Adaylar fark yaratamıyor!
İlimizdeki siyasi partiler aday tanıtım toplantılarını gerçekleştirdi.
Hepsi sırasıyla yaptıkları salon toplantılarında adayları görücüye çıkardı.
Kimin aracılığıyla? Tabi ki basın aracılığıyla.
Yani basın kuruluşları olmasa İzmit’in Topçular mahallesindeki amcayla, Gebze’nin Beylikbağı mahallesindeki teyzenin,
Kandıra’daki milletin efendisi köylülerin bu işlerden pek haberi olmayacak.
***
Partilerin yaptığı bütün programlar dikkat ederseniz basına yönelik.
Bizden çok şey bekliyorlar.
Adaylarını gece gündüz takip edelim, çalışmalarını duyuralım istiyorlar.
Bu yüzden gözümüze sokmak için sosyal medyayı, whatsupu, maili kullanıyorlar.
Şu akşam şurada iftar yaptık, bilmem ne mahalle halkıyla hasbihal ettik falan…
***
Valla kitabın ortasından konuşmak gerekirse konuşayım.
Kimse siz milletvekili olacaksınız diye heyecan duymuyor.
Aileniz, eşiniz-dostunuz dışında o aradığınız heyecan kimselerde yok.
Kendi partilileriniz de bile yok!
Bakın aday tanıtım toplantılarının neredeyse tamamında adaylardan başka kimseyi göremezsiniz.
Birkaç parti yöneticisi, birkaç partili dışında sivil kimseyi göremezsiniz.
Bin bir umutlarla gelip dosya hazırlayan, aday adayı olan isimler bile bir bir partilerden tüydü.
Onları dahi işin içine katamayanlara biz ne yapabiliriz ki?
***
Türkiye, Cumhurbaşkanının kim olacağına kitlenmişken millet ne yapsın sizin ziyaret programlarınızı?
Siz, ait olduğunuz partinin Cumhurbaşkanı adayına bir şey katabiliyor musunuz, ona bakın!
Onun söylemlerini, onun vaatlerini akıllara kazımak için kamuoyu yaratabiliyor musunuz, onu düşünün!
Kerhen yapılan gezmeler, ziyaretler benim hiç dikkatimi çekmediği gibi haber niteliği taşıdığını da düşünmüyorum.
O yüzden adaylardan özel ricamdır.
O sokağa gittim, bu dernekle buluştum şeklindeki faaliyetlerinizi haber diye göndermeyin.
***
Ha, gittiğiniz sokakta söylemlerinizle, eylemlerinizle fark yaratıyorsanız o ayrı!
Veya bir STK’yı ziyaret ettiğinizde orada neler konuştuğunuz, ne mesajlar verdiğinizle daha çok ilgilenirim mesela.
Ama bazıları işi o kadar abartıyor ki, gazetenin mailine, whatsupa ziyaret fotoğrafları atıp bırakıyor.
İki cümle açıklama eklemeye bile eriniyor.
Kusura bakmayın da biz sizin basın danışmanınız değiliz.
Siz, yapacağınızı yapın biz görürüz.
Ziyaretlerinizi basında çıksın diye değil, samimi yapın, insanlara içten davranın.
İnanın bunu yaptığınızda o enerji ister istemez bize ulaşır.
***
Kısacası adaylar biraz fark yaratmalı.
Mesela genç adaylar var partilerde.
İlk defa bu kadar iyi yer buldular sıralamada.
Ne yapıyorlar? Büyüklerinin peşine takılmış kahvehaneleri, sokakları geziyorlar.
Biz zaten bıktık 80’li, 90’lı yılların politikasından, yapmayın Allah aşkına…!
-------------------------------------
ŞU KRALDAN ÇOK KRALCILAR YOK MU?
24 Haziran’da seçime gidiyoruz.
Şimdilik tansiyon normalleri gösterse de öyle sanıyorum ki zaman yaklaştıkça bugünleri arayacağız.
Bir tarafta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, bir tarafta CHP’nin adayı İnce, bir tarafta Akşener ve Karamollaoğlu dörtlüsü meydanları inletirken
Öbür yandan Cumhurbaşkanı adayı olan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş…
***
Demirtaş dışındaki adayların hepsi bir bir vaatlerini sıralıyor.
Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun seçim manifestolarının ardından önceki gün Sayın Erdoğan da bir manifesto açıkladı.
16 yıldır tek başına dikensiz gül bahçesi gibi, kimsenin ayağına takılmadığı Erdoğan
16 yıl neyi yapamadıklarını anlattı.
Evet, ben bunu böyle okuyorum.
Erdoğan o açıklamada ne vaat ettiyse, neye vurgu yaptıysa onlar yapılmamış demektir.
Bu bir anlamda Erdoğan’ın “Eksiklerimin farkındayım” şeklindeki itirafıydı.
Aralarında yeni söylem yok mu, elbette vardı ancak bütününde ele aldığımızda Erdoğan
Daha çok bugüne kadar yapılmayan, kaybedilen, ötelenen, ihmal edilen, unutulan ne varsa bir bir sıraladı.
***
Keşke söylediği her şeyi hayata geçirebilseydi, keşke bugüne kadar elindeki imkanları doğru kullanabilseydi.
İşte o zaman kimse Erdoğan’ın söylediklerine bu kadar uzaktan bakmazdı.
Benim derdim memleket, benim derdim çocuklarımızın geleceği.
İdeolojik saplantılara heba etmeyecek kadar çok seviyorum ülkemi.
Fikrim iktidarda olsun diye olaylara ve kişilere at gözlüğüyle bakmam.
Mantık süzgecimden geçirerek yaklaşırım her şeye ve herkese.
Bu çerçeveden baktığımda ise 16 yıllık AKP iktidarında gördüklerim bana yetiyor.
***
Hani bir söz var; “Kontrolsüz güç, güç değildir” diye!
Her şey bu sözde gizli, biliyor musunuz?
Böylesi büyük bir güç insanı çığrığından çıkarıyor.
Şaşırtıyor, yanlışa sürüklüyor, hata yaptırıyor, seni sen olmaktan çıkarıyor.
Hiçbir şey seni korkutmuyor, etrafında her yaptığına doğru diyen insan sayısının çokluğundan
Yaptığın yanlışları göremez oluyorsun.
O güç ki öyle tehlikeli bir şey ki, ortada ne kanun, ne kural, ne kaide bırakıyor.
***
Bakın mesela Cumhuriyet tarihimizde hep partili Cumhurbaşkanlarımız olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk de partili Cumhurbaşkanıydı. Aynı şekilde Süleyman Demirel, Turgut Özal vs.
Ama her şeyin bir kuralı vardı o zamanlar.
Cumhurbaşkanı demek, Türkiye’de sana oy veren-vermeyen herkesin temsilcisi demek, “Devlet baba” demekti.
Kimse onun partisine takılmazdı bile çünkü o makama geldiği anda rozet kenara bırakılır, partiyle arasına mesafe konulurdu.
Kimseyi de rahatsız etmezdi onun partili olması.
Ama şimdi öyle mi?
Gözümüze gözümüze sokuyorlar Cumhurbaşkanının partisini.
Devlet olanaklarının seferber edildiği seçim kampanyaları da cabası.
***
Örneğin Sayın Erdoğan partisinin aday tanıtım toplantısına katıldı değil mi?
İşte o aday tanıtım toplantısı 81 milyonu temsil eden Cumhurbaşkanlığının resmi internet sayfasında yayınlandı.
Erdoğan’ın “AKP Genel Başkanı” sıfatıyla katıldığı aday tanıtım toplantısının Cumhurbaşkanlığı makamına uygun olmayan biçimde resmi sayfada yayınlanması artık bu işin suyunu çıktığını gösterdi.
***
Acaba diyorum, Erdoğan’ın buna ihtiyacı var mıydı?
Anayasaya aykırı gelen bu hareketin talimatı kimden gidiyor?
Orası devletin en üst makamını temsil etmiyor mu?
O halde neden siyasi propaganda aracı olarak kullanılıyor?
Açıkçası Erdoğan’ın başındaki kraldan çok kralcılar olduğu sürece düşmana ihtiyacı yok gibime geliyor.
***
Yapmayın be kardeşim, o kadar da değil hani..!
Zaten bütün TV kanalları o toplantıyı canlı yayınladı.
Bir de Cumhurbaşkanlığı resmi sayfasına koymaya ne gerek var.
Cumhurbaşkanının ettiği “Tarafsızlık” yeminini de mi düşünmüyorsunuz?
***
Israrla iyi niyetimi koruduğumun farkındasınızdır herhalde.
Bunu Erdoğan istediğinden değil, “Padişahım çok yaşacıların” yaptığına inanmak istiyorum.