Recep Öztürk’ün KTO aşkı bitti mi?
Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk’ü uzun uzadıya anlatmaya gerek var mı, bilmiyorum.
Ama hafıza önemli, kısaca bahsetmekte fayda var diyenlere hatırlatmada bulunabilirim.
Efendim, Sayın Öztürk; Körfez ilçenin en büyük inşaat firması olan Türköz inşaatın iki ortağından biridir.
Amcaoğlu Hüseyin Öztürk ile birlikte özellikle Körfez belediyesi eski başkanı Yunus Pehlivan döneminde çok hızlı bir ivme yakaladılar.
Yanlış anlaşılmasın. Yunus Pehlivan ortaklarıdır falan demiyorum!
Ama çok iyi dost olduklarını iyi biliyorum.
Öyle ki, Türközlerle ilk röportajımı yapmak için randevulaştığımda
Bir baktım odaya dönemin belediye başkanı Yunus Pehlivan girdi.
Randevulu bir röportaj için orada olduğum belli olduğu halde kendi dükkanıymış gibi oturup lafa karışmıştı, ben de anlam verememiştim.
Dahası enerjimi bile almıştı. Ama Hüseyin Öztürk durumdan hiç şikayetçi değildi.
****
Bu dediğim sanırım 2011 yıllarında falan oluyor.
Tabi çömezlikte var bizde, öyle siyasetçi-iş adamı dengelerini falan bilmiyoruz.
Bilsekte bizim boyumuzu aşan şeylerdi.
Ama zaman ilerledikçe, bu işin göbeğine daldıkça az çok neyin ne olduğunu anlar hale gelmiştim.
Yunus Pehlivan ile Türközlerin kopmak bilmeyen yakın bağlarını çok sonra çözümledim.
Ancak şimdiki konumuz bu değil.
Sadece Türköz denildiğinde kafamda canlanan tabloyu sizlerle paylaştım, o kadar.
*****
Recep Öztürk, öteden beri Körfez Ticaret Odası’na başkan olmak istiyordu.
Onun ki artık bir saplantı halini almıştı.
Uzun yıllardır KTO başkanlığını yapan rahmetli Mustafa Efe’nin yönetimindeyken karşısına geçip,
Kendine yakın üyeleri istifa ettirip altını boşaltmaya çalışmıştı.
Bunda başarılı olamadı fakat Mustafa Efe aniden vefat edince meydan Recep Öztürk’e kaldı.
Önce “istemem yan cebime koy” misali kendine emanetçi bir başkan buldu.
Sibel Moralı bu iş için biçilmiş kaftandı.
Moralı’yı KTO başkanlığına seçtirip, vakti gelince ilk durakta indirmesini bildi.
O günlerde Moralı’ya bir kadın olarak çok üzülmüştüm, haksızlık yapıldığını düşünmüştüm.
Fakat hepsi koca bir senaryoymuş da sonradan öğrendim.
KTO seçimleri oldu, Öztürk başkanlık koltuğuna, Sibel Moralı AKP’ye yanaşıverdi.
Herkes halinden son derece memnun vaziyette bu işten alnının akıyla çıkmıştı.
****
Sibel Moralı uzun süre sosyal demokrat bir çizgideymiş gibi görüntü yaparak AKP’ye geçişini ciddi bir transfermiş gibi hissedilmesini sağladı.
Ama anlık bir şeydi, sonra silindi gitti.
Herkes yaptığıyla ya da yapmadığıyla anılır derler ya? Moralı da aynen öyle.
Bilmiyorum yaşantısına bir katkısı oldu mu olmadı mı ama benim gördüğüm, siyaset sahnesinde bir daha etkili olamayacağıdır.
AKP’nin meşhur taktiğidir zaten. Kendinden olmayanları şaşaalı biçimde partiye katar, sonra kafasını bile kıpırdatmasına müsaade etmez.
Hoş, Sibel Moralı’ya üyelik töreni falan da yapılmış değil.
Kendi kendine gitti AKP’den milletvekili aday adayı oluverdi.
Neyse….
****
Öztürk-Moralı arasındaki ince çizgiyi hatırlattıktan sonra devam edeyim.
KTO başkanlığını deliler gibi isteyen Recep Öztürk var ya?
Nedense o koltukta pek umduğunu bulamamış diyorlar.
Hatta bir şey olsa da kurtulsam diye baktığını bile söyleyenler var.
Çünkü keyfine varamadı. Ekonomik krizlerin ortasında Oda başkanlığı yapmak öyle kolay iş değildir.
Üyeler sorunlara çözüm bekler, seslerini yukarıya duyurmasını ister, icraat bekler yani.
E bu koşullarda bunların hiçbiri kolay işler değil.
Hele hele Öztürk gibi düşük profilli birinin bunları yapması çok daha zor.
Dolayısıyla halinden memnun olmadığı konuşuluyor.
Bunun için de acaba belediye başkanlığına aday olsam mı diye düşünüyormuş.
Evet evet, Recep Öztürk Körfez belediye başkanlığına aday olabilir diyorlar.
Nereden?
Yavru iktidar partisi olan MHP’den…
****
Bakmayın siz onların iktidar partisinin belediye başkanıyla, bürokratlarıyla iyi ilişkide olduğuna.
Aslında Öztürkler sıkı MHP’lidirler.
Bu zamanda AKP-MHP pek fark etmediğine göre neden olmasın ki?
Yerel seçimlerde MHP AKP’den illa bir şeyler isteyecek.
Öyle boş boş destek verecek halleri yok, değil mi?
En az iki ilçede iddialı olmak isteyeceklerdir.
Körfez’de de MHP ikinci parti olduğuna göre fena fikir değil gibi duruyor.
Ama işte… o isim Recep Öztürk olur mu o tartışılır.
Bana kalırsa olmaz!
AKP Körfez gibi önemli bir ilçeyi MHP’ye vermez.
Öztürk’te zaten bunun farkındadır.
Boş atıp dolu tutmak veya bu yolla bir yükten kurtulmak adına bunu düşünmüş olabilir.
Bakalım gelişmeler ne gösterecek?
----------
Nüfus ticareti normal bir şey mi?
Yerel seçimler yaklaştıkça tansiyon da yükselmeye başlıyor.
16 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, ciddi de erozyon yaşıyor.
Bu erozyon belki şimdilik sandık sonucunu etkileyecek boyutta değil fakat oy veren seçmenden tutun, teşkilat üyelerine kadar can sıkıcı hal almaya başladı.
Siyasetin kirli yüzünü ‘aklayan’ “bal tutan parmağını yalar” sözüne sığınanlar
Artık çok ama çok göze batıyor.
Seçim yaklaştıkça bu konulara daha fazla temas edeceğimi ifade edeyim.
Çünkü insanlar bir seçim yaparken sadece kendisi adına değil toplumda yaşayan herkes adına bir seçim yapıyor.
Yani yetki vereceğimiz kişilerin kimliği, karakteri, dünü, bugünü çok önemli.
Heba olan yıllarımıza yeni yıllar eklememek en temel meselemiz olmalı.
****
Yukarıda bahsettiğim erozyon konusunu biraz daha açayım…
Aslında bu bir erozyondan çok ahlak çöküntüsüdür.
Üstelik bu çöküntünün baş aktörleri kadar onun yaptığına legal kılıf arayan destekçileri de aynı derecede sorumlular.
Neden derseniz…?
Adama diyorum ki; senin savunduğun başkan, bakan, milletvekili, daire başkanı, müdür adı her neyse!
Bak diyorum dün neydi bugün ne? Dün hangi arabaya biniyordu, bugün hangine?
Yakınlarına bak diyorum.
Bu adam eşine Porsche marka araba alacak kapasitede miydi?
Veya diyorum; bu kişi ne zamandan beri siyasette racon keser oldu? Sıfatı ne..?
****
Hadi savunduğun siyasetçi ya da bürokrat bir koltuk elde etti, statü atladı diyelim.
Peki ya ağabeyi, kardeşi, çocukları, yeğeni, karısı, hatta sülalesi…
Bunlara piyango mu vurdu söyle diyorum.
Bu sözüm karşısında o kadar fütursuzca savunmaya geçiyor ki, kaç para aldın diye sorası geliyor insanın.
Adam göz göre göre “Nüfuz ticaretinin” ne kadar doğal bir şey olduğuna beni ikna etmeye çalışıyor.
Fazla detaya girmeyim ama maalesef bizde ahlak çökmüş.
Nasıl çökmüş, neden çökmüş sadece ufak bir örnek vereyim istedim.
Siz siz olun, beş yılda bir elinize geçen fırsatı iyi değerlendirin.
Hak edene, kıblesi para olmayana kıymet verin.
Doymak nedir bilmeyen aç gözlülere değil!