Bizi kimler yönetiyor…?
İstanbul büyükşehir belediye başkanı ve başkan adayı Ekrem İmamoğlu gazı aldı gidiyor.
Hani böyle barajın kapakları açılır da, suyun önünde duramazsınız ya;
İmamoğlu aynı o hesap gidiyor.
Sokakta olağanüstü bir HALK HAREKETİ var.
İstanbul’da oy kullanmayacak olanlar bile İmamoğlu’nun kazanması için halk hareketine destek veriyor.
***
Ben bunu tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasette ilk vitrine çıkışına benzetiyorum.
İstanbul büyükşehir belediye başkanı olduğu yılları hatırlıyorum da,
Aynı Ekrem İmamoğlu gibi büyük bir rüzgarla ortalığı kasıp kavurmuştu.
Daha sonra AKP’yi kurduğunda ise hiç zorlanmadan tek başına iktidar olmayı başarmıştı.
Koalisyonlardan, kısır döngü siyasetten, üretemeyen siyasetçilerden
bunaldığımız anlarda,
Özellikle muhalefetin yani CHP’nin Baykal ile yüzde 20 bandına razı olduğu dönemde ortaya çıkan Erdoğan;
Neredeyse bizlerin bile aklını çelecekti.
Ama Erdoğan’ın arkası çok kalabalıktı(!)
Cemaatler, tarikatlar, iş dünyasının çıkarcı isimleri, büyük bir medya ordusu, kimi ararsanız vardı.
Kimine göre ihtişamlı gelen şeyler bana ürkütücü boyutta gelmişti.
Toplama kampı gibiydi…
Muhafazakar olması dışında herhangi bir ideolojiye yaslandıramadığım AKP’nin
Salt Erdoğan’ın liderlik karizması tek başına ülkenin başına geçmesine yetmişti.
Yani millete bir ürün sunuldu, o ürünün parlaklığı birden gözleri kamaştırdı.
***
Şimdi benzer algı İmamoğlu üzerinde dönüyor.
Herkesin dilinde fikrinde İmamoğlu…
Millet artık onu “kurtarıcı” gibi görmeye başladı.
Sanki İstanbul’u kazandığında Türkiye’yi de kazanacakmış gibi hava estiriliyor.
Kim bilir, belki de İmamoğlu kazandığı takdirde muhalefet cephesinin Cumhurbaşkanı adayı oluverir, -ki gidişat onu gösteriyor.
Kazanmasa da iş oraya gidiyor.
CHP, uzun süredir aradığı lideri bulmuşa benziyor.
24 Haziran’da o liderin Muharrem İnce olduğunu düşünmüşlerdi.
Ama İnce’nin balonu çabuk söndü.
Eski kral öldü, yaşasın yeni kral… Artık İmamoğlu var.
***
Var olmasına var da bu işin sonu nereye varacak?
23 Haziran’a kadar neler yaşayacağız?
Ortam gerilime çok müsait.
Erdoğan 39 ilçede miting yapacağım diyerek KAOTİK ortama zemim hazırlıyor.
Tabanı ise İmamoğlu için “FETÖCÜ” algısı yaratmaya çalışıyor.
Neymiş, FETÖ firarisi gazeteci Emre Uslu, İmamoğlu’nun “Her şey çok güzel olacak” sloganının fikir babasıymış.
2014 yılında attığı tweetleri servis ederek, İmamoğlu’nu FETÖ ile ilişkilendirmeye çalışıyorlar.
Bu çok yanlış bir strateji.
***
Bu saatten sonra İmamoğlu’nu yenmek için yapılacak olan bu tür hamleler yeni bir mağduriyete sebebiyet verir.
Erdoğan’ın, bir belediye başkan adayı karşısında ilçe ilçe miting yapma kararı ne kadar yanlışsa
İmamoğlu’na “FETÖCÜ” vurgusu yapılması da o derece yanlış bir şey.
Millet bunu yemiyor!
Doğru olsa da yemek istemiyor.
Çünkü siyaseti, bürokrasiyi, eğitimi, sağlığı, orduyu, emniyeti, bu ülkenin aklınıza gelebilecek en ücra köşesini, hatta kozmik odanın bile kapılarını sonuna kadar FETÖ’ye açan AKP’nin ta kendisidir.
Doğal olarak insanlar bunları unutmuyor.
Şimdi AKP kime FETÖCÜ derse desin, milletin bir kulağından girip öbüründen çıkıyor.
Teşbihte hata olmaz; “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” diye bakılıyor.
Durum bu olunca, doğru söylese de kimse inanmıyor.
Ve bu yüzden de önümüzü göremiyoruz, neyi doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyoruz.
Bunu bize kanıtlayacak “Devlet aklı”, akla ziyan halde maalesef.
***
Herkesin fikrine saygı duyarım ama benim kendime göre “ACABALARIM” vardır.
Saman alevi gibi birden ortaya çıkıp parlayanlardan rahatsız olurum.
Kendimi o yıldızın parlaklığına kaptırmamak için temkinli yaklaşırım.
Bana göre aniden parlayan yıldız geçmişte Erdoğan’dı, sonra Muharrem İnce’ydi, hatta bir ara Selahattin Demirtaş oldu, şimdide İmamoğlu…
Hepsi olağanüstü profesyonellikte hazırlanmış bir PR çalışmasıymış gibi geliyorlar bana.
Hani, ne oldu? Neden şimdi kimse Muharrem İnce’nin arkasında-sağında-solunda-yanında değil?
Milyonluk mitinglerle kitleleri peşinden sürükleyen o adama ne oldu?
Demirtaş’ın saz çalan hallerini sempatikleştirip bize empoze edenler şimdi kimi pazarlama peşinde?
Peki, ya Erdoğan’ın attığı adımı takip edip, her hareketine puan toplayanlar, daha doğrusu onu ilahlaştıran güruha ne oldu?
Yoksa biz EMPERALİZMİN dibini mi görüyoruz?
***
Bunlar benim kafamda bir türlü oturmuyor?
Birileri Türk siyasetini adeta tepeden bir algı üzerine yönetiyor.
Siyasetçi dediğin elbette PR’ın kralını yapacak ama bir organizasyon şeması içinde kalırsa diye endişe duyuyorum.
Elbette “Her şey çok güzel olacak” beklentisi içindeyim.
Ülkem adına, demokrasi adına, hukuk adına, adalet adına, insan hakları adına,
Her şeyin çok güzel olacağına dair umudu bitmeyenlerdenim.
Ama yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan da yorgun düştük.
Çok tokat yedik, çok...!
Bu kez gerçekten “Her şey çok güzel olsun”
Çünkü daha önce de söylediğim gibi, bizim gideceğimiz başka Türkiye yok…!
---------------------------
GÜNÜN SÖZÜ:
“Çaresizlik nedir bilir misin? Kalbin kanatlanıp gittiği yere, bedenin gidememesidir…”
******
“Hayaller ve gerçekler yarışır.
Hayaller hep önde gider ama hep gerçekler kazanır”
******
“Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü…
Birilerine boşluk hissi yaşatan hiçbir günü sevmiyorum”