Eğitimde “telefon tacizi” kabusu geri mi döndü?
İlimiz özel okullar bakımından son derece zengin bir portföye sahip.
Hatta FETÖ olayları patlak vermeden önce özel okul sayısı daha da fazlaydı.
Tabi, cemaatin parlak dönemlerinde onların okullarında okumak, oradan mezun olmak bir ayrıcalıktı.
Ee kolay değil, adamlar Türkiye’deki sistemi ele geçirmeyi kafalarına koymuşlar bir kere!
Bu işin ilk adımının “beyin yıkamak” olduğunu çok iyi biliyorlar.
Örümcek ağı gibi dört bir tarafımızı sarabilmek için önce çocuklarımızdan başlamanın doğru olacağını keşfetmişler.
***
Başından beri cemaat destekli, cemaat sermayedarlarının yönettiği eğitim kurumlarına öcü gibi bakarım.
Çünkü temel amaçlarının eğitimden çok daha öte olduğunu bilirim.
Bunu anlamanın veya böyle düşünmenin çağdaşlıkla, medeniyetle en ufak bir alakası yok!
Tamamen niyet okuma meselesi ki pek çok insan gibi düşüncemde haklı çıktım…
Bu adamlar yüzyıllık bir proje ortaya koymuş ve hedefe gitmek için uzun yıllardır örgütleniyorlar.
AKP iktidarı ile hedefe neredeyse ramak kalmıştı.
Neyse ki bu ülke helal kanlarla kazanıldı da, felaketin eşiğinden döndük.
Hala da ülkemize açtığı yaraları sarmaya çalışıyoruz.
***
FETÖ ile mücadelenin en önemli ayaklarından biri olan eğitim kurumlarında çok çabuk kararlar alınarak,
O günkü adıyla “cemaat” okullarına ve dershanelerine anında kilit vuruldu.
Belki de AKP ile cemaatin ilk kavga sebebinin dershaneler ve okullar olmasından kaynaklıydı bu.
Hiç unutmam, Conkbayırı Koleji’ne kilit vurulma haberini ilk biz duyurmuştuk.
Öğretmenlerden, velilerden olağanüstü ters tepkiler almıştık.
Bir Atatürkçü olarak beni, kişiliğimi, gazetemizi ağır ithamlarla eleştirmişlerdi.
Neden? Çünkü inanmak istemiyorlardı.
Conkbayırı Koleji adından ve içindeki eğitimcilerin çizgisinden de anlaşılacağı gibi cemaatle ilişkilendirilemezdi.
Ama oldu, maalesef Conkbayırı Koleji cemaatin sinsice yapılandığı okullardan biri olarak karşımıza çıktı.
İçinde çok sayıda değerli öğretmen uzun süre mağduriyet yaşadı.
***
Hayatlarının şokuydu bu, idealist öğretmenler güvenerek çalıştıkları kurumun hain yapıya ait olduğuna mı yansınlar, bu yapı yüzünden diplomalarının tehlikeye girdiğine mi yoksa işsiz kaldıklarına mı?
Zor günlerdi hepsi için. İnşallah bir daha böyle vakalar yaşanmaz.
Etrafımıza bakıyorum, elimizde kalan özel okullar ne alemde diye…
O furyada bazıları bu durumu fırsatçılığa çevirip fiyat arttırma peşine düştü.
Bunu özellikle piyasaya yeni adım atanlar, kökü olmayanlar denese de kısa sürede kamuoyunda basın aracılığyla oluşan tepkiler nedeniyle geri adım attılar.
***
Öyle böyle derken zor bir eğitim yılını daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz.
Şehrimizde çok sayıda özel okul var ve daha da gelecek olanlar var.
Bunların hepsini yakinen takip ediyorum.
Özellikle sermayedarlarının kimler olduğu, yöneticileri, yönetim biçimleri ilgimi çeker hale geldi.
Hangisi kalıcı olur hangisi gidici az çok kestirebiliyorum.
Ama bir gerçek var ki, bazı şeylerden hiç ders almamışız.
Zamanında popüler olan cemaat okulları nasıl revaçta ise
Şimdi de kendini iktidara yakın göstermek için çabalayan eğitim kurumları var.
***
Örnek vermek gerekirse; başımdan geçen ufak bir olayı anlatayım.
Geçen gün telefonum çaldı, açtım ve karşımda bir hanımefendi.
“İyi günler, Barışcan Erenkaya’nın velisi ile mi görüşüyorum” diye sordu!
Barışcan şu ara yurt dışında olduğu için birden bire tedirgin oldum, korktum!
“Buyrun hayırdır bir şey mi var” dedim…
Telefondaki kızcağız bana “SİZİ AK EĞİTİM KURUMLARINDAN” arıyorum deyince afalladım.
Bir daha sordum, neresi pardon duyamadım dedim.
“Ak eğitim kurumları” dedi tekrar.
Evet, ne istiyorsunuz?
“Barışcan önümüzdeki yıl dershaneye gitmeyi düşünüyor mu üniversite hazırlık için” dedi.
Düşünmüyoruz deyip telefonu kapattım.
***
Birden bire aklıma birkaç yıl öncesi geldi.
Günaşırı telefonumu taciz eder gibi arayan Fatih dershanesi canlandı gözümde.
Her Allahın günü aramalarından bıkıp, dershaneye gidip orayı ayağa kaldırdığım günleri hatırladım.
Ama merak ediyorum; birincisi, bunlar bizim telefonlarımızı nereden alıyor?
İkincisi, Ak eğitim kurumu nedir ya?
Araştırdım bir türlü bulamadım.
Sonra en nihayetinde öğrendiğime göre, adına “AK” diyen eğitim kurumu ilimizde yeni açılan “Amerikan Kültür Koleji”nin kullandığı bir terimmiş.
“Ne alaka” dedim! Valla çok alaka dediler.
Hayır, benim bildiğim Amerikan Kültür Okulları yüz yıllık mazisi olan prestijli bir markadır.
Kendini ifade etmek için iktidar partisini çağrıştıran, ona sinyal yakan bir tavıra ihtiyacı olmaz!
Şayet dedikleri doğruysa neden böyle bir şey yaptılar acaba?
Etrafımda AKP’li olduğu bilinen bir sürü eğitim kurumu sahipleri var.
Bir günden bir güne çıkıp bunu kullandıklarını görmedim.
Artı, bunu yapmalarını yadırgamazdım zira AKP’nin ta göbeğindeler.
Ama onlar bunu ne dışarıya ne eğitim kurumuna ne de eğitim şekline yansıtmadan sadece işini yapıyor.
***
İzmit’in muhtelif yerlerinde bulunan totemlerde de “AK” ibaresi göze çarpıyor.
Böylesi bir markanın İzmit ayağı niçin bu tür bir desteğe ihtiyaç duyar ki?
Eğitime su katmasalar olmuyor mu?
Ve hepsinden önemlisi, bizim telefon numaralarımıza nasıl ulaştılar?
Cemaatçilerin nasıl ulaştıklarını, gün aşırı bizi nasıl taciz ettiklerini anladık ama buna hiç aklım ermedi.
***
Şunu hiç kimse unutmasın!
Herkes çocuğu için en iyisini düşünür, en azından benim açımdan durum budur.
Kimsenin benim yerime düşünüyor-muş gibi yapıp telefonla beni taciz etmesini istemiyorum.
Bu tür şeylere şüpheyle yaklaşır oldum anlıyor musunuz? Size sempatik bakamıyorum.
Eğitim işi öyle sokağa çıkıp müşteri aramakla ya da çocuğu müşteri gözüyle görmekle olmaz!
Çıkarsınız meydana, tanıtırsınız kendinizi, koyarsınız ortaya vizyonunuzu biz de ona göre kararımızı veririz.
Çocuklarımız konusunda pazarlama uzmanları tarafından kandırılacak kadar saf değiliz!
Kalıcı olmak istiyorsanız bunu yapmayın.