Başkanların telefon kayıtlarına bakılsın..!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Farkında mısınız, belediye başkanlarına operasyon başladığı günden beri

Şehrimize bir sessizlik çöktü sanki.

Kolay değil tabi, dokunmaya kıyamadıkları koca koca kentlerin başkanlarını bir çırpıda alaşağı ettiler.

Adına “istifa” dedikleri kılıfla seçimle geldikleri makamları beş dakikada bırakıp gitmek zorunda kaldılar.

Melih Gökçek gibi her an her şeyi yapmaya müsait deli dolu adam bile 25 yıllık saltanatını zor da olsa sonlandırdı.

Kadir Topbaş ise en kolayı oldu.

Neden bu kadar kolay oldu, merak etmiyor değilim.

Damadından dolayı mı, darbe gecesi reflekslerinden dolayı mı bilmiyorum.

Ancak ben bu iki sebebin çok fazla etkin olduğu kanaatindeyim.

***

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelere uyguladığı “istifa zorunluluğunun” altında yatan nedeni henüz kimse tam çözemedi.

En iyi analistler, en iyi siyasi uzmanlar dahi bunun neye yarayacağını açıklayabilmiş değil.

Ama ben en basitinden sade bir vatandaş gözüyle baktığımda gördüğüm tek şey;

Erdoğan’ın tabanına ve seçmene hala “en güçlü lider benim” havası vermek olduğunu görüyorum.

Adamlar otur otur, kalk kalk…

Özellikle Melih Gökçek’i sessiz sedasız ve diğerlerinde olduğu gibi lidere sadakat içeren sözlerle yolcu etmeyi başarırsa

Erdoğan bir kez daha ne denli güçlü olduğunu ispat etmiş sayılacak.

***

Yani bu bir güç gösterisidir.

Aynı zamanda yıpranan, yorulan, FETÖ ile bağı bulunan belediye başkanlarını kızağa çekmektir.

Peki, büyük illerin ardından, adı büyük kendi küçük Kocaeli’de durum ne olacak?

Bizimkiler son zamanlarda kafalarını kuma gömmüş öylece bekliyor.

Başkan Karaosmanoğlu, basında adı telaffuz edilir edilmez istifası istendiği takdirde hiç ikiletmeden görevi bırakacağını açıkladı.

Bunu yaparak aslında akıllı bir politika izledi.

Basın aracılığıyla polemiğe girmedi, belki de ön aldı.

Benim neyim var ki görevden alsın demedi.

Bırakmam da demedi. Bilakis olgunlukla karşıladı.

Bu, Karaosmanoğlu’nun gerçek duygusu mudur bilmiyorum.

Ancak çok politik bir manevra olduğunu tekrar belirtmek isterim.

***

Bizim kentimizde il ve ilçe belediyelerinde kimlerin görevi bırakacağı noktasında en başından beri tahminlerimiz var.

Daha doğrusu, kamuoyunda oturmuş bir algı var.

Bu algı ne kadar reel, ne kadar değil, bilmiyoruz.

Bilinen bir söylem var ki; o da başta Gebze, Kartepe ve İzmit belediyelerinin riskli ilçeler arasında yer aldığıdır.

Buna Büyükşehir belediyesini de katabiliriz.

Daha kimleri katabiliriz noktasında düşündüğümde şöyle bir şey geldi aklıma.

Biz niye durduk yere Gebze belediye başkanının, Kartepe belediye başkanının veya diğerlerinin günahına giriyoruz?

Bunun çok basit bir yöntemi var.

Hani hepsi diyor ya, “darbe akşamı il binasına ilk ben gittim, nöbet gecelerinde vatandaşa kumanya dağıttım, stant kurdum, ev yüzü görmedim” falan diye?

İşte bunu ölçü almak mümkün değil maalesef.

Çünkü darbe akşamı ve onu takip eden gecelerin hepsinde anlı şanlı FETÖCÜLER en ön safta yer tuttu.

Hatırlayın, KOTO eski başkanı Murat Özdağ bile AKP İl Başkanı Ceyhan’la beraber kürsüde fotoğraf vermişti.

Aynı şekilde şuan ne yaptığı belli olmayan Bünyamin Dal, Bülent Karagöz, İlhan Koçakelçi gibi adamlar da ellerinde Türk bayrağı sallayıp terörü lanetliyordu.

***

Demek ki bunun ölçüsü bu değil.

O zaman yapılacak iş belli.

Ben bir vatandaş olarak buradan Cumhuriyet Başsavcımıza açık çağrıda bulunuyorum.

Sayın Savcım; hepimizin kafalar karışık.

Kimseyi durduk yere itham etmek istemiyoruz.

Ama kimsenin de hiçbir şey yokmuş gibi ortalıkta salınmasına gönlümüz razı değil.

Bunu anlamanın en iyi yolu, darbe akşamı bütün belediye başkanlarının,

iktidarıyla muhalefetiyle bütün milletvekillerinin, il başkanlarının, ilçe başkanlarının,

kısacası söz sahibi olan bütün siyasilerin telefon kayıtları incelensin.

Darbe gününün sabahından darbe gecesinin sonuna kadar olan saatler baz alınarak

Telefon konuşmalarına bakılsın.

Belki böyle bir çalışma elinizde mevcuttur, bilemiyorum.

Ancak en doğru tespitin bu yolla yapılacağını düşünüyorum.

***

Bunu düşünen sadece ben değilim, yaptığım sohbetlerde de böyle düşünenler çoğunlukta.

Lütfen kamuoyunu aydınlatınız…

Bizim başkanlarımız ve vekillerimiz de yok yere töhmet altında kalmasın.

Ne kadar dikkate alınır bilemiyorum ancak çok önemli bir konu olduğu düşüncesiyle;

Bilginize arz ve talep ederim…