Karın tokluğuna

Uğur BAYRAM

Uğur BAYRAM

Tüm Yazıları

Hayırlı Ramazanlar

Haftalardır sizleri ihmal ettim, biliyorum!

Geçirdiğim özel bir ameliyat, TV işlerimin yoğunluğu, maddi hasarlı trafik kazası, bir de ülke olarak yaşadığımız ve kimsenin sahiplenemediği oy hırsızlığı!

Aslında içimdekileri dökmek için o kadar çok fırsat ve iç ses oldu ki. Yazmak üzere klavye başına geçtiğim zaman, “Sus oğlum Uğur, sonra yazamama sıkıntısı yaşarsın!” diyerek yeniden içime çekildim.

Çünkü bu anlamsız korkunun tarafımdan tek bir açıklaması vardı:

Gereksiz yere alıkonursam, kapalı geçirdiğim zamanda bir çok sokak hayvanı aç kalabilirdi.

İnsanları anlamakta güçlük çektikçe, sokak hayvanlarına daha çok vakit ayırmaya başladığımı fark ettim.

Ve bu farkındalığın içimde yarattığı tarifsiz huzuru, huzursuzlukla değiştirmek istemedim, hepsi bu!

Sustum

Bir köşe yazarının, bir gazetecinin içinden geçenleri yazamaması ne acıdır oysa...

Oysa bir zamanlar ne kadar da cesurmuşum, göğüs kafesinde kabaran yüreğim amma da akıtmış zehrini.

Günümüzde cesur gazeteci olmak öyle kolay da değil!

Sizlerden uzak kalmak zorunda olduğum bu süreçte ne mi yaptım?

Gerçekleri bile bile algı yaratarak, okurların beyinlerini uyuşturan gazeteci bozuntularını ayırdım ilk olarak.

Gün aşırı değişen ve değiştirilen yalanların ifşa mekanizması, ‘Kalemlerin Efendileri’ni takip etmeye çalıştım.

Koskoca bir seçim atlattık.

Kazanan Cumhur İttifakı adayları rahatlıkla mazbatalarını alırken, Millet İttifakı adaylarının yaşadıklarının ne demokrasiye ne de eşitliğe sığmadığını anlatmaya çalıştı o gazeteciler.

İzmit Belediye Başkanımız Fatma hanım da olmak üzere, onlarca Millet İttifakı adayı Belediye Başkanının çektikleri çileyi yazdılar.

Ardından, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndaki anlamsız çekişmelere, önceden ‘sandığın kararı’ cümleleriyle başlayan söylemlerin yerinin ‘hırsız bunlar’ ile tamamladığına şahit olduk.

Her gün farklı beyanatlar, her gün birbirini tutmayan iktidar hırslarıyla dolu demeçler, kendileri gibi düşünmeyenlere vurulan bel altı hakaretler işittik!

YSK’nın elleri titreyerek verdiği bazı mazbatalara, Bahçeli’nin davaya ters duruşuna, Binali Yıldırım’ın Mouse tutuşuna şaştık kaldık.

Şiştim biliyor musunuz!

Hakaret işitmekten, sıradan bir vatandaş olarak hain yaftası yemekten, ‘zillet’ nidalarıyla zılgıt yemekten sıkıldım artık!

Hazinenin ‘çok önemli’ damadının, birbirini tutmayan ve konuştukça battığı söylemlerini dinlemekten usandım.

Geceleri rüyamda çokomelli dolarlar görüyorum, off ne fantastik seyirler.

(Rüya benim, kimseyi ilgilendirmez)

17 yıldır vatandaşa sayısız hizmetin götürüldüğünü, ancak bunun artık oy getirmediğini belirten Cumhurbaşkanı’nın son açıklamasını okuyunca kendime geldim birden ve halime şükrettim hamdolsun.

Hatırlatayım mı o sözleri?

“Artık mideye değil buraya (başını işaret ederek) bakacağız. Herkesin midesini doyurduk, ama neticede durum böyle” dedikten sonra, “Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor!” demiş.

Erdoğan’ın sözünü ettiği ve karnını doyurduğu kişileri açıkçası çok merak ettim.

Cumhurbaşkanı’nın ülke patronu olarak bu sözü söyleme lüksü var elbette.

Allah razı olsun kendisinden, süper bir tespit yapmış.

Milyonlarca insan aç karnını doyuruyordu sayesinde, şimdi beyinlerini doyurma ve doldurma zamanı!

Karın tokluğuna olmuyor öyle, kafaları da çalıştırmak lâzım.

Hadi bakalım...

Uğur Bayram