Fare İle Dağ
Bazı kitapları kendi merakım nedeniyle alıp getiriyorum eve. Virginia Woolf’un çocuklar için yazdıkları gibi mesela. Fare İle Dağ kitabı da böyle. Aslında bakılırsa şaşırdım da; çünkü Antonio Gramsci’yi ve metinlerinin bir kısmını okumuş birisi olarak onun çocuklar için yazdığını hiç hayal etmemiştim. Aslında direk çocuklar için de yazmamış. Cezaevine girdiği dönemde eşine yazdığı mektupta çocuklarına anlatılmak üzere bir öyküyü kaleme almış ve o e-mektuptan da bu kitap çıkmış. Öykülerin yıllar boyu dilden dile süren ve büyüleyici bir etkisi var. Bu anlamda bence iyi bir çalışma olmuş. Desen Yayınları tarafından basımı yapılan kitabın resimleyeni Laia Domenech ve Türkçe’ye Özgür Gökmen ile çevriliyor. Tanıdık bir isim daha var bu metni okumamızda katkısı olan, o da kitabın editörlüğünü yapan Ayşegül Utku Günaydın.
Kitapta küçük bir çocuğun sütünü içen fare, çocuğun sütsüz kalması ve üzülmesi ile yaptığından pişman olup o sütü yerine koymaya çabalıyor. Bu süreçte keçiye, ordan otlağa, ordan savaşta kırılan çeşmeye ve o çeşmenin onarılması için duvarcıya ve nihayetinde dağa kadar gidiyor. Hepsi birbirine bağlı isteklerle aslında temel soruna ulaşıyor yazar. Tüketmenin ve kapitalizmin aç gözlülüğü nedeni ile kuruyan dağ, kitabın sonunda küçük çocuğun dağa bir sürü fidan ekmesi ile yeşeriyor, sular kaynak yerlerinden bolca akıyor, otlaklar büyüyor ve keçiler buradan aldıkları besinle bol süt veriyor. Nihayetinde köylüler süt ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ve fazlası bile oluyor. Benim açımdan ilginç bir deneyimdi bu kitabı okumak. Kitabın arka kısmında Antonio Gramsci ile ilgili kısa bir bilgi de var, ayrıca eşine yazdığı mektuba da yer verilmiş. Çocuklarına okumasını ve onlarda oluşan etkiden bahsetmesini istiyor kendisine yazar. Bir niyeti var yani bu öyküyü anlatmasında. Kitabın son kısmı hariç bu öykünün benzerini çocukluğumda ben de dinlemiştim aile büyüklerinden. Benzer şekilde keçinin sütü içiliyordu ama bu sefer bir tilki tarafından. Sonra tilkinin kuyruğunu alan yaşlı kadın bunu sütü geri getirmesi şartı ile geri verebileceğini açıklıyordu. Tilki önce keçiye, sonra da bu kitaptaki gibi bir sürü kişiye gidiyor ve en sonunda o sütü geri getiriyordu yaşlı kadına ve kuyruğunu alabiliyordu. Elbette Gramsci’nin söylemek istediği, iletmek istediği mesajlar daha net. Doğaya ve çevreye uyumlu yaşanması gerektiğini belirtiyordu en çok da. Çünkü sütü içen küçük çocuk dağa bir sürü fidan ekiyor ve bunlar süreç içinde büyüyerek dağı kocaman bir ormana çeviriyordu. Yani insan doğadan aldığını iade ediyordu bu kitapta.
Kitabın tasarımı da değişik. Bizdeki ufaklık (2,5 yaşında), ısrarla kitabı ters tuttuğumu söyledi, çünkü klasik şekilde değil de sanki üst tarafından açılıyormuş gibi kitap. Kalın karton kapak ve resimleri de oldukça güzel. Bununla birlikte kızım arka kısımdaki açıklamalardan etkilendi ve ısrarla neden Gramsci’nin cezaevinde olduğunu sordu. Kısacası her ebeveyn kendi tecrübeleri eşliğinde kitabı okuyabilir çocuklarla. Bunun her zaman altını çizmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Yirminci yüzyılın önemli düşünürlerinden biri olan Gramsci’nin çocuklar için olan bir kitabını okumak, yukarıda da belirttiğim gibi benim merakımı giderdi en çok da. Kim bilir belki aynı merakı taşıyanlar vardır; o nedenle üzerine yazmak istedim.
