CHP’de adalet ölmüş

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Takip edenler okumuştur.

Önceki gün Hikmet Erenkaya ile, bugün de Mehmet Ümit Küçükkaya ile röportaj yaptım.

Bu röportaj serileri çok farklı isimlerle sürecek.

Ancak bir detaya dikkat çekmek istiyorum.

CHP’nin hafızası diyebileceğimiz, partiye önemli hizmetleri olan Hikmet Erenkaya ile

CHP’nin genç nesil deneyimli siyasetçilerinden M. Ümit Küçükkaya’nın söylemleri bir noktada kesişiyor.

Özü itibariyle ikisi de CHP’de parti içi demokrasinin mevta olduğunu söylüyor.

İkisi de tek adamlığa doğru gidildiğine vurgu yapıyor.

Kılıçdaroğlu’nun 81 ilde çatlak oluşturmayacak isimleri il başkanı seçtirdiğine dikkat çekiyor.

Hikmet Erenkaya bunun peşine çok ama çok büyük bir cümle kuruyor ve diyor ki;

“Milyonların takdir ettiği Adalet yürüyüşü vardı ya, ha işte o Adalet yürüyüşünden bir de bize lazım”

Yani CHP’nin kendi içinde Adaletli bir yönetim anlayışının kalmadığını ifade ediyor.

Mehmet Ümit Küçükkaya da benzer şeyler söylüyor.

Diyor ki;

Partide kendini bir yerlere atanlar bir daha demokrasiyi ağzına almıyor.

Mesela Haydar Akar Milletvekili olmadan önce yaramaz çocuktu, ama Milletvekili olunca uslu çocuk olup, Kılıçdaroğlu’na sadık kaldı.

Parti içi demokrasiyi askıya aldı, demeye çalışıyor.

Yanlış mı, tabiki hayır.

CHP’lilerin demokrasi anlayışı kişilerin kendi demokrasisiyle direkt orantılı.

Her iki siyasetçiyle yaptığım röportajda benim aklımda kalan bu nokta oldu.

Kimse Recep Tayyip Erdoğan’a kızmasın.

Bence asıl mesele Erdoğan’ı rol model alan liderlerde.

Hem eleştiriyorlar hem de onun gibi olmaya çalışıyorlar.

CHP’de bu doku var mı? Yok.

CHP’nin yönetim kademelerindekiler için tıpkı Erdoğan’ın dediği gibi Demokrasi bir araç olabilir.

Ancak CHP’ye ilkeler bazında bağlı olanlar için Demokrasi araç değil amaçtır.

Araç olarak görenleri uygun durakta indirecek olanlar da

Gerçek anlamda Demokrasiye sıkı sıkı bağlı olanların ta kendileridir.

“ADAM KAZANDI”

PARTİSİ

Bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi hayli hareketli

Daha Kurultayın iç hesaplaşması yapılmadan ortaya Muharrem İnce vakası çıktı.

İnce’nin CHP’den ayrılıp kendi partisini kuracağına yönelik verdiği mesaj

İlk başta iktidardakilerin gönlünü hoş etti.

Bunu normal karşılamak lazım.

Nasıl ki muhalefette AKP içinde çatlak oluşsa da iktidardan düşse, diye beklenti varsa;

Aynı beklenti AKP’de veya Cumhur ittifakında da var.

CHP, AKP’yi iktidardan indirme hesaplarıyla onlardan kopan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na kucak açarken

Muharrem İnce’nin partiyi bölme noktasına gelen adımı hiç hesaplarında yoktu.

İnce’nin parti kurma sinyalleriyle birlikte karşı cephede eller ovuşmaya başladı.

Aman Allahım, yandaş medyanın paralı borazanları akşamları TV kanallarında İnce’ye bir methiyeler düzüyor, anlatamam.

Sanırsınız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’ye oy vermişler.

Bir gaz, bir gaz sormayın gitsin.

Hani şayet Muharrem İnce gazla çalışıyorsa çoktan parti kurma hazırlıklarına başlamıştır.

Kursun, aman sakın geç kalmasın.

Havası yerindeyken örgütlenmeye başlasın.

Kuracağı partinin adını da “Adam Kazandı Partisi” yapsın.

Kısaltılmışı AKP oluyor ama ziyanı yok.

Onlar zaten kendilerine AKP demiyor, AK Parti diyor.

Kullanım hakkı boştaysa daha iyi bir isim bulamaz, benden söylemesi.

***

Hepsi bir yana, Muharrem İnce’nin parti kuracağına

Kurduğu partiyle köklerini inkar edeceğine asla inanmıyorum.

Diyelim ki böyle bir hata yaptı.

CHP seçmeni kilittir.

Kılıçdaroğlu’na, dar çerçeveye, adamcılığa, kayırmacılığa rağmen yerinde çakılı durur.

Bunu en iyi Muharrem İnce bilir.

O yüzden boşuna gazlamayın!

İnce’nin isyanı, CHP’yi kendine getirecek, silkelenmesini sağlayacaktır.

---------------------------

KISSADAN HİSSE…

Net insanları seviyorum.

Karnından konuşmayan, aklındakini olduğu gibi söyleyen

Söylerken hesap yapmayan, siyah-beyaz olan, grileşmeyen insanlar iyidir.

Akşam söylediğini sabah unutan,

sabah söylediğinin akşam üstüne yatan kim varsa bizden uzak olsun.

Kaypak, dönek, adamlıktan nasibini almayan ama ortalıkta adamım diye dolaşanları biz de adam yerine koymuyoruz.

Bu tür insanlara düşmanlık etmek bile onları yüceltmektir.

Allah düşmanın da dostun da kalitelisini versin diyerek bu bahsi burada kapatıyorum.

Ne dedim, kime dedim, neden dedim?

Boş verin gitsin.

Bazen gelişine konuşmak iyidir.

Alan alır, alamayan zamanı gelince alır.

Biz ne tehdit biliriz ne şantaj.

Her işimizi ilahi adalete bırakırız.

Şimdiye kadar şaştığı baki değildir.

Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler…