Zeybek “Daha ne kadar canımı acıtabilirler?”

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Emine Zeybek, AKP’den milletvekili olunca, peşi sıra partinin üst düzey yönetimine getirilince

İster istemez siyaset arenasında eski defterler açılmaya başlandı.

Emine Zeybek, il kadın kolları başkanı olduğu dönemde gazetemizi ekibiyle beraber ziyaret etmişti.

O günkü tavrı bana son derece cesur gelmişti.

Çünkü malumunuz, muhalif basına AKP’nin bakışı ortada. Virüs var bizde

“Benden olmayanla işim olmaz” tarzını benimseyen partiye rağmen o gün Emine Zeybek’in kadın dayanışması ruhuyla attığı adım son derece kıymetliydi.

****

Devam edeyim…

Emine hanımın ilerleyen zamanlarda aniden il kadın kolları başkanlığından istifa etmesi doğal olarak kafalarda soru işaretlerine neden olmuştu.

Ben de çok yazdım çizdim, eşeledim durdum ama Emine Zeybek’ten tek çatlak ses çıkmadı.

Daha sonra öğrendiklerimi ise hem bir kadın olarak hem de Emine hanımın kişiliğine duyduğum saygıdan yazmayı uygun görmedim.

Fakat görüyorum ki sertleşen siyaset zemininde bunlar heybeden çıkartılacak.

Bunun üzerine olayın aslını öğrenmek için Emine hanımı aradım.

Benim bildiğim şey; Zeybek başkanlığındaki il kadın kolları yönetiminde bazı dul hanımların hal ve hareketlerinden teşkilatın rahatsız olduğu ve dönemin il başkanı Ceyhan’ın Emine hanımdan bir takım yaptırımlar istediği şeklindeydi.

****

Yaşananlar karşısında Emine hanım, kendi görev alanındaki kadınlara isnat edilen bazı ithamlara karşı durup, kadınlardan yana tavır koyup görevinden istifa etmiş diye konuşuluyor.

Bunların hepsini tek tek kendisine sordum.

Aşağıda verdiği cevapları noktası virgülüne okuyacaksınız.

Fakat konuşmamızda şunu hissettim.

Emine hanım o kadar naif ki ve o kadar teşkilat düsturuna saygılı ki, olabileceğinin en kibar haliyle durumu izah etmeye çalıştı.

Kırgınlığı belliydi, o da eşini kaybetmiş dul bir kadındı.

Bu tür ayrıştırmaların insanlığa yapılmış en büyük zarar olduğunun farkında.

Kaldı ki partinin böyle bir kriteri yok diyor.

Bir noktaya daha dikkat çekiyor. Milletvekili oluşunun ardından MKYK’ya girmesi…

Emine Zeybek, bunu şov yapmamaya, işini yapmaya bağlıyor.

“Benim ön planda gözükmemem, Ankara’nın farkında olmadığım anlamı taşımaz” diyor ki bu cümlesi son derece mesaj doluydu bence.

Şov peşinde koşan kadınlar Emine hanımı dikkatle dinlesinler.

****

Öbür yandan, bayramda ki konuşma krizini de sordum.

Eski başbakan yardımcısı Fikri Işık’a söz vermemeyi onun egosuna bağlayanlara şaşırdığını söyledi.

Bunu yayanları muhatap bile almadığını ima etti.

Açıkçası buna ben de inanmıyorum.

Bana kalırsa bu durum, AKP Kocaeli’de Fikri Işık’tan bıkanların beklediği fırsatla alakalı bir durumdu.

Emine Zeybek’in birkaç soruya verdiği cevaplardan anladığım şu ki;

AKP doğru bir tercih yaptı.

İnşallah aldığı sorumluluğun hakkını verir, koltuğun büyüsüne kapılmaz.

Biz de yapmış olduğumuz pozitif ayrımcılıktan pişmanlık duymayız.

Emine hanımı yakinen izlemeye devam edeceğim.

Şimdi sorulara verdiği cevapları bir okuyun derim:

-Emine hanım, o dönem açıkladınız ama bir daha sorayım. İl kadın kolları başkanlığından niçin istifa ettiniz? O gün söylediğinizden farklı bir şey var mı?

Benim kadın kolları başkanlığımda anormal bir durum yok.

Ben hep söyledim, yine söylerim; kırgınlıklar olabilir bu çok doğal, her ailede olur. Fakat istifayı gerektiren sıra dışı bir kırgınlık yok. Benim o dönem istifa etmemim asıl sebebini o zaman da açıklamıştım, bir daha açıklayayım. Ben o dönem encümen başkanlığı yapıyordum, Hukuk komisyon başkanlığı yapıyordum, İzmit ve Büyükşehir belediyesinde meclis üyeliği yapıyordum, il kadın kolları başkanlığı da yapıyordum. Tam o günlerde kızım üniversite sınavına girecekti ben artık yetişemez olmuştum. Kasım ayında seçimler bitince müsaademi istedim. Gerçekten bu kadar görev ağır geldi ama bunun altında başka bir şey arıyorlarsa ona yapacak bir şey yok.

-Yönetiminizde yer alan dul bayan arkadaşlarla ilgili bir sıkıntı oldu deniliyor?

Bunu kim söylüyorsa kasıtlı yapıyor. Kaldı ki benim de eşim yok. Allahtan gelen bir şey ne yapalım. Bunu Cumhurbaşkanım da biliyor, buradakiler de biliyor. Ben partiye girdiğimde de benim eşim yoktu. O bir kriter değil ayrıca eski il başkanımız (Şemsettin Ceyhan) şu an görevde değil, kaldı ki hakkını da yiyemem. Bana kadınlardan isim vererek şunu şunu görevden al diye bir şey demedi. Sadece o dönem Gonca Koştu ile alakalı sıkıntılar çıktı. İl başkanım onu söyleyince dedim hiç sıkıntı yapmayın. Benim kadın kollarım beni iyi bilirler. Çünkü ben onlardan hep dört dörtlük tavır ve davranış beklediğimi söyledim. Kılık kıyafetlerinden, tarzlarına kadar karışırdım, onlarda bana son derece saygılıydı. Ama buna rağmen olay gazetelerde çıkınca Gonca kızımızı aradım istifanı istiyorum dedim, o da “seve seve başkanım” dedi, ikiletmedi bile. Başka da en küçük bir olay yaşanmadı. O günlerde kızın (Gonca Koştu) hakkı yendi, siyaset bu, maalesef oluyor.

Benimle de uğraşanlar çok oldu. Bunlar sizin gazetenizde olsun diğerlerinde olsun dile getirildi. Ama bir gün bile ağzımı açıp cevap vermedim çünkü polemiğe girmeyi sevmiyorum. Yaptığımın doğru olduğuna inanıyorsam olay bitmiştir. Bu yaşanan olayda da adı geçen kızımız bekardı. Kaldı ki ne demek bekar, ne demek evli, ne demek dul? Bunlar çirkin ayrıştırmalar, bunlara da her zaman karşı olmuş biriyim. Yani bir insanın bekar ya da dul olması çok af edersiniz ahlaksız olduğu anlamına gelmez.

-Aynı izdüşümdeyiz Emine hanım. Benim duyumum da zaten bu yönde… Olayı başka yöne çekenlere karşılık Emine hanım kadınlardan taraf olup bir duruş sergiledi diyorlar?

Evet, asla kadınlara laf söylettirmem. Zaten bir yanlışlarını gördüğümde ki görmedim, ilk önce ben gereğini yapardım. Beni hepsi bilirlerdi. Çünkü bizim partimiz muhafazakar bir parti. Kadın kollarından tek bir kadının bile, ilçeler dahil dışarıda konuşulmasını istemem. Allah hepsinden razı olsun. Hiçbiri beni zorda bırakacak bir tavırda olmadılar. Bunun altında kim ne arıyorsa yanlış yapar. İnsan ayrıştırmak çok ayıp ki benim kadın kollarımda varsa bir şey çıkarsınlar söylesinler. Benim istifamın altında bir şey aramasınlar.

-Bu sözlerinizden ve sesinizden kırgın olduğunuzu anlayabiliyorum?

Az önce dediğim gibi insanız sonuçta. Tabiki kırgınlığım gücenmişliğim olabilir. Her ailede olan şeyler bunlar. Hepimiz birbirimize gönül koyabiliriz. Ama bunların hiçbiri istifayı gerektirecek boyutta değil.

-Geçtiğimiz kurban bayramında yaşanan konuşma krizine bir cevabınız var mı Emine Hanım? Fikri Işık’ın konuşmasını sizin engellediğiniz konuşuluyor?

Ben ona çok şaşırdım dikkat ederseniz cevap dahi vermedim. Ben asla benim partimde görev almış büyüklerime hangisi olursa olsun “sen konuşma, senin konuşmanı istemiyorum” diyebilir miyim? Yani beni tanıyanlar bunu benimle bağdaştırmaz zaten. Beni istediğinize sorabilirsiniz, ben asla saygıda kusur etmem. 15 yıldır teşkilattayım, benim ön plana çıktığımı göremezsiniz.

-Açık konuşmak gerekirse ben MKYK’ya getirilmenize çok şaşırdım çünkü benim tanıdığım kadarıyla Emine hanım hırslı, kendini öne atan bir kadın değil. Hayret ettim.

Aysun hanım inanın benim dünyevi işlerle işim yok. Ben işime bakarım, kamuoyu önünde olmayı, ön plana çıkmayı hiç sevmem. 15 yıldır aktif görevler yaptım ama hiçbir zaman reklam yapayım, hırslı olayım demedim. Bunu genel merkez de çok iyi biliyor zaten. Açık söyleyeyim, MKYK benim için de sürpriz oldu. Ben daha meclise dün girmişim, benim için de sürpriz oldu, yalan söyleyecek halim yok. Çok önemli bir görev ve çok önemli bir yük. Ama şu var; benim duruşumu, tavrımı genel merkezdekiler yıllardır biliyorlar. Ön planda olmamak Ankara’nın bilmediği anlamına gelmiyor, onlar herkesin farkında. Bizim partimiz belki bu tarzı seviyor ama ben görev insanıyım. Bu davaya inanmış insanım. Bugüne kadar çizgimden asla sapmadım. Ne görev verildiyse onu yaptım hiçbir görev de istemedim.

-Partiniz Kocaeli’de illa öne çıkan, peşinden gideceği bir figür arıyor. Geçmişte bu Nihat Ergün’dü, dün Fikri Işık’tı, bugün de Emine Zeybek oldu, yanılıyor muyum?

Şayet Ankara bana bu misyonu yükleyip görev verdiyse ben bunu layıkıyla yapmaya çalışırım ama asla o gün yaşanan olaydan en ufak bir bilgim yok. Ben eski başbakan yardımcıma sen konuşmayacaksın, ben konuşacağım demem, diyemem. Ama şu yapıldı. İl başkanlığı tarafından sıralama yapılırken görevim gereği en son sıra bana verildi. Bu protokol gereği yapılan bir şeydi, benim bir suçum yok. Benim sonradan haberim oldu bütün olanlardan. Ya benim ne haddime?

-Ben size inanıyorum Emine hanım. Bence bu durum sizden kaynaklı değil. Parti Fikri beyi çabuk harcadı diyelim. Ona bakarsanız eski bakan olarak Nihat Ergün her bayram konuşma yapıyordu ama bu defa Fikri beyi konuşturmamak için ona da mikrofon verilmedi gibime geliyor.

Bilemiyorum tabi ama belki de Fikri bey konuşmak istememiştir, onu bilemem. Ama inanın benim öyle bir tavrım olamaz, tekrar söylüyorum; ne haddime? Ben hadsiz bir insan değilim. Partime bu kadar emeği olmuş bir insana ben onu yapamam. Bir defa zaten benim olduğum yerde küslük olmaz çok samimi söylüyorum. Benim bu hayatta küstüğüm kimse yok. Hele ki teşkilatımda mümkün değil. Olsa da ben gider barışırım onunla. Özür dilemesini de iyi bilirim. İnşallah siz de beni yakından tanıma fırsatı bulursunuz. Diğer konuya dönersek, kadınlarla ilgili anlattıklarım ortada. İsteyen istediğini yazabilir. Benim canımı acıtmak için yazacaklarsa yazsınlar. Benim canım acıyacağı kadar acımış zaten. Daha ne kadar acıtabilirler ki? Beni bunlarla yıpratamazlar. İsteyen istediğini söylesin.