Avukat Emre Kalaycı “Ve, başarılarla dolu hayatı”

Av. Emre Kalaycı’yı yıllar önce tanıdım. O gün, bugün beni şaşırtmaya devam ediyor. Aynı zamanda düşündürüyor.

Allah bir insanın uzuvlarından birisini alır da, onlarcasını verir mi ?

Ardından onu keyifle takip ediyorum. Bu güne kadar olan yaşamı başarılarla dolu. Aslında daha yolun başında. İdealleri olan ve anlatırken heyecanını gizleyemeyen cesur bir genç adam. Aynı zamanda sanatsever ve esprili. Yüzünden tebessüm hiç eksik olmaz. Şu anda çok mutlu. Çünkü birinci arzusu gerçekleşti. Yani, Emre Kalaycı Hukuk Bürosu’nu açtı. Ve, avukatlık mesleğindeki yoğun dava dosyalarının yanı sıra arabuluculuk mesleğini de başarıyla sürdürmeye devam ediyor. Şimdi, sıra kısa süre sonra yapılacak Kocaeli Barosu seçimlerinde. Av. Emre Kalaycı Baro yönetimine girmeye aday olduğunu söylüyor.

Bu özel röportajı keyifle okuyacağınızdan eminim. Göreceksiniz ki, bazı insanlar için başarılı olmak asla engel tanımıyor…

Merhaba Emre Bey. Okurlarımız için kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba… 1987 Yılında Kocaeli’de dünyaya geldim. 2005 yılında Kocaeli Üniversitesi Hukuk fakültesine birincilikle yerleştim. Bu okulu 4 yılda başarılı bir ortalama ile fakülte 9.’su olarak bitirdim. 24 Aralık 2010 tarihinde avukatlık ruhsatını aldım. 18.06.2012 tarihinden, kendi isteğim ile emekliye ayrıldığım 30.04. 2024 tarihine kadar Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nün avukatlığını yürüttüm. 04.12.2022 tarihinde gerçekleştirilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk sınavını geçtim ve Ocak 2023’ten bu yana başarılı bir arabulucu olarak uyuşmazlıkların alternatif ve barışçıl çözümüne hizmet sunmaktayım. Özel hayatımda müzik ve astroloji ile ilgileniyorum. Aralarında piyano, bağlama ve klarnet de bulunan pek çok enstrümanı çalıyor, solo ve koro olarak şarkı söylüyorum.

Başarılı bir eğitim hayatınız var. Bu başarıyı nasıl sağladınız?

Öncelikle Allah vergisi bir zekanın varlığını yadsıyamam. Tabii ki ben de bunun üzerine çok şey kattım. Düzenli ve sistematik olarak çalışmak beni disipline etti ve hedefe giden yoldan sapmamama yardımcı oldu. Sürekli olarak yeni şeyler öğrenerek de zihnimi hep aktif ve canlı tuttum. Sonucunda sadece eğitim hayatında değil, tüm yaşamda başarı da peşi sıra geldi.

Hukuk okumaya ve avukat olmaya nasıl karar verdiniz?

Küçüklüğümden bu yana insan ve insana dair her şeye çok büyük merakım vardı. Ya insanların ruhunu keşfedip onlara psikolojik açıdan yardımcı olacak ve bunun için psikolog olacaktım ya da onların hakkını arayacak avukat olacaktım. Dershane rehber hocam Hüseyin TÜGEN’in de son dokunuşları ile ikincisini seçmiş oldum. Kararımdan da oldukça memnunum.

Avukatlık mesleğinin size göre en büyük zorlukları nelerdir?

Her mesleğin zor ve kolay yanları vardır. Öncelikle insanın olduğu yerde her şey değişken dinamiklere bağlıdır. Buna avukatın ve müvekkilin psikolojisi, hakimin davayı ele alırken gösterdiği tavır, ülkenin içinden geçtiği süreç ve gündem, zamanın ruhu gibi pek çok faktör yol açabilir. Bir de uzayan dava süreleri ve yaşanan ekonomik krizin tüm süreler üzerinde yarattığı baskı da eklendi mi bir takım zorluklar ve bunlara bağlı uyuşmazlıkların yaşanması mümkün. Yine de her şeye rağmen mesleği sevdiğimi belirtmeliyim ve yeniden dünyaya gelsem bir daha avukat olurdum diyebilirim.

Yaşadığınız bu özel durum mesleğinizi nasıl etkiledi?

Bence özel durumumun mesleğimi etkilememesi gerekir. Toplum doğru iletişim metotlarını kullandığında görme engelliliğin ortaya çıkarabileceği iletişim engelleri aşılabilir. Toplum engellilerle yeni yeni kaynaşmaya başladığından bundan kaynaklı olarak yetersizlik yönünde bir bakış açısında olanlar vardır ancak bu düşüncedeki insanların da düşüncelerinin beni tanıyıp işimi nasıl yaptığımı gördükten sonra değişeceğine inanıyorum.

Ailenin gurur kaynağı oldun. Bunla ilgili ne söylersin?

Babam sıklıkla “iyi ki bizim ailemizi seçtin” der. Annem de ömrünü bana adadı, benim eğitimim için erken emekliye ayrıldı ve bana kendi gözlerini kaybetmeyi göze alarak tüm ders kitaplarımı okudu. Hiçbir aile gururu olduğunu düşünmediği bir evladına bu derece verici olmaz ve böylesi güzel söz ve tavır sergilemez sanırım. Onlar da benim gururum, hepsini çok seviyorum.

Başarılı olmak engel tanıyor mu?

Başarı engel tanımaz, hedefi doğru belirlemek, gideceğin yolda ilerlerken karşılaşacağın zorluklar karşısında yılmamak, onların üzerine gitmek, kararlılık ve çalışkanlıkla tüm engeller aşılabilir inancındayım.

Emekli olup kendine ait özel avukatlık büronu açtın. Nasıl hissediyorsun?

Memur bir aileden geldiğim için sürekli olarak devlet güvencesinde bir işin olsun, aybaşın, gelirin ve işin sabit ve sağlam olursa rahat edersin düşüncesi ile telkin edilerek yetiştirildim. 23 yaşında mesleğe başlarken bu düşüncenin doğruluğunu sorgulayacak kadar bağımsız düşünme kabiliyetim yoktu. Kamuda çalışmanın ailemin ışık tuttuğu gibi iyi yanları olsa da hiçbir zaman ruhuma yakın hissetmedim o yapıyı. İş üretmenin kamu kuruluşunda geçirilen boş ve mesai tüketmeye yönelik süreden aşağı tutulduğu, yaratıcı fikirlerin desteklenmediği ve hantal, çağ dışı yapıdan kurtulamamış bir sistemdi benim için. Emekliliğimi elde edip serbest çalışmaya başladıktan sonra hep hayalini kurduğum özgür, yaratıcı ve benliğimi ortaya koyabileceğim ortamı kendime oluşturdum. Kamu avukatlığına sağladığı sosyal güvence ve iş deneyimi bakımından saygıyla bakarken ruhumun sıkıştığı o cendereden kurtulduğum için çok mutluyum.

Ara buluculuk işini anlatır mısın?

Kendimi tanıttığım bölümde de anlattığım gibi ara buluculuğu da yaklaşık 1.5 yıldır başarı ile yürütüyorum. Genel olarak barışçıl ve pozitif bir yapım olduğu için bu alanda başarılı bir hizmet verdiğimi düşünüyorum. Hatta unvan olarak “Avukat Arabulucu” yu kullandığımda, bunları birbirine bağlı, ara buluculuk yapabilen avukat olarak düşünen, avukatlık yapmadığımı sananlar bile oluyormuş. Elbette bu unvan ikisini de yapabildiğimi gösteriyor ve unvanın da başında yer aldığı üzere avukatlık ara buluculuktan önce geliyor. Avukatlık mesleğini öncülleyerek ancak ara buluculuğu da hakkını vererek yapmaya gayret gösteriyorum diyebilirim. Bir de belirtmem gereken bir şey var ki arabuluculuğun makbul olanı ihtiyari, dava şartı olmayanıdır. Özellikle yürüttüğüm ihtiyari ara buluculuk dosyalarında daha da başarılı olduğumu, dava şartını aşmak için başvuranlardan ziyade aralarındaki uyuşmazlığı barışçıl, hızlı ve maliyet bakımından düşük bir yöntem ile çözmek isteyenlerin arasını bulduğumu belirtebilirim.

Toplumun aynası olmak nasıl bir duygu?

Toplumun aynası mıyım bilemiyorum ancak böyle bir şey varsa şayet bu çok büyük bir sorumluluk gerektirir. Her davranışım, sözüm ve atacağım her adım ile topluma örnek olmalı ve ileriye taşımalıyım. Şimdiye kadar toplumun aynası olmaya çaba göstermedim ancak kendiliğinden olan hal ve tavrımda yukarıdaki cümlede izah ettiğim nitelikler varsa ve bu konumdaysam bundan gurur duyarım elbette.

Geleceğe dair planlarından bahseder misin?

Geleceğe yönelik olarak içinde bulunduğum mesleğim ve meslek mensuplarıma gönül borcumu sunmak için baro yönetimine girmek ilk planım. Bunu takip eden süreçte kısıtlı bir kesime hitap etmek yerine geneli kapsayan bir hizmet anlayışı ile yerel ve genel yönetimlerde yer alarak toplumun kendini ifade etmekte güçlük çeken kesiminin sesi olmayı istiyorum. Bu bağlamda engelli hakları, kadın hakları, çocuk hakları ve toplumu ileriye götüreceğini düşündüğüm kültür ve sanat alanında şahsıma teveccüh edilerek tevdi edilecek görevleri severek icra etmek arzusundayım.

Eğer yeni baro yönetimine girersen yapmayı planladığın şeyler nedir?

Ekim 2024’te gerçekleşecek yeni dönem Kocaeli Barosu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmem durumunda öncelikle seçim öncesinde yapacağım ziyaretlerde şahsıma iletilen problemleri gündeme getirerek aktüel problemleri çözüm masasına taşıyacağım. İçinden geldiğim engellilerin hukuka erişiminin önündeki engellerin kaldırılması adına projelerimi yönetime sunacağım. Bunlar arasında adalete fiziki erişimin kolaylaştırılması için baro ve adliye binalarının erişilebilirliklerinin tam olarak sağlanması, adalet hizmetlerinde hizmet veren personelin işaret dili öğrenmesi ve daha çok engellinin hakkından haberdar olması başta geliyor. Engelli avukatlara adli yardım ve ceza muhakemesi kapsamında atanma hususunda pozitif ayrımcılık tanınması, staj eğitim programına engellilik hukukunun eklenmesi geliyor. 14 yıla yakın bir süre kamu avukatlığı yapmış biri olarak kamu avukatlarının haklarının iyileştirilmesi için çalışmalar yürüteceğim. Bu bağlamda hakim ve savcılarla eşit ücret ve 4800 kat sayı, vekalet ücreti tavan uygulamasına son verilmesi, idari vesayet ve baskıdan bağımsızlaşmış hür bir biçimde mesleğin icra edilmesi gibi konular öncelik taşımaktadır. İnsan olarak sosyal bir varlığız ve sürekli olarak çalışmamız mümkün değildir. Zira dinlenme anayasal bir haktır. Bu bağlamda Kocaeli Barosu mensuplarının mesleki yoğunluktan uzaklaşıp kendilerine vakit ayırarak yenileneceği kültür sanat etkinlikleri ve bunların sunulduğu mekanların tasarlanması alanında da çalışmalarım olacak. Umarım bu düşüncelerimi uygulamaya geçirebilecek fırsatlarım olur. Bu yolda bana destek vermekte olan ve verecek herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Engeli olan insanlara neler söylemek istersin?

Engellilere genel olarak söyleyebileceğim şey kiminin saçı sarı kiminin siyah, kiminin teni beyaz kiminin siyahi; bunlar yalnızca bir farklılık ve özellikle ten rengine dayalı ayrımcılıktan nasıl uzaklaşıldıysa ve herkes ten rengine bakılmaksızın kanunlar önünde eşitse kendilerinin de fiziksel ve bilişsel farklılıklarının bundan öteye gitmediğini ve herkesle eşit olduklarını, bu farklılıklarıyla biricik olduklarını ve kendilerini çok sevmelerini tavsiye ederim. Yukarıda başarı ve engel korelasyonunu içeren soruya verdiğim cevabı da hatırlatmakta fayda var. Özel durumlarının ortaya çıkarabileceği zorlukların üzerinden farkındalıklarıyla gelmeye niyetlenip sistematik ve kararlı bir biçimde çaba göstermeleri durumunda adına engel denilen her tür farklılığın üstesinden gelecekler ve başarıyı kucaklayacaklardır.

Seni çok güzel yerlerde görmek isteriz. Toplum adına çok faydalı olacağına inancım tam…

Son olarak sevginin aramızdaki tek dil olduğu, evrensel bir bakış açısıyla tüm canlıları kucaklayabildiğimiz, barış içinde huzurla yaşayacağımız bir dünyayı hep birlikte inşa etmek için ne yapabiliyorsak az ya da çok demeden elimizden geleni ortaya koyduğumuzda güzellikler birer birer yeşerecektir. Bunu asla unutmayalım isterim. Sevgi ve güzellikle kalın, hepinizi kalpten selamlıyorum.