AKIN AKIN GELİYORLAR!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kim ne derse desin ülkemizde konumlanan mülteciler, göçmenler büyük bir sorun haline geldi.

Öyle ki toplum bu konuda her zaman olduğu gibi ikiye bölündü.

Elek gibi sınırlara sahip güzelim ülkeme giren çıkanın haddi hesabı yok.

Bavulunu kapan soluğu Türkiye’de alıyor.

Sorsan hepsi savaştan kaçıp burada sığınmacı oluyor.

Ama ne hikmetse o savaşlar bayramda seyranda, düğünde cenazede pat diye kesiliveriyor.

Ne zaman canları isterse ülkelerine gidip hasret giderip yine geri dönüyorlar.

Neden?

Çünkü Türkiye’de hava bedava, su bedava, yemek bedava…!

Sorgu yok, sual yok!

Çok rahat genç kızlarımızı, kadınlarımızı taciz edip, kafasını taşla ezecek cesareti kendilerinde görüyorlar.

*

Artık kafamızı hangi yana çevirsek farklı milletlerden insanla karşılaşıyoruz.

Şahsen ne zaman yanımdan yabancı uyruklu biri geçse dikkat kesiliyorum.

Yalan değil, ürküyorum çünkü haklarında bir şey bilmiyoruz.

Nerede ne yaparlar kestiremiyoruz.

Pek çok kişi de aynı tedirginliği yaşadığını söylüyor.

Ama ne yazık ki buna dair kontrol mekanizmamız bile yok.

Trafik ışıklarında, bir kafede otururken, yolda yürürken, aklınıza gelebilecek her yerde dibimizde bitiveriyorlar.

Öte yandan bizim vatandaşlarımıza sağlanmayan imkanlar, gösterilmeyen hoşgörüler bu insanlara gösteriliyor.

Hepsini geçtim, ileride kendi ülkemizde azınlık olma tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Hem sürekli geliyorlar hem de bir güzel üremeye devam ediyorlar.

Sebep sadece savaş olsa neyse. Kimse bu konuda vicdansızlık yapacak kadar insafsız değil.

Kaldı ki istedikleri an ülkelerine gidip gelmeleri bunu doğruluyor.

Bizimkilerin derdi belli.

Birleşmiş Milletlerden (BM) para alacağız diye içeri sokmadığımız insan çeşidi kalmadı.

Değer mi peki…?

Ama sorsanız, “Neden en fazla mülteci sayısı bizde” deseniz;

Çok komik cevaplar alırsınız.

Mesela diyorlar ki;

Türkiye’nin son 20 yılda ekonomik olarak güçlenmesi, büyümesi, sanayide, ticarette, turizmde gerçekleştirdiği büyük hamleler sonucu bölgenin bir cazibe merkezi olması nedeniyle göç hareketliliği artıyor diyorlar.

Ve ekliyorlar…

“Türkiye, kardeş ülke, kardeş topluluklar için destinasyon hedef ülke konumundadır”

Yahu, neyin kardeşliği Allah aşkına!

Bu ülke daha kendi içindeki ırkçılık sorununu bile çözemedi.

Daha Kürt vatandaşlarla orta yolda buluşma sağlanamadı.

Bunu öyle bir problem haline getirdiler ki o probleme isim bile verildi.

Bizi yönetenler kendi vatandaşlarıyla ilgili (öteden beri) bu duruma “Kürt sorunu” adını verdi.

Kürt vatandaşlarla olan sorunlar orta yerde dururken kalkıp bir de Suriyelilerle Afganlılarla, Araplarla, bilumum insan çeşidiyle barışçıl bir ortamda yaşamamızı bekliyorlar.

Olacak iş mi?

Biz bunların nesini içselleştirelim?

*

Diyorlar ki, Türkler diğer ülkelerde yaşarken iyi de bize geldiklerinde mi kötü?

Hayır, değil!

Herkes tercih doğrultusunda ilticaen farklı ülkelere gidebilir, aynı şekilde Türkiye’ye de gelebilir.

Ama savaş mazeretiyle buraya gelip, kalıcı biçimde postu serip, hızla üreyip, üstüne bir de kimi imtiyazlar sağlanıyorsa orada bir beş dakika duracaksın.

*

Bakın, bu işin partisi falanı filanı yok!

Yine söylüyorum; biz daha Kürt kardeşlerimizle tam manasıyla barış ortamında yaşamayı beceremedik.

Nerede kaldı Suriyeliler, nerede kaldı Afganlılar nerede kaldı diğerleri?

Ama biz bu konuda bile maalesef siyaset üstü düşünemiyoruz, davranamıyoruz.

Eğer AKP’liysen mültecileri din kardeşi, ezilenin yanında olmak gibi görür, inanmadığın değerlere rağmen ölümüne savunmacı olursun.

Eğer muhalefetteysen, hakikaten de savaştan kaçanlara insanlık adına kucak açılmış olsa bile en azılı ırkçı kesilirsiniz ve adına da milliyetçilik dersiniz.

Yani kimse olaya doğru pencereden bakmıyor.

*

Yarın biz de kendimizi herhangi bir savaşın ortasında bulabiliriz.

Soluğu başka ülkede alabiliriz.

Bu empati duygumu hiç kaybetmiyorum.

Ama sığındığım ülkede misafir olduğumu, kendi ülkemde yaşama umudumu kaybetmeden vermem gereken mücadeleyi vereceğimi de bilirim.

Bizdeki misafirlik bitmiyor, bitmediği gibi akın akın geliyorlar ve de kalıcı oluyorlar.

Bu konuda karşı görüştekilere tek bir sorum olacak:

Kızınız varsa kızınızı, oğlunuz varsa oğlunuzu…

Bir Afganlıyla, Suriyeliyle ya da ne bileyim bir Arapla baş göz etmek ister misiniz?

Bu soruya “evet” diyecek insan sayısı öyle azdır ki!

O zaman lafı götürüp getirmeye gerek yok.

Milletçe bir olup bu işin kontrol altına alınması noktasında tek ses olmalıyız.

Tabi ki Bolu Belediye Başkanı CHP’li Tanju Özcan gibi yabancı uyruklulara su ve çevre giderlerine on kat zam yapmayalım.

Bu ne caydırıcı ne de kalıcı bir çözüm olur.

Kaldı ki suyu parasıyla alacak onura sahip mültecileri diğer safralardan ayrı tutmalı.

Ama en nihayetinde Tanju Özcan’ın yaptığı şey, soruna dikkat çekmedir, bu sorunu tartışmaya açmadır.

*

İnanıyorum ki AKP gönüldaşları bile ülkemize bu kadar çok yabancı uyruklu insanın gelmesine bir noktaya kadar hoş bakabildi.

Artık buradan sonrası herkesi irrite etmeye başladı.

Dolayısıyla bu işin siyasi sonuçları olması da kaçınılmazdır.

Karar kendilerinin…