Zamanında niye sustunuz…?
Konuşması gerektiği zaman konuşmayanlar,
Konuşmaması gerektiğinde konuşanlar,
Güç merkezi yön değiştirdikçe dili çözülenler,
Çaptan düşünce doğruluk ve dürüstlük abidesi olanlar,
Menfaati bitince azılı muhalif kesilenler bana oldum olası samimi gelmiyor!
AKP’de uzunca bir dönem büyükşehir belediyesi grup başkan vekilliği yapan Zekeriya Özak gibi…
*
Zekeriya Özak bilindiği gibi eşi Elif Hanım ile beraber mimarlık mesleğini sürdürüyor.
Zekeriya Bey aynı zamanda belediyecilik yaparken de mesleğine hiç ara vermemesiyle takdir gören bir isim(!)
İmar konularının ustası sayılan Özak’ın soy ismini taşıdığı mimarlık ofisine o dönemlerde iş üstüne iş yağıyordu.
Özak’ın şirketine iş yağmasının sebebi ise tamamen tesadüfi(!)
Nüfuz ticaretiymiş, pozisyonunu fırsata çevirmeymiş, bunlarla en ufak alası yok!
Sadece Kocaeli’nin her karış toprağını iyi bildiğinden dolayı, müteahhitlerin tercih ettiği adres idi.
Meclise çok fazla takılmamak, bürokratik işlemlerle boğuşmamak, zamandan tasarruf etmek isteyenler,
Özak Mimarlığın kapısını çalıyordu.
Dönemin başkanı Karaosmanoğlu, Özak’ın işine karışacak halde değildi.
Çünkü başta kendi çocukları olmak üzere, yandaşlarına yaptığı kıyaklardan dolayı aşağıya hesap sorma lüksü yoktu.
Bu nedenle imar konularına takılanların Özak’ın mimarlık şirketinin yolunu tutmaları etik mi değil mi, hiç sorgulamadı bile, saygıdeğer “Etik Kurulu Üyesi” Karaosmanoğlu
O dönemleri yaşayanlar hafızalarını tazelerse ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
*
Sadece bunlar mı?
Zekeriya Bey, görev yaptığı süre boyunca imar konularında genellikle kentin menfaatini değil, başka şeyleri önceledi.
Mesela vatandaşa verilmeyen kat artışları FETÖCÜ Dumankayalara verilsin diye kendini parçaladı.
Muhalefetin “Dumankayalar FETÖCÜ, siz bunlara kıyak mı yapıyorsunuz” demesine rağmen mecliste can siperhane Dumankayaları savundu, onlar FETÖCÜ değil dedi.
Ardından birkaç zaman sonra Dumankayalar FETÖ’den işlem görünce apar topar basını topladı ve açıklama yaptı.
“Ben Dumankayaları tanımam, yer sahiplerini, yani Şen Piliç’i bilirim” dedi.
*
Bitti mi, hayır bitmedi.
Büyükşehir Belediyesi Grup Başkan Vekilliğinin yanında aynı zamanda İzmit Belediyesi Meclis Üyesi de olan Özak,
Real AVM’nin olduğu alana imar kıyağı yapılmasına önce ret oyu vermişti.
Sonra bu kararından pişman olan Özak, büyükşehir meclisinde çark etmiş, kıyağın onaylanması için var gücüyle çalışmıştı.
Neden?
Çünkü yukarısı öyle istiyordu.
*
Devam etti…
Yine vatandaşa tanınmayan hakkın tanındığı bir alan vardı.
Şu anda hayalet gibi şehrin orta yerinde duran 262 Towers adındaki yapı gibi.
Buranın Kent Konut üzerinden yapılan kat artışında Özak’ın katkısı büyük.
Arap sevicilere satılan bu yer, onların sayesinde terkedilmiş vaziyette duruyor.
Mesela Zekeriya Bey bununla ilgili bir şey diyebilir mi bizlere?
O zaman savunmam gerekti ama şimdi vicdanım rahatsız, diyebilir mi?
*
Yıllarca bir sürü insanı oyaladıkları ne ileri ne geri adım atamadıkları MİA projesi var birde…
MİA denilince benim aklıma uçuk kaçık, uygulanması imkansız yalan dolu bir proje geliyor.
Muhtemeldir ki, muhalefetin takıldığı noktalarda her defasında geri gönderilen proje Özak’ın “ellerinde” şekil almıştır.
Sonuçta proje uygulanmasa da çizildi edildi, bir hayli ekmeği yenildi.
*
Zekeriya Özak’ın bunun gibi saymakla bitmeyecek pek çok arızalı konuya bırakın sessiz kalmasını; onay verdiğini, hatta kendini ortaya attığını iyi biliriz.
O yüzden şimdi kalkıp da eski Perşembe Pazarı alanına yapılması planlanan Kent Meydanı projesine sayfalar dolu eleştiri getirmesini “Engin mesleki tecrübesine” bağlayamıyorum.
Özak belki de ilk defa doğruyu söylüyor.
Belki dediği gibi o projede bin 500 araçlık otopark yapmak teknik açıdan mümkün.
Yine dediği gibi projeye uygulanacak olan saçaktan kurtulup, beton görüntüsü bertaraf edilebilir, ki o saçak benim en kıymetli bulduğum yer idi.
Güneşten korunmaya, yağıştan kaçmaya yer lazım.
Güneş tepedeyken veyahut sağanak yağmur bastırırken insan refleks olarak kapalı alan arar, öyle değil mi?
Meydan yapacağız diye eski vilayet meydanında olduğu üzere, kabak gibi bir yer istemeyiz.
Ama Zekeriya Bey aksini savunuyor.
*
İşin teknik kısmını ben bilmem!
Belki de doğrudur hem de çok doğrudur.
Ancak o doğru, doğru yerden gelmeyince insan “N’oluyor yahu” diyor.
Zamanında halkın yararına olan konularda halkı temsilen halk tarafından seçildiğini unutarak,
Siyasi kararlara doğru-yanlış demeksizin imza atan Özak, pek çok insana hiç samimi gelmiyor.
*
Aslında Zekeriya Özak bir anlamda onu yok sayanlardan intikam alıyor.
İzmit Belediyesine başkan olmak istedi, olmadı.
AKP’den umudunu kesince bu kez rotayı yeni kurulan Deva Partisi’ne çevirdi.
Orada il başkanı olmak istedi ama o da olmadı.
Deva, Özak’ı değil de Adem Koç’u tercih edince
Deva Partisi ile arasına mesafe koydu.
Gördüğünüz gibi Zekeriya Bey hem siyaset yapmak istiyor hem de löp et bekliyor.
Mücadeleymiş, hedefler için çalışmakmış, ara ki bulasınız.
Örneğin şu anda Özak’ın hangi çizgiden yana olduğunu bilen var mı?
Hala AKP’ye üye mi, yoksa Deva Partisi üyesi mi, ben bilmiyorum mesela!
Sizce de garip değil mi?
*
Sözün özü;
Dün yanlışa yanlış demeyenler
Bugün gerçekleri söylüyor olsalar bile lafları havada kalıyor.
Kent meydanı ve yürüyüş yoluna dair ortaya çıkan taslak proje sonrasında konuşsaydı bir nebze haklılık payı olabilirdi.
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra ortaya atıldığında bugün söyledikleri, doğru mu değil mi diye bakamıyorum.
Benim bu tür insanlara birazcık alerjim var.
Bu düşüncelerimi Zekeriya Bey’in yüzüne de söylemek isterim.
İstediği zaman cevap hakkını kullanabilir, sorularımıza yanıt verebilir.
Veya genellikle yaptığı gibi, duymazdan da gelebilir…!