BU NE CESARET!
Son günlerde kent kamuoyunun gündeminde Kartepe’deki çevre katliamı var.
Bakın, lafı hiç getirip götürmeden bu olaya katliam diyorum.
Öyle bazıları gibi karnımdan konuşmuyorum.
Çünkü dağlarıyla, dereleriyle, vadileriyle, meyve bahçeleriyle Kocaeli’nin turizme en açık ilçelerinden biridir Kartepe.
Bakmayın siz koca bir dağın sadece bir adama peşkeş çekildiğine.
Ona rağmen müthiş bir turizm potansiyeli vardır Kartepe’de.
Yeter ki bakmasını bilelim ama bakamıyoruz.
Bizim bakamadığımız Kartepe’ye Yıldızlar Holding göz dikti!
Adamlar güzelim Kartepe’nin böğrüne gelip hançeri saplamak üzere.
Bunlar bu cesareti nereden alıyor?
Kartepe’yi Dilovası’na döndürebileceklerini onlara kim garanti etti?
*
Geçenlerde Gebze tarafına yolculuk ederken Dilovası’ndan geçtim.
İzmit’ten itibaren sağanak yağmur vardı.
Yağmur Gebze’ye varana kadar şiddetini kesmedi.
İzmit’ten Körfez çıkışına kadar olan kısımda her şey normalken Dilovası’na girdiğimde resmen çamur gibi su akıyordu.
Arabanın sileceklerinden kenarlara biriken sulardan çamur tortuları oluştuğunu gördüm.
Dilovası hemen bitsin Gebze’ye geçeyim istedim.
Bir taraftan da orada yaşayan insanları düşündüm.
Yağmur olmasa fark edemeyeceğim o kirli havada bu insanlar hayat sürüyor, yazık günah değil mi?
Bir de diyorlar ki Dilovası’nın havası abartıldığı kadar kirli değil!
Geçin siz onu!
Dilovası’nın adı kanser ovasına çıkmışsa az bile söylendiği ortada.
*
Şimdi aynı şeyi Kartepe’ye yapmak istiyorlar.
Bugün bir tane, yarın bir tane daha derken, bir bakmışsınız Kartepe’yi de kaybetmişiz.
Peki biz buna susacak mıyız?
Bu ülkede hep sermayenin dediği mi olacak?
Allah aşkına Yıldızlar Holdingin bugüne kadar şehre ne katkısı oldu?
İstihdam yaratmak dışında bu şehir için ne yaptı, hangi taşın altına elini soktu?
Çevreye ne kadar duyarlı oldu?
Sunta fabrikasından gelen onca şikayet bir kulağından girip diğerinden çıkmadı mı?
Hala fabrikanın olduğu civara toz bulutları yağmıyor mu?
Bunlar vatandaştan gelen şikayetler, öyle olduğumuz yerden kafadan sallamıyoruz.
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz derler.
Biz şimdi bu Yıldızlar Holdinge nasıl güveneceğiz?
*
Efendim diyorlar ki, sıcak haddehane fabrikaları yurt dışında normal yaşamın olduğu alanlara bile yapılıyor, biz ise feryat figan ediyoruz diyorlar.
İyi de adamlar ona göre teknoloji, ona göre filtreleme kullanıyorlar.
Denetim mekanizmalarındaki ciddiyet ve yaptırımlar da cabası.
Bizimkilerde ise filtreden kaçıp, cezadan yırtmak gibi bir eğilim var.
Sunta fabrikasının çevresel etkilerinden dahi kurtulamamışken nerede kaldı hurda eritimi, nerede kaldı çelik üretimi…
*
Bu işin iyi yanı, ilk kez bir konuda kentin menfaatine toplumsal mutabakata varılmış olması.
Önümüzdeki Perşembe günü ÇED toplantısı yapılacak.
Kartepe’de ne kadar sivil toplum kuruluşu ve muhtar varsa haddehane kurulmasına karşı çıkıyor.
Siyasi partilerin hemen hepsi onlara destek veriyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın olumsuz görüş bildirdi.
Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman “bu iş burada olmaz” dedi.
AKP Kartepe ilçe başkanı da aynı yönde açıklama yaptı.
İktidarıyla muhalefetiyle, sivil toplumuyla, muhtarlarıyla, vatandaşıyla herkes bu işe karşı çıkıyor.
Ve tabi bir de bunun medya ayağı var.
Biraz o kısımdan bahsedeyim ki meydanı boş zannedip arkamızdan atanlar aydınlansın.
*
Geçtiğimiz günlerde gazeteyi Yıldızlar Holding’in kurumsal iletişiminden biri aradı.
İsmi önemli olmayan bu şahıs, Yıldızlar Holding’in basın toplantısına davet ettiğini iletti.
İlk başta anlam veremediğim gibi şaşırdım da…
Bugüne kadar Yıldızların kurumsal iletişiminin varlığından haberim dahi yoktu.
Neden?
Çünkü bize ihtiyaçları olmamıştı.
Haklarında yazılan haberlere, gelen şikayetlere bir gram aldırış etmeyen, gereğini yapmayan, burnu kaf dağında olan Yıldızlar Holding’in birdenbire basına olan aşkı doğrusu bende merak uyandırdı.
Hemen peşine yerel basınla yılda altı tane reklam-ilan anlaşması yapacakları iletildi, yani ağza bir tutam bal çalınmak istendi.
Bu olay, çocukların covid olması sebebiyle gündemden uzak kaldığım, elimin ucuyla iş yaptığım günlerde denk gelmişti o yüzden hemen kavrayamadım.
E tamam dedik, herhalde Yıldızlar Holding artık daha kurumsal bir havaya büründü, kent basınını da önemser hale geldi, şikayetlerden de bıktı, kendine çeki düzen verdi diye düşündük.
Basın toplantısına muhabirimizi gönderdik.
Baktım ki o toplantıda uzun uzun yazılan metinde sadece kendilerini anlatmışlar ve asıl niyetlerinin ne olduğunu söylememişler.
Fakat sonradan öğreniyoruz ki, meğerse Yıldızlar Holding’in niyeti basınla iletişime geçerek “ÖN ALMAKMIŞ”
*
Kimse adına konuşmayayım ama bu taktikten benim çıkardığım anlam budur!
Ben buna kısaca “Ahlaksız teklif” diyorum.
Ve bu ahlaksız teklife gazetemizin hiçbir şekilde alet olmayacağını, buradan beyan ediyorum.
Bu taktiği kendine yol eyleyen kim varsa hepsine uyarı olsun.
Basın sizin tetikçiniz değil!
Basın aç değil, açıkta değil!
Basın bu kentin düşmanı hiç değil!
Eğer çok hayırlı bir yatırım olsaydı zaten bu yola tevessül etmez, gerçek niyetinizi o toplantıda detaylıca anlatırdınız, ikna yolunu seçerdiniz.
En olmadı konuyu tartışmaya açardınız.
Ama siz ne yaptınız?
Reklamla, kahvaltılı toplantıyla, kahvaltı sonrası dağıtılan yarım kiloluk zeytinyağıyla oldu bittiye getirip, basını tavlamaya çalıştınız.
Bu yaklaşımdan sonra ben artık çelik fabrikasının inşasının, cinayet işlemekle eş değer olduğuna daha çok inanır oldum.
O yüzden hiç olmazsa bir kerecik hep beraber mutabık kalınan bir konuda dik durmaya gayret edelim.
Her şey siyaset değil, her şey para değil, pul değil.
Bir tane Kartepemiz var, onu da sermayeye teslim edemeyiz!
Ancak;
Hepimize rağmen o fabrika, o haddehane orada kurulursa Yıldızlar Holding’i tebrik etmek gerek!
Sadece onu değil, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u ve Sanayi Bakanını da unutmamak gerek!
Kendilerini halka rağmen karar alacak güçte gördükleri için…