Çamurlaşmayacağım…!
Kocaeli’de bugünlerde yerel basın anlamında bir “devinim” yaşanıyor.
Bazıları bu devinimin “menfaat doğrultusunda” olduğunu yazıp çizse de;
Aslında bizi bir araya getiren şeyin; etik değerler olduğunu insanlar çok rahat ayırt ediyor.
Evet, biz basındaki arkadaşlarımızla rakibiz.
Hatta birbiriyle küs, birbirini sevmeyen meslektaşlarımız da var.
Ama biz asla düşman değiliz.
Yeri geldiğinde birlik olmasını, kenetlenmesini, birbirimize sahip çıkmasını iyi biliriz.
Bunun için kimsenin icazetine ihtiyaç duymayız.
Ve şimdi bu birliktelikten nasıl güzel işler ortaya çıkacak, yakında göreceksiniz.
Demek ki her şerde bir hayır varmış…
***
Bu birliktelik ilkesel bazda sürecek, onun dışında yine herkes kendi mecrasında gazeteciliğine devam edecek.
Öyle sanıldığı gibi kimsenin bizi bir kalıba sokma gayreti veya dayatması yok, olamaz da…!
Anlayacağınız biz laf değil, iş üretiyoruz.
Keyfimiz yerinde, moralimiz gayet iyi.
Saçma sapan şeylere takılıp kalmıyoruz.
***
Her gün bir biçimde örtülü veya açıktan; beni karalamaya çalışanlara ise gerçek anlamda teşekkür borçluyum.
Evet, Gazete Barış’ın vardığı noktayı zaten görüyordum.
Ancak son günlerde gazetemizi ve şahsımı gözüne kestirenler sayesinde okuyucuların nazarında bir kez daha kalitemiz pekişti.
Ne haberlerimizde ne köşe yazılarımızda aşağılık ifadeler kullanmıyoruz.
Yazmaya kalktınız mı dilin kemiği yok, bir hakarete on katı hakaretle cevap verirsiniz.
Benim kimseden en ufak bir korkum yok!
Olsaydı kadın başıma buralara gelemezdim.
Kurtlar sofrası denilen yerde bugün Kocaeli’nin en iddialı ekibini bir araya getirip, yazdığına itibar edilen bir gazete hayata geçiremezdim.
***
Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Çünkü ben çok sonra girdiğim bu işe büyük saygı duyuyor ve inanılmaz emek harcıyorum.
Mesleğe girmeme vesile olanlara ise son ana kadar saygı duymak için kendimi zorladım.
Aşağılandım, hakarete uğradım ama yine de minnet duygumu bertaraf etmedim!
Biz büyüklerimizden böyle gördük.
Bir insanda vefa, minnet ve şükür duyguları eksikse o insan insanlıktan çıkmış demektir diye öğütledi büyüklerimiz.
O yüzden mümkün mertebe çamurlaşmayacağım.
Kimsenin gazına gelmeyeceğim.
“Kötü söz sahibine aittir deyip”, bahsi kapatacağım.
Hiç kimseyle gereksiz yere savaşmayacağım.
Ahlaksızlıkta en dibi zorlasalar bile onlara basın yoluyla cevap vermeyeceğim.
***
Dedim ya; benim işime olan saygım sonsuzdur.
Bu mecrayı sadece haber verme, haber okutma anlamında kullanacağım.
Onun yanı sıra olan biteni endişeli gözlerle izleyen çocuklarım için seviyeyi düşürmeyeceğim.
Ne kimseye bela olurum ne de çocuklarıma bela bırakırım.
Bugüne kadar en ufak bir zararımın dokunmadığı insanlar bir araya gelip beni hedefe oturtsalar da sakinliğimi koruyacağım.
***
Bende sinir bozacak derecede Allah vergisi sabır vardır.
Hiç zararını görmedim aksine çok faydasını gördüm.
Boşuna dememişler, sabrın sonu selamettir diye…
Sabrımın zorlandığı noktalarda ise yanımda hep beni itidalli olmaya ikna eden ailem, eşim, dostum ve arkadaşlarım oldu.
Onlar olmasa bu hakaretler, bu ihanetler, bu iğrençliklerle baş etmem olanaksızdı.
***
Kadın olarak bu meslekte veya başka işte varlık göstermek hiç kolay değil.
Zorluklarını dibine kadar yaşadım, yaşıyorum.
Direnmekten bir dakika bile vaz geçmedim.
Gazetenin bugünkü başarısını deyim yerindeyse “söke söke” elde ettim.
Arkamda asla pislik bırakmadım.
Kimse bana şantajcı diyemedi, kimse benimle at pazarlığına girdi de diyemedi.
Müşterilerimiz hep gönülden verdi, kendi ayaklarıyla bize geldi.
Neden? Çünkü işimizi hakkıyla yapıyoruz.
Veya yaptığımız işin karşılığını böyle alıyoruz.
***
Okurlarımın karşısına böyle bir yazıyla çıkmaktan inanın esef duyuyorum.
Bu ilk ve son olsun.
Birkaç cümle daha kurup yazımı bitireyim.
Benimle uzaktan yakından alakası olmadığı halde ilk kurşunu sıkan, şahsıma kötü cümleler kuran,
her gün öfke kusanlar var ya; işte onlara “hayırlı işler” diyorum.
Onlar için yapabileceğim iki şey var;
Birincisi; hukuk yolundan gitmek.
İkincisi; Allaha havale etmek.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.