Böyle lidere böyle hamle!
Öyle günlerden geçiyoruz ki, tarih boyu nesillerimiz bugünleri konuşacak.
Yaklaşık yüz yıldır Cumhuriyet rejimi ile yönetilen ülkemizin
Başkanlık sistemine geçmesiyle birlikte taşlar yerinden oynadı.
Bir tarafta Cumhuriyete bağlı, demokrasiye inanmış ve bu sistemi asla terk etmeyecek insanlar;
Diğer tarafta tek bir lidere inanmış vaziyette onun yaptığı her şeyi koşulsuz doğru sayanlar var.
Bu sistem öyle bir sistem ki, öyle bir güç ki; Allah muhafaza, insanı çığrığından çıkarır.
Biz 16 yıldır ülkenin tek lideri konumunda bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığına alıştık.
Yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını az-çok biliyoruz.
Önümüzdeki 24 Haziran seçimlerinde yeniden Başkan seçilmesinin ardından olacak olan olaylar bugünden farklı olmayacak.
Ama ya sonra…?
***
Kimse bu dünyaya çivi çakmak için gelmedi.
Hepimiz faniyiz, bütün güçlüler fani, bütün zenginler fani.
Sayın Erdoğan da fani.
Doğuma inandığımız gibi ölüme de inanıyoruz.
Peki, ondan sonrası ne olacak?
Bu güç Erdoğan’dan başka birinin eline geçtiğinde ne olacak?
O ki öylesine bir güçlü lider olmasına rağmen, alt kadrolarına söz geçirmekte zorlanıyor.
Onun gücünden dibine kadar fayda sağlanıyor ama ona rağmen kontrol edilemiyor.
Yolda görsek selam vermeye erineceğimiz adamlar makam-mevki sahibi oluyor.
Kim sayesinde, tabiki Erdoğan sayesinde…!
***
Kabul edelim veya etmeyelim.
Erdoğan bu ülkeye gelmiş ender liderlerden biridir.
Liderlikten kastımın ne olduğunu sanırım anlıyorsunuz.
Adam büyük bir kitleyi yönetiyor.
Yüzde 50 oranında vatandaşın hayranlığını kazanıyor.
Kalan yüzde 50’yi ise sindiriyor, sesini kesiyor.
Diğer siyasi partiler onun liderliği karşısında muhalefet etme yetisini kaybediyor.
Liderlik dediğin sadece seni sevenleri yönetmekle olmuyor.
İşte böyle, sana karşı duran kitleyi de iyi yönetmek gerekiyor.
***
Erdoğan bugüne kadar bunu çok güzel başardı.
Ona oy verenleri ayrı tutup, ondan olmayanları sindirdi.
Ülkenin dikkatini istediği yöne çekme konusunda ustalaştı.
Gündem belirlemede kimse eline su dökemedi.
Ekonomik buhranlar, terör olayları, ne yaşanırsa yaşansın; mutlaka suni bir gündem yaratmayı başardı.
Muhalefetin dikkatini çabucak dağıtma ve peşine takma konusunda on numaraydı.
Basın enfarmasyonunu söylemiyorum bile…
Yerelden genele bütün basını neredeyse tek tipleştirdi.
Ve bütün bunlar olurken muhalefet çok zayıf kaldı.
Hal böyleyken, bu sistemden ve ülkenin geldiği noktadan rahatsız olanlar umudu bir başkasında aradı.
Bu umudun adı da Meral Akşener idi.
***
Benim sevgili Tarih öğretmenim, hem İzmit hemşehrim hem de göçmen olması nedeniyle hemşehrim olan Meral Hoca Türkiye’ye umut aşıladı.
Ama ne var ki demokrasinin tıkanan kanallarından geçemedi, geçirtmediler.
Önüne bir sürü engel çıkardılar, yılmadı.
Öyle veya böyle kendi partisini kurdu. Uzun zamandır meydan meydan dolaşıp olan biten konusunda vatandaşı uyarıyor.
Ana muhalefetle ve Saadet Partisi’yle ortak noktalarda buluştular.
Fakat ne var ki Erdoğan’ın liderliğini yenebilecek bir hamle bulamadılar.
CHP derseniz, bir türlü kabuğunu kırıp ikinci adres olamadı.
Belirli bir orana sıkışıp kaldı.
***
İşlerin bu şekilde çıkmaza girdiği bir anda, ülkeyi yönetmekte zorlanan iktidar baskın seçim kararı aldı.
Çok öncelerden planlandığı belli olan bu seçimde diğer partiler hazırlıksız yakalandı.
Aslında hepsi bekliyordu ama bu kadar erken beklemiyordu.
Hepsi bu kararı anında kabullendi.
Zaten itiraz etmeleri de zaman kaybı olacaktı.
Zaman kısaydı ve her geçen saat bir asır değerindeydi.
Neyse ki bunun farkına varmaları çok sürmedi.
Mecliste grubu bulunmayan ama Türkiye’de gittikçe çekim merkezi haline gelen İYİ Parti ile CHP
Tarihi bir karara imza attı.
Akşener’in aday olabilmesi için gerekli yüz bin imza toplama olayının enerji kaybı olacağını düşünerek
CHP’den 15 milletvekili İYİ Partili oluverdi.
Böylelikle hem boşa enerji harcanmayacak hem de İYİ Parti Salı günleri TBMM’den vatandaşlara seslenebilecek.
Ayrıca bu birliktelik toplumda sinerji yaratacak mı, ona bakılacak.
***
İttifakın ilk resmi adımının atıldığı bu hamlenin seçmen üzerinde heyecan yarattığını söylemek yanlış olmaz.
Tam bitti derken, iki taş arasında beliren bir filiz gibi geldi bu hamle.
İktidardan memnun olmayan, fakat Erdoğan’ın liderliği ile hala eksilmeyen AKP’nin
Zor bir dönemece girdiğini söyleyebiliriz.
Çok öncelerden ittifak kurduklarını deklare eden AKP-MHP’den sonra
Kendinden fedakarlık yaparak 15 milletvekilini İYİ Parti’ye veren CHP’nin bu ülke için denge olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Bu gerçekten de tarihi bir adımdı, tarihi bir sorumluluktu.
Etkin muhalefet yeteneğinden gittikçe uzaklaşan CHP, zor zamanların partisi olduğunu bir daha bir daha gösterdi.
O yüzden çoğu kimse CHP için bu ülkenin çimentosu sözünü kullanır.
***
Böyle lidere böyle hamle…
Başka türlü başarılı olmak imkansız çünkü karşınızdaki çok güçlü bir profil.
Umarım bu hamlenin on adım ilerisi hesaplanmıştır.
Ülkemiz için her şeyin hayırlısı olsun.
Gazetecilik açısından; gergin, yorucu ama bir o kadar da zevkli bir 60 gün bizi bekliyor.