Gel de Fatma Kaplan Hürriyet’i anlamalarını bekle!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

“Ben daha çok okumamış, tahsilsiz, cahil kesimin ferasetine güveniyorum.

Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış cahil halkın ferasetine güveniyorum.

Olayları en iyi okuyanlar okumamış olanlardır. Çünkü zihinleri berrak.

İlkokul mezunları zihni en berrak olanlardır. Üniversite ve sonrasında durum çok vahimdir.

Çünkü gidişatı iyi okuyamıyorlar, zihinleri bulanık.

Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Açıkçası ben korkuyorum.

Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum.

Ben sürekli gözlem yapıyorum. Trafikte bile en tehlikeli tipler üniversite mezunlarıdır.”

***

Bu sözlerin sahibini hatırladınız değil mi?

Türkiye’ye dair umutlarını “HALKIN CEHALETİNE” bağlayan bu adam sözüm ona bir profesör!

Okumuş insanların beyninin bulanık olduğunu iddia ederken, bir taraftan da “EN BÜYÜK ÖRNEK BENİM” der gibi tezini desteklemeye çalışıyor.

Bir üniversitede Rektör yardımcılığı yaparken birkaç ay önce sarf ettiği skandal sözler nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.

Tabi, bu istifadan sonra bir parça da olsa içimiz rahatlamıştı.

Millete cehaleti tavsiye eden, okumuş insanları aşağılayan, üstelik bunu profesör kimliği altında yapan bu şahıs cezasını çekti diye düşündük.

Ama yanıldık..!

Her zamanki gibi toplumun geri gidişine sözlü ya da fiili katkı sunanlara ne olduysa Bülent Arı’ya da o oldu.

Bülent Arı ÖDÜLLENDİRİLDİ.

***

Sarf ettiği skandal sözlerden sonra görevinden istifa etmek zorunda kalan ve bir süredir sesi soluğu çıkmayan Bülent Arı ektiğini biçti ve terfi aldı.

Bir üniversitenin “GERİ KAFALI” birine teslim edilmiş olması yeterince vahim bir tabloyken,

Şimdi bütün üniversitelerin bağlı olduğu koskoca YÖK’ün (Yüksek Öğretim Kurulu) denetlenmesinde bu zihniyet söz sahibi oldu.

Evet, yanlış duymadınız!

Bülent Arı denilen okumuş kara cahil bir adam,

daha doğrusu umudunu cehalete bağlayan ve üniversite okuyanları toplumda tehlike olarak gören,

hatta onları birer trafik canavarına benzeten bu adam, bundan böyle okumuşları denetleyecek.

***

Arz edebildim değil mi?

Yani resmen kabus gibi bir şey bu!

Birilerinin bu işe acilen ses çıkartması lazım.

Bu adamın güçlenerek topluma geri kazandırılmaması lazım.

Söyler misiniz, bu adamın TÜBİTAK’ın başına atanan “HAYVANAT BAHÇESİ MÜDÜRÜNDEN” ne farkı var?

Bence okumuş olduğu halde beyni geri kalmış olan tipler, en çok korkmamız gerekenlerin başında geliyor.

Bülent Arı sayesinde yaşarken “CEHALETİN KUTSANDIĞINI DA GÖRDÜK YA” ölsekte gam yemeyiz!

***

Bülent Arı gibi tehlike arz eden tipler kurumların önemli noktalarında söz sahibi olurken

Diğer taraftan da aynı tabaka hiç durmaksızın aşağılık işler yapmaya devam ediyor.

Önceki gün CHP Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in bana göre müthiş başarı olarak nitelendirilecek bir konuyu açığa çıkartması gündeme damga vurdu.

Fatma Kaplan Hürriyet, muhtemelen Kütahya gezisi sırasında dikkatini çeken bir konuyu TBMM’ye taşıdı.

Nikahtan sonra Kütahya Belediyesi tarafından yeni evlenen çiftlere hediye edilen kitap

Tam anlamıyla sapıklığın dibine dibine vurmuş haliydi.

CHP’li Hürriyet, çiftlere hediye edilen bu kitaptan alıntılar okurken öfkesi dışa taşıyordu.

Çünkü o bir kadın, o bir anne…

Bunun affı olamazdı, olmamalıydı.

***

Oturduğu yerde her söze her muhalefete atlayan iktidar milletvekillerinin bu kez gıkı bile çıkamadı.

Nasıl çıksın ki, insan olan bundan utanır!

Kitaptan bazı maddeleri hararetli biçimde okuyan CHP Milletvekiline TBMM Başkanvekilinin verdiği cevap ise şu oldu:

“Bu kitabı görmedim, ilk kez duyuyorum. Bu konuyu beraber araştırmayı teklif ediyorum size” dedi.

Evet merakla bekliyoruz, takip ediyoruz.

Acaba AKP’li belediye başkanının büyük gururla eşlere dağıttığı cinsel fantezilerle dolu bu kitabın kaynağı neydi?

Ve bugün çok geçmeden öğrendik ki kitabın membası TBMM’nin Kütüphanesiymiş.

CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet, iz sürdü ve kitabın kaynağını buldu.

Elinde her iki kitapla basının karşısına çıkan Hürriyet,

“Kadına davar muamelesi yapan”

“Kadınlara parklara ve spor sahalarına gitmemesi söylenen”

Kadının dövüldükçe erkeğini daha fazla seveceği yazılan”

“Sıcak iklimde yetişen çocukların 10 yaşında evlenebileceğini ifade eden”

“Tokalaşmayı zinaya giden yol olarak nitelendiren”

“Kadınların ilim ve akıl yönünden noksan olduğunu” anlatan o kitap meğer bizim meclisimizin çatısı altında saatli bir bomba kadar tehlike yaratıyormuş.

***

Açıkçası bundan sonrasını çok ama çok merak ediyorum.

CHP Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet aynı zamanda TBMM’de kurulan “Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” üyesi.

Yani kendisine verilen görevde yapılması gereken ne varsa yapıyor.

Bunu asla taraflı bakarak söylemiyorum ki, böyle bakmayacağımı bilen bilir.

Ancak öte yandan Fatma Hanımın üyesi olduğu bu komisyonun başkanının kim olduğuna bakınca

Şu kitap mevzusunun nasıl sonuçlanacağını daha çok merak ediyorum.

Neden mi?

Çünkü “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon Başkanı” AKP Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, kadınlar hakkındaki fikrini çoktan ilan etmişti.

***

Katırcıoğlu, Körfez Ticaret Odası Başkanı Sibel Moralı’yı ziyarete gittiğinde laf arasında

“Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyerek hepimizi şaşırtmayı başarmıştı.

E haliyle kadın erkek eşitliğine inanmıyorum diyen biri kadın olunca, üstelik temsil gücü olan biri olunca biz de erkeklere karşı çok bir şey diyemiyoruz.

Çünkü bu eşitliğe inanmamış, ikna olmamış bir kadını bizi temsil etmesi için görev vermişiz.

İşimiz ne kadar da zor öyle değil mi?

Şimdi gel de Radiye Hanımdan, Fatma Hanıma bu konuda destek olmasını bekle.

Gel de Radiye Hanımın elinde bu kitapla bas bas bağırmasını bekle!

***

Bu aynı şuna benzedi sanki!

Yazının başında Bülent Arı’dan bahsettik ya hani?

Kendisi profesör ama insanları cahilliğe teşvik ediyor.

Geleceğin cahillerin omuzlarında yükseleceğine inanıyor.

Ve buna inanan insanı, tutupta okumuşların başına denetmen yapıyorlar.

Nasıl? Biraz düşününce denklem kurabildiniz değil mi?

***

Son olarak; bir kadın gözüyle, ki bırakın o parti bu parti olmasını;

Fatma Kaplan Hürriyet’i sonuna kadar tebrik ediyorum.

Muhalefetse işte muhalefet budur! Hem de yapıcı muhalefet!

Adamı öyle bir ters köşe yaparsın ki, kanı çekilir adeta..!

Hadi şimdi sıkıysa bu kitabı yazanları, yayanları, dağıtanları savunsunlar da görelim!