Bakan bile ayağına gidiyor!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na soruyoruz;
“Harun Yıldızlı il başkanı seçildikten sonra birkaç kez Kocaeli’ye geldiniz ve bu gelişlerinizde hiç CHP il başkanlığı binasına gitmediniz.
Ama her gelişinizde İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e uğramayı ihmal etmediniz, neden…?”
Sayın Kılıçdaroğlu bu soruya şöyle yanıt veriyor;
“ Yeni başkan döneminde gitmedim, doğru diyorsunuz ama orası zaten bizim evimiz. Ben örgüt başkanlarından beni daha çok CHP ile ilgili kafasında soru işareti bulunan vatandaşlarla buluştursun isterim. Partililerin birbirine propaganda yapmasının hiçbir mantığı yok”
*
Böyle yüzeysel bakıldığında doğru söylüyor.
Ama ne yazık ki her doğru her yerde söylenmediği gibi bazen o doğrular yanlış sonuçlar verebiliyor.
*
Bir genel başkanın kente gelişi, o kentte yaptığı programlar hiç kuşkusuz çok önemlidir.
Ancak aynı şekilde işin mutfağında o programları hazırlayan, emek veren CHP örgütüne vereceği motivasyona da ihtiyaç olduğu nettir!
Bu ziyaretler aynı zamanda il başkanının saygınlığını artırır.
Ben il başkanı olsam, makamıma hiç uğramamış bir genel başkanı kendime dert edinirdim.
Ekibime moral vermenin yanında, kendini partiler üstü gören seçilmiş kim varsa;
Onlara “örgüt olmazsa hiçbiriniz olmazsınız” demek adına bu ziyaretin gerçekleşmesi için kapıları zorlardım.
Şirazeyi kaybeden kim varsa hepsine saygın, arkasında genel başkanın desteğinin hissedildiği,
Örgüt hiyerarşisinin işlevsel olduğu daha doğrusu aslolanın Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu fark ettirirdim.
Fakat Kılıçdaroğlu öyle düşünmüyor.
CHP il binasına gitmeyi, CHP’lilerle birbirilerine propaganda yapmakla eş değer tutuyor.
Kısacası vakit kaybı olarak görüyor.
Öteden beridir CHP içerisinde bir “istişare” kültürü de olmayınca;
Bu ziyaretler yalakalık yarışına dönünce, Kılıçdaroğlu da parti binalarından köşe bucak kaçıyor.
Ancak yazımın başında da söylediğim gibi, her doğru; doğru sonuç verecek diye bir kaide yok.
*
Siz burada sizi temsil eden il başkanınıza kendinize göre haklı sebeplerden dolayı ziyaret etmezsiniz,
Ama rakipleriniz bırakın genel başkan, genel başkan yardımcıları vs.
Bakanlar bile il binalarını kendine yol eyliyor.
Sözüm ona siyaset üstü olması gereken bakanlar, hatta yeni başkanlık sistemi kapsamında siyasetin içinden olmayan atanmış bakanlar;
İttifak çatısı altındaki teşkilat başkanlarını bile onurlandırmayı, onlara paye vermeyi ihmal etmiyor.
*
Alın size çok güzel bir örnek.
Cuma günü (yarın) iş dünyasıyla buluşmak için kentimize bakan geliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, kongre merkezinde iş dünyasıyla bir araya gelecek.
Güzel, olabilir, gelsin tabi.
Fakat bakan beyin programının devamına bakınca “yok artık” diyorsunuz.
Kocaeli Valiliği, Kocaeli Defterdarlığı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ziyaretin ardından;
Önce AKP il başkanlığını
Sonra da MHP il başkanlığını ziyaret edecek.
CHP, İyi Parti ve bilumum siyasi partiler ise bu kapsama alınmamış.
Neden?
Bakan Elvan sadece AKP’nin ve MHP’nin bakanı mı?
Diğer siyasi partiler TBMM’de temsil edilmiyor mu?
Onu da geçtim; bakanlar neden bu kadar siyasete girer?
Hadi siyasi parti il başkanlarının bakanların programına gitmesine alıştık diyelim.
Ama bakanın il başkanlarının ayağına gitmesi ne demek?
Valiler de aynı…
*
Merak ediyorum; göreve yeni atanan MHP il başkanı Yunus Emre Kurt’un ayağına gidecek olan bakanın yanında
Acaba şehrin valisi Seddar Yavuz’u da görecek miyiz?
Her ay MHP il eski başkanına randevu veren ama cumhur ittifakı dışında kalan il başkanlarına ayak sürüyen sayın vali durması gereken yeri bilecek mi?
Bu memlekette sapla saman birbirine karıştı.
Böylesi bir siyasi iklimde Kılıçdaroğlu’nun yaptığına anlam vermek mümkün değil.
Adamlar bırakın kendi partisini, ittifak partilerin bile il başkanlarına değer verdiklerini göstermek için
Bakanıyla, vekilleriyle, büyükşehir belediye başkanıyla, valisiyle bilmem nesiyle sahip çıkıyor, şereflendiriyor.
Koskoca bakan “Göreviniz hayırlı olsun” demek için, 28 yaşındaki il başkanının ayağına kadar gidiyor.
*
Evet, gerekli olduğu taktirde bakanlar siyasi partilerle buluşabilir ama bu genel merkez düzeyinde olur.
Mesela İçişleri Bakanı, terör konusunda TBMM çatısı altında temsil edilen partilerin genel başkanlarını ziyaret edebilir.
Onlara brifing verebilir.
Memleketin bekası için ortak zemin arayışına girebilir.
Yani diplomasi yapabilir.
Ama aynı bakan kalkıpta bir partinin il başkanının ayağına gidemez, gitmemeli.
Fakat bizim ülkemizde siyaset o kadar saçma bir hal aldı ki, kimse olması gereken yerde durmuyor.
İktidar kanadı kendi bekaları için birbirilerine bu kadar kenetlenmişken,
CHP’nin genel başkanı ise Kocaeli’de yeni seçilmiş il başkanına gitmek yerine sadece belediyeye gitmekle yetiniyor.
Belediyeye de gitmese, hadi bir derece ama örgüte olmayan vakit oraya hep var!
Sanki CHP örgütü sadece kazanılmış belediyeden ibaretmiş,
Sanki belediyeyi örgüt olmadan kazanmışlar gibi…
*
Sizi bilmem ama bana siyasi hata gibi geliyor.
Bir ülkenin bakanının siyasi partilerin il başkanlığına ziyareti ne kadar absürt ve gereksiz ise
Bir siyasi partinin genel başkanının il başkanlığını görmezden gelmesi aynı ölçüde yanlıştır.
Hoş, siyasette doğrular kimin umurunda…!
*
Dip not:
Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığım sohbetten öne çıkan başlıkları bu hafta peyderpey sizinle paylaştık.
Önümüzdeki hafta ise görüşmemizden elde ettiğim izlenimleri ve haberlere yansımayan bazı anekdotları kaleme alacağım.