Ey gidi Lastik İş Nereden nereye…!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Lastik İş Sendikası günler süren pazarlıklar sonucu işçinin de onayı alınarak görüşmeleri sonlandırdı.

Benim de dikkatle takip ettiğim görüşmelerde Karacan, her zamanki gibi farkını ortaya koymayı başardı.

Ülkemizde sendikacılığın geldiği durumu göz önüne alırsak, Lastik İş Sendikası’nın övgüyü hak ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ama bundan şu anlaşılmasın; lastik İş, kötünün iyisidir sonucu çıkarılmasın.

Bilakis, sendikacılığın yok olmaya yüz tuttuğu Türkiye ortamında Lastik İş, sisteme boyun eğmeyen

Emeği en öne koyan, demokrasi kanallarını alabildiğince işleten bir sendikadır.

Tabi bu Abdullah Karacan’ın işi bilmesinden, baskın karakter olmasından, sokaktan gelip dünyaya entegre olmayı başarmasından kaynaklı bir durumdur.

Lastik İş Sendikası’nın geçmişini hatırlayın.

Sendikası’ya 52 yıl hiçbir şey yapılmamış ve kimse de neden yapılmadığını sorgulamamış, adeta yok hükmündeymiş.

Rahmetli Rıza Kuas göreve geldiğinde İstanbul’da bir merkez binası varmış, hepsi o.

Fakat zaman içinde onlar da satıldı. Karacan 2001’de sendikaya genel sekreter olduğunda sendikanın tek bir malı mülkü yoktu.

Genel başkanlığa aday olduğunda ise sendika neredeyse kayyuma devrediliyordu.

***

İşte böyle bitik bir sendikayı ayağa kaldırmak için harekete geçen Abdullah Karacan

Göreve gelirken ne söz verdiyse şimdi onları yapmaya çabalıyor.

“Ben bu sendikada örgütlenmeyi başaracağım” dedi.

“Lastik İş sendikasını büyütüp, yıllardan beri hasret olduğu sosyal tesisleri hayata geçireceğim” dedi.

O zamanlar Karacan bunları söylerken, kimileri bıyık altından gülüyordu.

Ona inanıp yola çıkanlar bile verilen sözlerin nasıl yapılacağını aklı kesmiyordu.

Karşısındakiler bu saydıklarını neyle ve nasıl yapacaksın diye gülüyorlardı.

Ama gelinen noktaya baktığımızda Karacan o gün ne söz verdiyse hepsini fazlasıyla yerine getirdi.

***

En başta örgütlü ve sözüne güvenilir bir sendika yarattı.

İşçinin hakkını en öne koyan, sosyallikte ise diğer sendikaları kıskandıran bir pozisyona geldi.

Lastik İş sendikasından kat kat büyük sendikaların yapamadıklarını yaptı.

Hep kendinden daha büyüklerin yaptıklarını örnek aldı.

Karacan sendika başkanı olduğunda Lastik İş’in 3 bin 300 üyesi varken bu rakamı şimdi 15-20 bine getirdi.

Yetmedi, işvereni yeni yatırımlara teşvik eden lobiler yaptı.

Karacan’ın bu lobilerinin katkısıyla Niğde’de yeni bir lastik fabrikası daha kuruldu.

Böylece daha fazla insana iş imkanı sunmanın önünü açtı.

***

Abdullah Karacan bununla da kalmadı, Lastik İş Sendikası genel başkanlığının yanında

Bir de dünyada 60 milyon üyesi olan İNDUSTRİALL adındaki Küresel Sanayi İşçileri Sendikası’nın Türkiye’yi temsilen seçilmiş üyesi oldu.

Ama bir kere bile bunun havasını attığını göreniniz var mı? Hiç sanmıyorum.

İşte böyle dünyaya entegre olmuş birinin sendika-iş veren ilişkilerindeki dengeyi tutması tesadüf değildir.

Bu özelliklerinin yanı sıra Karacan, masada işi bitirmeden önce tabanının onayını alan tek sendika başkanıdır.

Dün de aynısını yaptı, işçinin onayını almadan görüşmeyi sonlandırmadı.

Hatta daha öncelerde tersi durumlar da yaşandı.

Karacan’ın onay verdiği ama işçinin onaylamadığı durumlarda grev kararı almaktan çekinmediği zamanlar oldu.

DİSK’in kendine şiar edindiği ama uygulamada eksik kaldığı “Hak, hukuk, eşitlik, söz hakkı” gibi olguları Karacan, Lastik İş’te olabildiği ölçüde hayata geçirdi.

***

Bugün 10 milyon işsizin olduğu bir ülkede lastik işçileri gıptayla bakılan, ayrıcalıklı emekçiler halini aldıysa bu büyük bir başarıdır.

Ona rağmen insanoğlunu memnun etmek zordur.

Sorsanız içinde bulunduğu şartlardan memnuniyetsiz, şükürsüz bir sürü insan bulursunuz.

“Biz o parayı babamızın hayrına almıyoruz, canımız çıkıyor çalışırken” tarzı söylemler bize de sık ulaşır.

Bilmez ki dışarısı cadı kazanı, bilmez ki insanlar asgari ücret karşılığında mesaisiz, sosyal haklardan mahrum, ağır işlerde çalışıyor.

Bunlar olacak, olmaması tabiata aykırı olurdu.

Ne derlerse desinler hiç biri Abdullah Karacan’ın sendikayı bugünkü haline getirmekteki farkını yok sayamaz.

Çünkü ortada somut şeyler var.

Bir tek sandalyesi olmayan, kayyuma devredilmeye hazır bir sendikayı ayağa kaldırması yetmemiş

O sendikayı güvenilir kurum haline getirip, üye sayısını beşe katlamış.

O da yetmemiş, sendikaya müthiş bir mal varlığı kazandırmış.

***

Bakın, yakında Lastik İş Sendikası’nın oteli hizmete açılıyor.

Teslimleri yeni alınan oteli, çok bildik bir marka işletecek.

Bu bile sendika için büyük kazanım ve büyük bir prestijdir.

Bize de bunca atılımlar yapan, işçi haklarından taviz vermeyen sendika başkanı Abdullah Karacan’ı tebrik etmek düşer.

Dünya ölçeğinde kendi sektöründe en yüksek ücreti alan lastik işçilerinin yeni sözleşmesinin hayırlı olmasını dilerim.

Ama bizim teşekkür etmemiz yetmez, teşekkür etmesi gerekenlerin en başında yüzde 25 oranında zam alacak olan Destek işçileri geliyor.

Hiç evirip çevirmeye gerek yok!

İşçi açısından karlı bir anlaşma oldu.

Bu ülkeye eğilip bükülmeyen, masada işçisini satmayan daha çok Karacanlar lazım…!