Sanki sabotaj gibiydi…!
Merakla beklenen “Kartepe Zirvesi” bugün olaylı başladı.
Basın mensuplarının daha önce akreditasyon yapıldığı halde programa alınmaması
Zirveye gölge düşürdü.
Kimse zirvenin içeriğine odaklanamadı.
Gazeteler zirvedeki konuşmaları yerinde dinleyemeyince belediyenin basın birimi tarafından kendilerine atılan metinlerle yetinmek durumunda kaldı.
Bu da yavan bir görüntü oluşmasına sebep oldu.
*
Peki, bu krizi kim nasıl çıkardı?
Bugün yaşadıklarımızı olduğu gibi aktarayım.
Sabah saat 09:45’de bize söylendiği gibi otele vardık.
Yoğun güvenlik önlemlerini bir bir geçtikten sonra basın kartlarımızı almak üzere basın masasına yöneldik.
Meslektaşımız Cemalettin Öztürk ile selamlaştık.
“Ne yapıyoruz, buradan mı gireceğiz” diye sordum.
“Bizi almadılar siz bir sorun isminiz var mı” dedi, şaşırmıştım.
Muhabirimiz Sebahattin Aydın ile Cumhurbaşkanlığı basın iletişim merkezinden olduğu anlaşılan sorumlu kişiye yöneldik.
Rahattık, birkaç gün önce akreditemiz yapılmıştı.
Kendimizi tanıttık. Ancak o da ne? Sebahattin ile Uğur Enç’in ismi en üstte ve de üstü çizilmiş haldeydi.
“Giremezsiniz” dedi direk..!
Benim ismime baktı, aynı cevabı verdi.
Meğer pek çok arkadaşımıza aynısı söylenmiş.
Bu işin bir ölçüsü, kriteri olmadan herkesi çizmişler.
*
O arada Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin basın birimindeki görevli meslektaşımız Recep Şeyhoğlu yanıma gelip kimliğimi istedi.
Birkaç dakika sonra gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin de içeride olduğunu söyleyip, beni içeri aldırdı.
Arkadaşlar krizi çözebilmek için alabildiğince ter döküyordu.
Ama Cumhurbaşkanlığından gelen ekiplere laf anlatmak neredeyse imkansızdı.
O karmaşada Sebahattin ile hızlıca organize olalım bari dedik.
O dışarısının havasını koklayacak, haber yapacaktı ben de içerisinin…
*
İçeri girdiğimde ise Kocaeli basınından çok az sayıda kişi olduğunu gördüm.
Galip (Ataman) Hoca, Sadun Çetin, Hakan Süer, Engin Şahin, Abbas Çakar’dan başka kimse gözüme çarpmadı.
Neler olup bittiğini anlamak için dışarı bakayım istedim fakat bir daha geri gelemeyeceğimizi söylediler.
Acayip, anlamsız bir tutum vardı yani.
Bu anlamsız tutuma AKP il başkanının da maruz kaldığına tanık olmuş Sebahattin Aydın.
Mehmet Ellibeş’i bile lobide oturduğu yerden kaldırmışlar.
“Ben il başkanıyım, misafirleri burada karşılayacağım” demesine rağmen kimseyi tınlamamışlar.
*
Anladım ki kimsenin şahsına özel bir şey değil bu.
Tamamen işgüzarlık, tamamen şımarıklık.
Şayet böyle değilse başka şeyler düşünesi geliyor insanın.
Bir program düşünün, ev sahibinin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olduğu…
O programa ülkenin Cumhurbaşkanının eşi onur konuğu olarak davet edilmiş.
Yani güç katması istenmiş.
Ama ne oluyor, güç kaybettiriyorlar.
Emine Hanım gelecek diye neredeyse olağanüstü hal ilan edilmiş.
Etrafta sinek dahi uçmasına müsaade edilmiyor.
Cumhurbaşkanlığından gelen koruma ekipleri oldukça sert tavırlar sergiliyor.
Programın sahibi olan büyükşehir belediyesi yetkilileri olan biteni çaresiz izlemekle yetiniyor.
Hamle yapsalar karşılık bulmuyor.
*
Hal buyken hiç kimse şehirleşme adına büyük emekler verilerek organize edilen,
insanlığın ve dünyanın meselelerinin ele alındığı entelektüel bir platform olan “Kartepe zirvesine” odaklanamadı.
Bugünün konuşulan tek konusu bu oldu.
Yani basının yaşadıkları, zirvenin önüne geçti.
Aslında bu durumdan ne Emine Hanımın ne de KBB Başkanı Tahir Büyükakın’ın haberi yoktu.
Onlar programı seyir halinde yaşarken geri planda neler olup bittiğinden habersizlerdi.
Emine Erdoğan’a sorsalar, bunun böyle olmasını ister mi, hiç kimse istemez.
Kim kendine laf edilsin ister ki?
*
Güvenlik önlemi değil eleştirdiğimiz…
Benim eleştirim koruma işinin haddinden fazla abartılmasıydı.
Bunun yanında büyükşehir belediyesinin ev sahibi olduğunun unutulmasıydı.
Kentin dengelerini bilip bilmeden medya mensuplarını aşağılar biçimde kapıdan çevirmeyi neyle izah edebilirler.
Bu adeta sabotaj gibi bir şey.
Sanki program başarısız olsun diye özel uğraş verilmişti.
Sorarım size, bu mu “TEVAZU, SAMİMİYET, GAYRET”?
Cumhurbaşkanının eşini bile bu kadar halktan koparmanın, hatta yapılan muameleyle insanları nefret derecesine getirmenin nesi tevazu, nesi samimiyet?
Bu tutum sadece programa değil, aynı zamanda Emine Erdoğan’a da sabotaj niteliğinde bir davranıştır.
Kısmen başarılı oldukları dahi söylenebilir.
*
Yaşanan gerilimden sonra Kartepe Zirvesine dönecek olursak;
İçerik olarak bir yorumda bulunamayacağım.
Bir kere keyfimiz kaçmıştı, açılış konuşmalarının ardından basındaki kimi arkadaşlarla otelden ayrıldık.
Ancak Bakanların konuşmalarından yola çıkarak şunu söyleyebilirim.
Zirve o kadar ulusallaşmış ki, Kocaeli ile ilgili tek bir cümle dahi duyamadım.
Bakanların ağzından Kömürcüler OSB’nin kaldırılmasıyla alakalı veya kentimizdeki sanayilesmeyle ilgili bir şeyler duymayı bekledim ama duyamadım.
Hatta sanayi ve teknoloji bakanı;
Büyükşehir belediyesinin hazırattığı, teknoloji esiri olan çocuklarımızın resmedildiği tanıtım filminden rahatsızlık duyduğunu ifade etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u ise bir Bakan ciddiyetinden uzak buldum.
O da Kocaeli ile ilgili tek cümle dahi etmedi.
Ortalama on dakikalık konuşmasında çok sayıda “Cumhurbaşkanımız” kelimesini kullandı.
Koşmasının bir bölümünde Emine Hanıma “Hanımefendi” demek yerine, “Bayan” diye hitap edince ortaya garip bir durum çıktı.
Kalan kısmı ise durumu kurtarmak adına Emine Hanıma iltifatla geçirdi.
*
Paydaşlar arasında yer alan Kocaeli Üniversitesi Rektörü de kısa bir selamlama konuşması yaptı.
Rektör Hülagü’nün konuşması bana dejavu yaşattı.
Zirvenin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmanın aynısını tekrarladığını hissettim.
Veya ben öyle hatırlıyorum.
Gerçi başka ne söyleyecekti; konu belli, yapılacaklar belli, öneriler belli…
*
Programda en heyecanlı ismin Tahir Büyükakın olduğunu gördüm.
Ev sahibi olmanın sorumluluğu ile program akışını kusursuz yönetmeye çalıştı.
Dışarıda yaşananlardan habersiz, protokol konuklarıyla ilgilendi.
Sonrasında neler oldu takip etmedim.
Asıl program bundan sonra başlıyor.
Kartepe zirvesinin sonunda mutlu şehir olmanın formülü konusunda nasıl bir deklarasyon ortaya çıkacak, göreceğiz.
Çok sayıda Akademisyenin ve sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı zirve dilerim hayırlara vesile olur.
Biz bugünlük basının yaşadıklarını ve başlangıç noktasındaki gözlemlerimizi aktardık.