu demek istediniz?
Bizim mecliste uğradığımız taciz, tahrik, eylemler ve korkunç ifadeler var. Biz onların onda birini kullansak meclis birbirini yer. Toptan bir genellemeyle meclise çıkıp ‘Siz hırsızsınız’ gibi ifadeler kullanılması çok tahrik edici. Cumhurbaşkanı üzerinden yapılan taarruzları başka birisi yaşasaydı direnemezdi. Biz mecliste aşırı derecede tahrik ediliyoruz ve bazen burada olmak mı iyi dışarda olmak mı diye de düşünüyoruz. Söz hakkı vermiyorlar size. Bizim arkadaşlardan biri o söylemlere cevap verdiği zaman ‘Siz iktidarsınız dinleyeceksiniz’ diye ayağa kalkıyorlar. Dinlemek de bir yere kadar. Bütünlük içerisine bir işleyişi dinleseniz tahammül edilemez olduğunu anlarsınız. Yani düşünün grup başkanvekili çıkıp ‘Dünyanın en doğru şeyini de yapsanız eleştiririz’ diyor. Her iş için bu böyle.
“HER ŞEYİ DOĞRU YAPIYORUZ DEMEM”
***Benzer şeyi siz yapmıyor musunuz, mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her dediğini savunmak da aynı şey değil mi?
-Ben hiçbir şeyi kutsallaştırmam. ‘Her şeyi doğru yapıyoruz’ demem. Ben ‘Parlamenter sistem çöktü bu sistem değişmeli ama değiştirdiğiniz sistemin de aksaklıklarını gidermelisiniz’ diyen birisiyim. Biz her şeyi dört dörtlük yapmıyoruz ama bizim yanlışımızı iyi bir muhalefet doğru yola götürebilirdi.
“TÜM GÜN HAKARET İŞİTİYORUZ”
***Muhalefet en çok ne konuda yükleniyor size, neler diyorlar?
-Hangi konu açılıyorsa o konu üzerinden tüm gün hakaret işitiyorsunuz. FETÖ üzerinden bütün AK Partili milletvekillerine hor davranılıyor. Ben 1975’ten beri Akıncılar geleneğinden geliyorum ve karşıyım bu tür şeylere ama aynı kefeye seni de koyuyor adam. Çıplak aramayla ilgili meclise bir gündem geldi, yani belki olmuştur ama sanki Türkiye’deki tüm uygulamalar oymuş gibi ve bunun da müsebbibi bizmişiz gibi davranılıyor. Bunu bir Adalet Bakanı dese kaldırılabilir bu ama bu direkt bize ‘Siz yaptınız’ diyor.
“ADAM KÜFRETMEKTEN BETER EDİYOR”
***Ne deseydiler orada, Sami Çakır veya şu şu kişileri tenzih ediyoruz olmaz ki. Siyaset kurumlar üzerinden gitmez mi?
-İyi ama toptan karşıya koyup taşlıyorlar sizi. Adam küfretmiyor ama küfretmekten beter ediyor. Ben hayatta yapamam. Senin gibi düşünmek zorunda değilim ama kendi düşüncemi de kimseye kabul ettirmek gibi bir şeyim de yok. Bu kutuplaşmanın kimseye faydası yok. Son bir aydır da AK Parti’ye oy veren öğretmen değildir, çifti değildir diye gidiyor. Ben ‘AK Parti’ye oy vermeyen adam değildir, şu değildir’ diyemem. Deme hakkım da yok zaten.
***Cumhurbaşkanı bir ara ‘CHP’ye oy veren vatan hainidir’ anlamına gelen söylemlerde bulunmuştu?
-Orada terörle arasında ilişki olanların desteklenmesi noktasında cumhurbaşkanının çok ciddi bir ayrımı var. Başka bir yere çekmemek lazım.