Ayaz'ın aşkı yalan değilmiş
Başiskele Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz’ı anlatmaya çalışan herkes
Farklı farklı eleştiriler getirebilir -ki bu doğaldır.
Ayaz için herkes her şeyi söyleyebilir ama kimse onun çalışkanlığına, hizmet aşkına söz edemez.
AKP’nin “Gönül belediyeciliği” adını verdiği seçim propagandasını aslında Ayaz uzun süredir Başiskele’de yapıyordu.
Ancak kimileri bunu siyaset olarak algılıyor, kimileri de reklam yapmakla eleştiriyordu.
Gerçeği ise Başiskele halkıyla kendisi biliyordu.
O yüzden de Ayaz, “Bizimkisi bir aşk hikayesi” dedi işin içinden çıktı.
Gel zaman git zaman Ayaz’ın aşk hikayesi mutlu sonla bitmedi.
Siyasetin doğası gereği Ayaz da 11 ilçe belediye başkanları gibi nadasa bırakıldı.
Fakat uzun süredir gözlemliyorum, Ayaz’da en ufak bir geri vites yok.
Yeni başkan adayı Yasin Özlü ile kol kola girip seçim çalışmaları yapıyor.
Tecrübelerini aktarıyor, Başiskele’den güçlü çıkmanın yollarını arıyor.
Onun adına bu işi maniple edenlere “Yasin Özlü’nün yanındayım” mesajını çok net veriyor.
Ayaz bunları yaparken bir şey daha yapıyor.
İlçesindeki çalışmaları daha önceki program dahilinde aksatmadan sürdürüyor.
Takip edin, 4 haftadır üst üste bir hizmet açılışıyla karşı karşıya kalırsınız.
Bu manzara seçim kampanyası döneminde hele de yeniden aday gösterilmeyen belediye başkanlarında görebileceğimiz bir manzara değil.
***
Bakın mesela İsmail Baran’ı baz alın.
Ne yapıyor Baran?
Giderayak Körfez’deki sanayi kuruluşlarını köşeye sıkıştırıp haraç gibi para toplamaya çalışıyor.
Onların ruhsatlarını sorgulamak için CHP’li meclis üyelerini kullanıyor.
O parayı alıp ne yapacak sizce?
Körfez’in yarasına derman mı olacak, tabi ki hayır…
İşte İsmail Baran, “Böylesi de var” diyebileceğimiz bir belediye başkanı olarak öne çıkıyor.
O yüzden bugün giderayak Ayaz’ın yaptığı hizmetlerin önemi çok daha büyük bir hal alıyor.
Spor merkezi, park vs açmak belki büyük iş değil ama şu günlerde onun bunu yapması bana kalırsa oldukça önemli bir iş.
Böyle yaparak ne ilçede partisinin algısını düşürüyor ne de rakiplerine fırsat tanıyor.
Bunun adı siyaset belki ama duruş diye buna derim ben…!
Herkesin gözü başkan vekilliğinde
AKP her zamanki gibi elini çabuk tuttu ve meclis üyeleri listesini Ankara’ya teslim etti.
Şu ana kadar pek fazla çatlak ses dışarı yansımadı, yansıyacağını da sanmıyorum.
Listelerin belirlenme aşamasında ki düstura dikkatinizi çekmek istiyorum.
Her ilçede aday adaylarıyla yapılan mülakatlarda o ilçenin ilçe başkanı, belediye başkan adayı, büyükşehir belediye başkan adayı ve il başkanı yer aldı.
Son derece profesyonellik içeren mülakatlar acaba istenen düzeyde geçti mi?
Yoksa bu da tıpkı milletvekilliği ve belediye başkan adaylığında olduğu gibi gaz alma operasyonu muydu?
Bu sorunun cevabını ilerleyen günlerde daha net biçimde görebiliriz.
Ancak görülen bir şey var ki, o da Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Doç Dr. Tahir Büyükakın’ın kent yönetiminde söz sahibi olacak meclis tablosuna titizlikle eğildiğidir.
Adaylık çalışmalarını sekteye uğratmak pahasına bu işe kafa yoran Büyükakın bir kayba falan uğramış da değil hani.
Rakibi Dr. Serdar Kaman Büyükakın’ın tur bindirdiği yerlere ilk kez uğruyor.
Bunda Serdar Kaman’ın kabahati yok tabi, olay tamamen millet ittifakından kaynaklı idi.
Erken davranıp adayı sahaya süremediler.
Bu da Serdar Kaman açısından handikap olmaya devam edecek.
***
AKP’de meclis tablosu bu yönde gelişirken, bazı fısıltı haberleri de gelmiyor değil.
Şu an AKP içerisinde en merak edilen konu, Başkan Vekili sıfatıyla uzun yıllar görev yapan Zekeriya Özak’ın yerini kim alacak?
Bu koltuğa pek çok talipli var.
Olması da doğal çünkü olası Büyükakın başkanlığında o makam ikinci-üçüncü adam sıfatı taşıyacak.
Başkan olmadığında büyükşehir belediye meclisini yönetecek, vekalet edecek.
İmza yetkisi olacak, şehrin planlanmasında rol üstlenecek.
Dolayısıyla bu görev lalettayin birine bırakılmayacak kadar ağır bir sorumluluk.
Mesela bu görevi yana yakıla isteyen Tolga Ok vardı.
Babası CHP eski belde belediye başkanı olan Tolga Ok, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanlığını dahi sırf bu yüzden bıraktı.
Gitti AKP’den meclis üyeliği başvurusunda bulundu.
İlk başlarda hepimiz bunu vites küçültme olarak yorumladık fakat öyle değilmiş.
Tolga Ok’un hayali, Zekeriya Özak olmakmış.
Bunun için eski Bakan Fikri Işık’ı referans almaya çalıştığını daha önce de yazmıştık.
***
Doğrusunu isterseniz Fikri Işık gibi deneyimli bir siyasetçinin, Tolga Ok gibi daha partide rüştünü ispat edememiş birine o makamı uygun göreceğini pek sanmıyorum.
Her şeyden önce Ok, kişisel ihtirasları ve egosu olan bir isim.
Öyle aman aman AKP hayranı olduğunu da pek sanmıyor kimse.
Hatırlayın… 24 Haziran seçimleri öncesinde CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce Perşembe Pazarı alanında bir miting yapmıştı.
Bu mitinge Kocaeli Akademik Odalar Birliği’ne üye kuruluşların tamamı davet edilmişti.
Ama o dönem İMO Başkanlığını sürdüren Tolga Ok’a davetiye gitmemişti.
Bunun üzerine Tolga Ok, CHP’nin pek çok yetkilisini arayıp neden davet edilmediğini sorgulayıp, CHP’de önüne gelene sitem etmişti.
Bu da Ok’un, babasının siyasi çizgisine de bir biçimde yakın durduğu algısı yaratmıştı.
Üstelik Tolga Ok haberi tekzip falan da etmedi, etseydi de değişmezdi çünkü CHP’de bunu bilmeyen yok!
Anca kendini yalanlamış olurdu.
***
Ve şimdi AKP’de meclis üyeliği listeleri genel merkez temsilcilerine teslim edildi.
O listede Tolga Ok var mı, diye soracak olursanız “yok” derim.
Bir şey bildiğimden değil, sadece AKP’nin sıradan bir meclis üyeliğinde bile seçim yaparken müthiş bir hafızası olduğunu ifade etmeye çalışıyorum.
Nerede kalmış başkan vekilliği…
Bu saatten sonra şayet Tolga Ok listede yer alırsa AKP açısından işler gerçekten iyi gitmiyor demektir.
Birkaç güne kadar neyin ne olduğunu göreceğiz.
Listeye kimler girdi, kimler giremediden öte, AKP’de herkesin gözü başkanvekilliğinde…