“BAŞKAN BENİM” DEDİ…

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

CHP Kartepe ilçe kongresi nihayet sonuçlandı.

Doğrusunu isterseniz Kartepe’de kadın bir ilçe başkanının seçilmiş olmasından memnuniyet duydum.

Malum, siyasette kadının adı yok gibi bir şeydir.

Tüzüğe uyma zorunluluğu olmasa, kota tutturma meselesi olmasa, kendi hallerine olsalar listelere tepeden tırnağa erkekleri yazarlar.

Bu sadece CHP için değil, tüm siyasi partiler için geçerli.

Sosyal demokrat parti diye bilinmesinin aksine, CHP’nin kadına bakışı bellidir.

Olabildiğince kadına yer verilmemeye, verilse de gerilerde olmasına özen gösterilir.

Ha, tabi bu birazda kadınların eksikliğinden kaynaklı.

Kendi değerini bilmeyen, sözüm ona ekip siyaseti yaptığını zannedip adamcılık siyasetinin peşine takılıp giden kadınlara,

“Buyur buraya başkan ol, aday ol, vekil ol” demiyor hiç kimse.

Bir keresinde TBMM Başkan Vekili Haydar Akar bu konuda önemli bir tespit bile yapmıştı.

Kadınlar neden arka plana atılıyor diye sorulduğunda,

“Kadınlarımız istemesini bilmiyor. Kadın kendi isteyecek mücadele edecek. Kimse durduk yere gel sen şuraya otur demez” demişti.

Haydar Akar’ın o sözleri kadınlar tarafından tepki çekse de bence çok haklıydı.

*

Sözün özü şudur ki; CHP’de bir kadının yükselmesi için iki yol var:

Ya, çalışacaksın, emek vereceksin, emeğinin karşılığını almak için mücadele edecek ve tuttuğunu koparacaksın

Ya da adamcılık siyaseti içerisinde sıranın sana gelmesini bekleyeceksin.

Bir üçüncü yol ise acayip bir şansa sahip olacaksın.

Tıpkı Fatma Kaplan Hürriyet gibi…

*

Hiç umudu yokken milletvekili adaylık formunu Ankara’ya gönderdiğinde tuttu birinci sıradan aday gösterildi.

Neden?

Çünkü o dönem Kılıçdaroğlu hem partisinde hem Türkiye’de bir “Kadın açılımı” yapmıştı.

Belli şehirlerde listenin üst sıralarına kadın adayları yazarak kadına verdikleri değeri göstermeye çalışmıştı.

Bu da Hürriyet için inanılmaz bir şans demekti.

Hürriyet, altın tepside önüne gelen milletvekilliğinde yıldız olmayı başardı.

Yani yan gelip yatmadı, şansını çok iyi kullandı.

Hürriyet’in bu çalışkanlığı ona İzmit Belediye Başkanlığının kapılarını açtı.

CHP’de ilk defa bir kadın için tüm güç odakları (ki hepsi erkek siyasetçidir) seferber oldu.

Hürriyet resmen kurtarıcı ilan edildi ve o da aynı çalışkanlığıyla sonuca gitmeyi başardı.

Rakibi Sibel Gönül sıcak yatağında Recep İvedik filmi izlerken

Hürriyet sabahın ayazında fabrika önlerinde işçilerle bir aradaydı.

*

Hürriyet’ten sonra CHP’de başka bir kadın yıldız olamadı -çıkmadı.

Kandıra CHP İlçe Başkanı Gülay Eyisabuncular’ın farkındalık yaratamadığı bir ortamda yeni bir kadın ilçe başkanı daha göreve seçildi.

Nilay Merttürk başta CHP İl Başkanı Harun Yıldızlı olmak üzere partide büyük ağaların desteğiyle başkan seçildi.

Nilay Merttürk’ü o koltuğa getiren şey, “Adamcılık” siyasetiydi.

Çünkü Merttürk’ün ilçe başkanı olmak gibi bir hırsı ve yol haritası yoktu.

Harun Yıldızlı ve güç dengeleri istediği için aday gösterildi.

Ve o güç dengeleri seferber olduğu için seçimi kazanabildi.

*

Tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

CHP’de ikinci bir kadın yıldıza hatta daha fazlasına ihtiyaç var.

Nilay Merttürk’ten yıldız olur mu olmaz mı onu zaman içerisinde göreceğiz.

Ama burada Harun Yıldızlı’ya bir parantez açmak istiyorum.

Hatta bir tebrik de Yıldızlı’ya gelsin diyorum.

Nasıl ki seçimi kaybetselerdi Yıldızlı’nın başkanlığını tartışacaksak,

Kazandığında da başkanlığının meşrulaştığını söylemek lazım.

Eğer Tevfik Mayda o salondan ilçe başkanı olarak çıksaydı Harun Yıldızlı’nın vay halineydi…

Kendisi de bunu idrak edecek kapasitede olduğundan dolayı

Merttürk kazansın diye adeta canını dişine taktı ve beklediğini aldı.

Örgüte de “bu partinin başkanı benim” mesajını verdi.

*

Ama yine de Kartepe konusunda Yıldızlı dikkatli olmalı.

Tevfik Mayda ile Nilay Merttürk arasındaki oy farkı, CHP’nin Kartepe’deki kutuplaşmanın yansımasıdır.

Yıldızlı hamaseti, rövanşist yaklaşımı bir kenara bırakıp Kartepe’de bütünlüğü sağlamak için çabalamalıdır.

Çünkü Yıldızlı kinci biri.

Kendisini desteklemeyenlerle, başka adayı destekleyenlerle, hesabına ters gelenlerle, yoluna taş koyanlarla hesaplaşmaktan bir türlü vazgeçmiyor.

Yani akil olmayı beceremiyor.

Bu huyundan vazgeçip kendini törpülerse eminim olumlu yönde kendinden söz ettirecektir.

Siyaset intikam duygularıyla yapılmaz, yapılamaz.

Geniş olmalı, stratejik davranmalı, sabırlı olmalı, eleştirilerin en büyüğünden en küçüğüne tahammülü olmalı.

Bunu da bir dost tavsiyesi (lafın gelişi) olarak söylemiş olayım.