Bizim it..!
İtin biri vakti zamanında uzak bir köyde çok söz sahibi imiş.
Kimin elinden yese o eli yalar, kuyruğunu sallar, memnun olduğunu dile getirmek için taklalar atarmış.
Sahibi de yokmuş.
İsmen de olsa özgürmüş.
Bir gün pazarlıklar dönmüş, köyün köşe başlarından biri “Artık sen mama için ortalıkta 40 takla atma, gel senin mamanı ben vereyim. Benim itim ol” demiş.
Bizim it durur mu?
Başlamış yeni sahibine yalamaya, kuyruğunu çılgınlar gibi sallamaya.
Söz sahibi itin ne kadar arkadaşı varsa yeni sahibi köyünden kovmuş.
Bizim itin karnı tok, sırtı pek olduğu için susmuş.
Sahibi mamasını verdiği için itini istediği zaman havlatır, istediği zaman susturur olmuş.
Haysiyeti olmayan it, hiçbir şeye sesini çıkarmadan köşesinde oturmuş, mamasını beklemiş.
Gün gelmiş, sahibi bizim itten sıkılmış.
Bizim iti köyden def etmiş.
Zavallı it bitlenmiş, pirelenmiş, yaşlanmış, kıçındaki kıllar bir bir ağarmış.
İt bu durur mu hiç?
Bedenen, aklen ve fikren bütün gücünü yitirmesine rağmen bütün bunları görmezden gelerek köyünün etrafında caka satmaya, çok iyi olduğunu göstermek için çabalamaya çalışmış…
Yoldan geçen, görebildiği kim varsa havlamaya, sataşmaya başlamış.
Ağzından salyalar akıtarak bir o yana bir bu yana koşturmaya başlamış…
*
Bu itlerden maalesef her yerde mevcut.
Kendi karınlarının doymasından başka hiçbir şey düşünmeyen, kentini, mesleğini, ailesini dahi kendi keyfinin ardına koyan bu itlerden konuşup onlara prim vermemek gerekir.
Dün itin biri, bir yazı kaleme almış.
Dün itin biri kadın meslektaşlarımızla ilgili gayri ahlaki ithamlarda bulunmuş.
Aldırmayın.
Biz bu kentte kaç kişiyiz?
Hepimiz birbirimizi bilmiyor muyuz?
Köpektir bu, havlasın dursun.
Yanından geçmeyin, ötesiden dolaşın.
Selam vermeyin, gördüğünüzde uzaklaşın.
Yakın zaman içerisinde kendi kendini tüketecek diye düşünüyorum.
Mesleki olarak bitmiş, kapı önüne paspas olmayacak kimselere karşı öfke için dahi olsa kalem kaldırmak zul geliyor bana.
Eriniyorum.
Bu sebeple bizim itin geçmişinden, yaptıklarından, aldıklarından, yazdıklarından, sattıklarından bahsetmiyorum.
Ne kadar düştüğünü, ne kadar alçaldığını, seviyesizliğini artık sağır sultan bile duydu.
Bizim itin kısa hikayesini anlatayım istedim.
Anlattım.
Hepsi bu.
Dip not: Sözüm meclisten dışarı. Bütün itleri tenzih ederim…