İstifanın perde arkası…
On dokuz yıl iktidar olmak, iktidarda kalmak çok önemli.
Türk siyasi tarihinde üst üste bunca zaman halktan yetki alan bir parti daha yok!
Ancak her şeyin bir sonu var ve AKP hızla o sona doğru yaklaşıyor.
Bunun emarelerini anlamak için yerelde yaşananlara bakmak yeterlidir.
Çok kolay adam harcıyorlar, çok kolay karar veriyorlar.
Teşkilatı, teşkilat hiyerarşisini önemsemeyip, olaylara kişisel pencereden bakıyorlar.
Hırslarına, egolarına teslim oluyorlar.
Ben merkezli siyaset yapıyorlar.
Ve maalesef AKP Kocaeli’de ciddi bir otorite boşluğu var.
Yukarıda saydığım eksikliklerin en başında da teşkilat üzerinde bir türlü kurulamayan bahsettiğim bu otorite boşluğu var.
Her ne kadar AKP o eski sert, kutuplaştırıcı, ötekileştirici tarzdaki siyaset üslubundan vazgeçip, “Ağabeylik” modeline geçtiyse de,
Zaman zaman bu modelin duvara tosladığını görüyoruz.
Şimdi anlatacağım olayla birlikte ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
*
Geçen hafta Gebze Belediyesi AKP’li Meclis Üyesi Sadık Güvenç’in başına gelenlere bir bakalım.
*
Sadık Güvenç, İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın,
Kaçak çiftliğinin yıkımına engel olmak istediği gerekçesiyle AKP Genel Merkezine şikayet edildi.
Halbuki Sadık Güvenç, orada tamamen insani bir iş için bulunduğunu anlatıyordu.
Türkkan’ın çiftlikteki hayvanları tasfiye etmek için saatlerle ifade edilen biraz zamana ihtiyacı vardı.
Türkkan ile 25 yıllık dostluğuna istinaden seçilmiş bir meclis üyesi olarak istenen zamanın verilmesi için kalktı o çiftliğe gitti.
Ama olay öyle bir noktaya geldi ki, sanırsınız Sadık Güvenç yıkıma engel olmak için dozerin önüne atladı!
*
Güvenç’in Türkkan’ın çiftliğinde görülmesiyle beraber Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu harekete geçti.
Vay sen misin oraya giden, Türkkan’dan yana olan…!
Katırcıoğlu, AKP il başkanı Mehmet Ellibeş’i falan takmayıp olayı tuttu genel merkeze taşıdı.
Diyeceksiniz ki Mehmet Ellibeş’i takmadığını nereden biliyorsun?
Sadık Güvenç’in anlatımlarından bu sonuç çıkıyor, -ki siz de okuyunca hak vereceksiniz.
Başkan Ellibeş, olayın ortaya çıkmasının ardından Sadık Güvenç’i arayarak;
“Ben araştırdım, konuyu kapattım” demiş.
Fakat Ellibeş’in bu sözü havada kalmış ve konu Radiye Hanım tarafından Ankara’ya intikal etmiş.
*
450 büyükbaş hayvanı akşamdan sabaha bir yere almak kolay değil.
Sadece biraz zamandı istenen ve Sadık Güvenç de tamamen insani ve vicdani duygularla orada olduğunu söylüyor.
Ama yok! Olmaz!
Başta da dediğim gibi bazıları hırsına bazıları egosuna bazıları da cehaletine yeniliyor.
Radiye Hanımınki hırs idi.
Lütfü Türkkan ile aylar önce başlayan siyasi atışmaları, olayları bambaşka noktaya getirdi.
İkisi de mesnetli mesnetsiz birbirilerine sözlü saldırıda bulundu.
Gelinen noktada Katırcıoğlu, Türkkan’ın köy statüsündeyken yaptığı, ruhsat almadığı daha sonra imar barışına başvurmadığı meşhur çiftliği yıktırmayı başardı!
Yani olay bal gibi siyasiydi.
Burada Lütfü Bey’i asla haklı görmediğimi belirteyim.
Onun için çok küçük olan bir sorunu inatla çözüme kavuşturmaması olayları buraya getirdi.
Evet, zamanında belki de hobi olarak hayvan besliyordu.
Fakat bugün baktığımızda 450 büyükbaş hayvanın yetiştiği ve adına “Et entegre” denilen bir şirket kurulmuşsa orada yasalar devreye girer.
Siyaset boşluk kaldırmaz.
En küçük hatanızı affetmez, affetmedi de…
Türkkan yok yere yerel ve ulusal basına malzeme verdi.
Karşıtları büyük bir keyifle çiftliğin yıkımını izledi.
*
Bu işin AKP içerisinde doğurduğu sonuçlara dönecek olursak;
Bence çokta abartılmayacak bir konuda Sadık Güvenç gibi, yaşadığı bölge için önemli bir siyasi figürü kaybettiler.
Hatta karşılarına aldılar.
O bölgede 20 yıl muhtarlık yapmış, uzun yıllar süren meclis deneyiminde adı şaibeyle anılmamış (en azından basına yansıyan bir şey yok), az çok kitlesi olan bir adamı harcadılar.
Niçin?
Milletvekili öyle istediği için?
*
Peki burada il başkanı neci, zurnanın son deliği mi?
Bilakis, parti hiyerarşisinde sözü geçen ilk kişi.
Tam da bunu diyorum.
Ortada bir kriz var ve bu krizi yönetmek Ellibeş’in işiydi ama öyle olmadı.
Radiye Hanım Kocaeli’ye genel merkezle kurduğu ilişkilerle geldiği için,
Doğal olarak Kocaeli teşkilatını sallamıyor.
İşini tepeden hallediyor.
Sadık Güvenç’i yukarı şikayet ediyor.
O da “Ben kendimi yargılatmam. İnsanlık namına yaptığım bir şeyden kendimi sorgulatmam” diyerek rest çekip AKP’den istifa ediyor.
*
Güvenç’in istifasının ardından geçen süre zarfında hakkında söylentiler başladı.
İYİ Parti’ye geçecek gibilerinden.
Bir diğer söylenti de meclis üyeliğinden istifa ettirilmek istenmesiydi.
Yaşanan bu gelişmeleri birinci ağızdan dinlemek için Sadık Güvenç’i aradım.
Neler anlattığını okuyunca işin rengi ortaya çıkıyor.
Ama bu olay şuna benzedi.
Nasıl ki CHP örgütü Fatma Kaplan Hürriyet aleyhine Kuruçeşmelilerin açtığı afişi üç ayda indirmeyi beceremediyse
Mehmet Ellibeş de bu kaotik olayı yönetmede sınıfta kalmıştır.
Sadık Güvenç’i kazanmak bir yere, bu olayda kendi otoritesinin sorgulanmasına sebep olmuştur.
Suya sabuna dokunmadan siyaset de anca bu kadar yapılır.
*
Gelelim Sadık Güvenç’e…
Bakalım o neler anlatıyor?
*
-Lütfü Bey sizi aradığında o çiftliğe giderken olayın öneminin farkında mıydınız?
“Lütfü Bey 25 senelik arkadaşım. 20 yıl muhtarlık yaptım. Çiftliği benim köyümün sınırlarında, hemen yan köyümde. Köyümüze uğrar sohbet ederiz. Eskiden Büyükşehir kurulmadan önce de çiftliklerimiz vardı belediyeler bu kadar kurumsal davranmıyordu. O zamanlar yapılan ahırların yüzde 90’ının ruhsatı yok”
-Ruhsat olmamasını normal mi karşılıyorsunuz yani?
“Beni ilgilendiren ruhsat olup olmaması değildi. Orada Lütfü Bey’in 450 tane hayvanı var 200-250’si sağmal inek. Bu hayvanlar gebe. Dışarı çıkartıldığında akşam saat 6’ydı.
Lütfü Bey de ‘Biz bunları yarın alacağız en azından yarın sabaha kadar ahırda kalsın’ dedi. Ben orada onun mücadelesini verdim. Bunların sağılması lazım bu hayvanlar sabaha kadar çatlar dedim aldım. Tamamen insanlık namına yapılan bir şeydi”
-25 yıllık dostunuz olmasaydı, başka biri olsaydı yine sizi arasalardı gider miydiniz?
“Bugün yine olsa yine aynısını yaparım. Lütfü Bey olmaz başkası olur. Tamamen insani bir duygudan yaptım. Gelinen noktada çok üstüme gelindi. İlçe başkanı il başkanı aradı. Bir şey yok demelerine rağmen genel merkeze milletvekili hanımefendi (Radiye Sezer Katırcıoğlu) taşıdı bunu. Genel merkez de bizi çağırınca rahatsız oldum ben bundan. Sonuçta yaptığım şey doğru olduğuna inandığım bir şey.
-Genel Merkeze savunma vermediniz, niye?
“Ben kendimi yargılatmam. İnsanlık namına yaptığım bir şeyden kendimi sorgulatmam. Pazartesi günü tekrar aradılar, parti büyüklerimiz de bu konuda ihmalkâr davranınca ben de istifamı verdim.
-Ne gibi bir ihmalden söz ediyorsunuz, il başkanını mı kastediyorsunuz?
“Evet, il başkanımız aradı beni ‘Ben konuyu araştırdım, konuyu kapattım’ dedi. Ben de ‘Sayın başkanım siz konuyu kapattınız ama Ankara’da açıldı. Siz konuyu kapattığınız halde genel merkezde açılıyorsa bunu sorgulayacak olan sizsiniz’ dedim.
-O zaman il başkanına kızıp istifa ettiniz, doğru mu anlıyorum?
“Bakın, teşkilatçılık böyle bir şey değil. Ben gidip orada farklı muamele göreceğime istifa ettim. Bu benim gerekli gördüğüm bir şeydi.
-İYİ Parti’ye katılacağınız söyleniyor…?
“Siyasi olarak hepsi arkadaşım. Hepsiyle dostluğumuz oldu. Etik olarak şu an başka bir siyasi partiye katılmam doğru olmaz. İstifa amacım o değildi. Ama ben 34 yıldır siyaset içindeyim ilerleyen dönemde benim de bir siyasi fikrim olacak ancak şu an düşünmüyorum 5-6 ay kafamı dinlemek istiyorum.
-Sizi başka partiye gitmeyin diye meclis üyeliğinden istifaya zorladıkları konuşuluyor…?
“Meclis üyeliği için ben zaten istifamı sundum fakat belediye başkanımız Zinnur Bey ‘Ben bu istifayı kabul etmiyorum, sen biraz kafanı toparla. Sen başarılı bir arkadaşımızsın, sana biraz süre tanıyalım’ dedi. O konuda tam kararlı değilim.
-Yani meclis üyeliğini bırakıp bırakmama konusunda mı?
“Vatandaşlardan şu konuda baskı var ‘Değişik görüşlerde olmamıza rağmen sana oy verdik’ diyorlar. Düşündüğünüz zaman o da var. ‘Biz dededen beri CHP’liyiz, sana oy verdik, istifa edersen bizim oyumuza haksızlık edersin’ diyorlar. İşin bu tarafı da var.
-Peki tekrar AKP’ye dönmeniz için çaba edenler var mı?
“Dönüşüm için arkadaşlarımızın hepsi, partililerimizin hepsi ilçe başkanımız, il başkanımız, büyükşehir belediye başkanımız istifamı çekmemle ilgili dönüşleri var. Ama ben kararımı verdim. Bir şey yapamam bu saatten sonra. Geri dönmeyi düşünmüyorum”
-Radiye Hanım sizi arayıp konuyu sormadı mı hiç?
Ben bir tek Radiye Hanım’la görüşmedim. Onunla da görüşecek bir şey yok. Ben Radiye Hanım’la ne görüşeceğim? Milletvekilimiz olarak Radiye Hanım keşke beni arasaydı ‘Bu konu nedir?’ diye bir sorsaydı. Genel merkezde beni, genel başkan yardımcısına şikayet edene kadar keşke beni arasaydı bir sorsaydı. Siyaset farklı bir kulvarda yapılır, insanlık farklı bir kulvarda yapılır. 30 yıldır hiç tatil yapmadan çalışan bir insanım artık bol bol tatil yapıp kafamı toparlayacağım.