ÜÇ ZİRVEYİ GERİDE BIRAKTI!
Biraz geç kaldığımın farkındayım ama izlenimlerimi yazmazsam emeğe saygısızlık etmiş gibi hissederim.
Hele hele dört gün boyunca yakinen takip edipte yazmamak ise hiç olmaz diyerek başlıyorum.
*
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılan Kartepe Zirvesi tamamlandı.
İlk gün Kartepe Green Park Otel’de açılışı gerçekleşen zirveye Alman eski Şansölyesi Gerhard Schröder’in katılımı damga vurdu.
Pek çok kişi Schröder ile fotoğraf çektirebilmek için sıraya girdi.
Oldukça sempatik ve mütevazı tavırlarıyla dikkat çeken Schröder’in varlığı bile Kartepe Zirvesi’nin kalitesine katkı sundu.
*
Zirvenin ikinci en önemli katılımcısı ise UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton oldu.
Louisa Vinton’un konuşmasının Birleşmiş Milletlerin yayın organlarında yer alması Kocaeli adına gurur vericiydi.
Ayrıca dört gün boyunca bıkmadan yorulmadan bütün panellere katılması önemli bir şeydi.
Eğer bir gün bu zirve hedeflendiği gibi ‘Davos’ ile yarışacaksa böylesi uluslararası önemli isimlerin katılımını artırmalı.
Alman eski Başbakanı-Şansölyesi Gerhard Schröder’in katılımıyla çıtayı baya yükseğe koyan Kartepe Zirvesi
Beşinci zirvede kimleri konuk edeceğine şimdiden kafa yormaya başlamalı.
*
Kartepe Zirvesini eleştirenler var, doğaldır bu olabilir olmalı da…
Eğer ortaya konulan bir iş hiç eleştirilmiyorsa zaten orada sorun var demektir.
Ama konuya hakimiyet çerçevesinde yapılan eleştiri ile körü körüne yapılan eleştiriyi birbirinden ayırt etmekte yarar var.
Dört gün boyunca yakinen takip ettiğim zirveye haksızlık edildiğini görüyorum.
Orada kimlerin konuk olduğuna, hangi konulara değinildiğine, vatandaşın olağanüstü ilgisine, Kocaeli’nin isminin nerelere yayıldığına bakmadan, zirvenin maliyetine kafayı takanlar oldu.
Yaklaşık 4 milyona mal olan Kartepe Zirvesi’ne harcanan parayla Kocaeli’ne çok büyük işler yapılabilirmiş(!)
Keşke bunları demeden evvel ön yargılardan sıyrılıp dört gün boyunca konforlarından ödün verip kongre merkezinin yolunu tutsalardı.
*
Ben orada birbirinden ünlü, birbirinden donanımlı, alanında uzman isimlerin oturumlarını takip ettim ve bundan son derece memnuniyet duydum.
İşin güzel tarafı, programı önceden bilen herkes ilgi duyduğu konu ve konukları izlemek için kongre merkezine akın etti.
Kocaeli’nin ilk kez böylesi entelektüel bir programa ev sahipliği yaptığını gördüm.
Kendimi bir an için başka bir şehirde falan zannettim.
Tabi bunda Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükakın’ın özünde taşıdığı ‘Hoca’ kimliğinin etkisi var.
Programlardan edindiğim izlenime göre şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Büyükakın’a sorsalar, başkanlığınız süresince en keyif aldığınız, en içinize sinen çalışma nedir diye,
Zannediyorum Kartepe Zirvesini ilk üçe koyacaktır.
O kadar heyecanlı ve o kadar konsantreydi ki, adeta gerçek benliğini bulmuş gibiydi.
Bilmiyorum ama benim hissettiğim aynen buydu.
*
Büyükakın’ın entelektüel tarafını ortaya çıkaran ve bu yıl dördüncüsü yapılan Kartepe Zirvesi, kimliksiz kent Kocaeli’ne yeni bir ufuk açtı.
Böylesi organizasyonların şehre ne kazandırdığı ile alakalı dünden bugüne yorum yapmak sağlıklı sonuçlar doğurmaz.
Kartepe Zirvesi’nin şehre katkısını, marka değeri açısından getirisini yaşadıkça anlayıp hissedeceğiz.
Örnek alınan Davos Zirvesi de akşamdan sabaha bu noktaya erişmedi.
Tıpkı Kocaeli’nde olduğu gibi İsviçre’nin Davos kasabasında yaşayan halkın tamamı için hayat güllük gülistanlık falan da değil.
Ama bugün tüm dünya Davos’u tanıyor, biliyor, o zirveye katılmak için birbiriyle yarışıyor.
Yani markalaşmak öyle hemen bir çırpıda olmuyor.
Sabır lazım, sahiplenmek lazım hepsinden öte inanmak lazım.
*
Yarın bir gün misal veriyorum, Kocaeli olimpiyatlara aday olsa, neyle övüneceğiz?
Bugüne kadar Kocaeli’de ne gibi büyük organizasyonlar yapıldı dense ne diyeceğiz?
“Efendim, Türkiye tarihinin en kalabalık parti mitingleri burada olur” mu diyeceğiz, ne diyeceğiz, neleri referans göstereceğiz?
İşte, Kartepe Zirvesi uzun vadede bu şehrin ağırlığına, kimliğine, markalaşmasına önemli bir katkı sunacak.
Tabi, son zirvedeki çıta aşağı düşmediği müddetçe…
Son zirve diyorum çünkü ilk üçü hakkında bilip bilmeden yorum yapamıyorum.
Malum, Kartepe’de (Allahın cezası otelde) başlayıp Kartepe’de biten ve sadece katılanları hoş eden zirvelerdi hepsi.
Üç zirveye dair hafızamda hemen hemen bir şey yok.
Ama son zirvenin şehir merkezine inmesiyle yepyeni bir değerle tanıştığımızı söylemeliyim.
Emeği geçen herkesi en kalbi duygularımla kutluyorum.
Güzel şeyler kimden gelirse gelsin güzel demesini bilmeli.
Keşke şehrin tüm katmanları siyaseti kenara bırakıp bu zirveden haberdar olsa, hatta katkı koysa.
Ama o olgunluğa erişmemiz için sanırım kırk fırın ekmek yemek gerek!
*******
GALA MI, AKŞAM YEMEĞİ Mİ ANLAMADIK!
Gelelim eleştiri kısmına…
Kartepe Zirvesi’nin ilk günün ardından Gala Yemeği verildi.
Bu yemeğe kitap gibi davetiye bastırmışlar.
Önden katılımcıların isimleri alındı, rezervasyonlar yapıldı.
Bir ilgi bir özen sormayın gitsin.
Yorucu geçen ilk günün ardından Kartepe sınırlarındaki Murat Satı’ya ait Double Three By Hilton Otel’de renkli bir gece olacağı fikri oluştu kafalarda.
Ama tam bir fiyaskoydu!
Sahne önüne hazırlanan masaya protokol üyeleri oturtulmuştu.
Başkan Büyükakın ve kıymetli eşi Figen Hanım,
Alman Şansölyesi ve eşi ile UNDP Türkiye Mukim Temsilcisinin, KBB Genel Sekreterinin de yer aldığı masaya aynı anda 5 garson birden bakıyordu.
Diğer konuklar ise yok hükmündeydi.
Bunun tamamen otel işletmesinin işgüzarlığı olduğu anlaşılıyordu.
Ancak büyükşehir yetkililerinden kimsenin ortalıkta gözüküp aksayan servislere müdahale etmemesi ayrı bir eksiklikti.
Biz daha yemekle tanışmadan bir hareketlenme oldu.
Protokol üyeleri ayağa kalktı, baktık çıkıyorlar.
Herhalde yabancı konukları yolcu edip bizimkiler geri gelecek dedik ama ne gelen ne giden olmadı.
Bence yanlış ve nezaketsiz bir hareketti.
Evet, bütün programlarda protokol erken gider bunu biliyoruz.
Ama burada ev sahibi protokolün kendisi olunca konuklar daha yemeğe başlamadan çekip gitmeleri şık değildi.
Bunun yanı sıra Gala Yemeğine hem yerel hem ulusal sanatçılar getirilip zirvenin tadına varılabilirdi.
Ama o da yok!
Eğlence bakımından oldukça eksik bir geceydi.
Sahnede Kanun eşliğinde çalınan birkaç tasavvuf müziğinin ardından sahne geri toplandı.
Ya ben Galayı yanlış anladım veya bizimkiler bu işten pek anlamıyor.
Keşke adına “Akşam Yemeği” deselerdi.
Ansiklopedi gibi davetiyelerle beklentiyi yüksek tutmasalardı, iyiydi.
Ama bu olay Kartepe Zirvesi’ne gölge düşürecek büyüklükte bir şey mi, tabii ki değil.
Gördüğüm aksaklıkları dile getirdim ki belki yetkililer bir yerlere not alır!