Bunlara ne diye maaş veriyorlar?
Sorunları yerinde görmek, olası afetlerde vatandaşın yanında olmak,
Sahada yürüyen projeleri denetlemek, sağlamasını yapmak,
O projeler yürürken gündelik hayatın akışına olumsuz etki etmemek,
Yapılanları, yapılmayanları, yapılması gerekenleri büyükşehir belediyesine rapor etmek
Vatandaş ile belediye arasında köprü vazifesi görmek,
Planlanan işlerin sosyo-politik karşılığının ne olduğunu görmek,
Yani bir anlamda siyasi nabzı tutmak…
*
Bu saydıklarım sizce kimin görevi?
Unutanlar için hatırlatayım.
Bunlar Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak çalışan bölge koordinatörlerinin işi.
Ama koordinatörleri ara ki bulasın.
Örneğin geçtiğimiz hafta İzmit’in bazı köylerinde seralar mahvoldu.
Hava koşulları nedeniyle seraları yıkılan, milyonlarca lira zarar eden çiftçiler kendilerine uzanacak bir el bekledi.
Benim gözüm hemen Büyükşehir Belediyesine bağlı koordinatörlerden
İzmit-Kandıra- Derince ve Körfez ilçelerinden sorumlu Abdullah Köktürk’ü aradı.
Herkesten önce bölgeye gidip, köylülerin durumunu belediyeye bildirip, destek konusunda hızlıca pozisyon alınmasını sağlamalıydı.
Bunu yaptı mı?
Yaptıysa da biz bilmiyoruz.
Zira Abdullah Köktürk’ün ne sosyal medya sayfası var ne de büyükşehir basın yayın grubuyla bir irtibatı.
Evet, Başkan Büyükakın olay yerine gidip oluşan maddi hasarla ilgili çiftçiye yüzde 50 hibe desteği ve seraların naylonlarını ücretsiz vereceklerini açıkladı.
Ama demek istediğim başka.
*
Soruyorum…
Bu koordinatörler hakikaten işe yarıyor mu yoksa yata yata maaş mı alıyorlar?
Kandıra ve İzmit’in köyleriyle yakınlığı bilinen Köktürk, böyle bir zamanda sahada olmayacaksa ne zaman olacak?
Bırakın CHP İl Başkanlığını, CHP’li eski ilçe başkanı, iş insanı Selman Yıldırım’ın bile gidip köylüye moral desteği vermeye çalıştığı noktada;
Abdullah Köktürk herhangi bir şey yaptı mı, çok merak ediyorum.
Benim bu koordinatörlerin fonksiyonlarına bir türlü aklım ermedi.
Eskiden büyükşehir belediyesinde danışmandan geçilmezdi.
Yandaşa maaş vermenin adı “Danışmanlık” olmuştu.
Hiçbir konuda yeterliliğinizin olmasına gerek dahi yoktu.
Onlar Büyükakın dönemiyle bitti, tamam eyvallah.
Ama şimdi de başımıza koordinatörlük diye bir şey çıktı.
Baktığımızda siyasetle bürokrasi arasında sıkışan vatandaşın sorununa yardımcı olmada
Ve az önce saydığım kimi konularda Kocaeli’yi üç bölgeye ayırıp koordinatör atamak iyi bir fikir olabilir.
Ancak gördüğüm kadarıyla hem işlevi açısından hem de verimlilik açısından tam bir fiyasko.
Ya koordinatörlük tutmadı ya da atanan isimlerde sıkıntı var.
-----------------------------------------------------------------------
CADI AVI BAŞLATMIŞLAR
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İzmit Belediyesi’ne ziyaretinin detaylarını paylaşmıştım.
Bu ziyaretin “geçerken uğradım” şeklinde olmadığını, bilakis planlı bir organizasyon olduğunu yazmıştım.
Hatta Kılıçdaroğlu’nun İzmit ve Kocaeli halkına vereceği mesajların bile altı kişilik masada kararlaştırıldığını ifade etmiştim.
*
Bu yazım üzerine CHP’de kazan kaynamaya başlamış.
Vay efendim, altı kişilik masada konuşulan “çok özel bir konu” nasıl olur da bana kadar gelirmiş!
Ne büyük olay, öyle değil mi?
Sanki CHP’de hep disiplin vardı da ilk kez “çok özel bilgi” dışarı sızdı!
İl Başkanı Harun Yıldızlı başta olmak üzere hepsini bir telaş almış.
Bu haberi bana kimin uçurduğuyla ilgili cadı avı başlatılmış.
*
Ben boşuna mı Harun Yıldızlı’ya “Toy başkan” diyorum.
-Birincisi; CHP’de iki kişinin bildiği sır değildir. Hiçbir zaman kurumsallaşmayı başaramadılar.
-İkincisi; CHP’de istediğim bilgiye ulaşmakta asla güçlük çekmem. Yeter ki odaklanayım.
Bunu eski başkanlar, partisinin eski yöneticileri, milletvekilleri, hatta partili partisiz herkes bilir.
Abartmaya gerek var mı?
Ha, evet. Bu bilginin dışarı sızmasıyla CHP il başkanlığı düzeyinde karizma çizikliği oldu, bu doğru.
Ama ne yapalım yani?
İlimize üç kere geldiği halde üçünde de Fatma Kaplan Hürriyet’e giden,
Bir kez olsun il binasına uğrama gereği duymayan Kılıçdaroğlu örgütü boşa çıkardıysa suçlusu ben miyim?
*
Demem o ki, gazeteci bilgiye ulaşmaya çalışan, ulaştığı bilgiyi kamuoyuyla paylaşan kişidir.
Ne dedik; Kılıçdaroğlu yarın 12:00’de Hürriyet’e geliyor.
Ne dedik; Kılıçdaroğlu’nun gelişi planlı bir ziyaretmiş dedik.
Yalan mı söyledik, hayır!
Ee… Bunun nesini araştırıyorsunuz?
Basın özgürlüğü kapsamında benim bunu haber yapma hakkım var mı, var.
Ama illa bir günah keçisi arıyorsa Sayın Yıldızlı, ona biraz yardımcı olayım.
Çok uzağa gitmesine gerek yok, yakınındakilere karşı kendini kollasın, yeter!
*
Dediğim gibi, bende odak sorunu oluyor bazen.
Ama bunun yanında bir odaklandım mı çekirdeğini çıkarmak gibi özelliğim de var ayrıca.
Mesela Kılıçdaroğlu’nun gelişi, örgütü yok sayışı, gizli toplantının ifşa olması, basınla ters düşmesi gibi sebeplerden dolayı çizilen karizmanızı düzeltmek için
Şubat ve Mart aylarında ne program yaptığınızı yazıp içinizdeki gerilimi tırmandırabilirdim(!)
Ama hevesiniz kursağınızda kalmasın durduk yere.
Aldığım bilgilere göre amacı güzel, altı dolu bir program olacak gibi.
Umarım bu sefer başarırsınız.
İnşallah organizasyonu çok sağlam yaparsınız da Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu Kocaeli medyasının üst düzey temsilcileriyle buluşmasını sağlarsınız.
Genel Yayın Yönetmenleri, İmtiyaz Sahipleri, Ajans temsilcileri seviyesinde, herkesin muhabirini de yanında getirdiği, genel başkana layık bir program yapmak,
CHP için o kadar zor olmasa gerek(!)
*
Kısacası Harun Yıldızlı sadece örgütteki sorumluluğuna odaklanmalı.
Kendi hedeflerini, hırslarını geri planda tutmalı.
Hedefe giden yolun; herkesin saygı duyduğu, başarılı işler yapan, örgütü arkasına alan, heyecan uyandıran bir il başkanı modelinden geçtiğini bilmeli.
Onun gibi kaç tane il başkanı geçti bu diyardan.
Hangisi hedefine ulaşabildi? Çoğu siyaset mezarlığında yerini aldı.
Çünkü onlar da Harun Başkan gibi ilk önce kendi hedefine odaklı işler yaptı.
Burada kısmen Cengiz Sarıbay’ı tenzih ediyorum.
En azından her yere zıplayan, her şeyi kendinde hak gören bir il başkanı değildi. Yeri geldi geri durmasını bildi.
İkincisi, onun varlığıyla CHP’nin bir ağırlığı olduğu kesindi.
Tek hatası, kendinden sonra il başkanlığı noktasındaki öngörüsü oldu.
*
Son olarak şunu da ekleyeyim.
Yıldızlı önce eleştirilmeyi hazmedecek.
Bir siyasetçi eleştiriden kazanım elde etmeyi içselleştirmeli.
“Kim ne yazmış, kim ne haltlar karıştırıyor” gibi saçmalıkların peşinde koşmaya devam ettiği sürece,
Harun Başkanın bırakın hedefe varmasını, ikinci dönemi görmesi hayal olur.