Büyükakın Erdoğan'ın gözdesi oldu

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

BÜYÜKAKIN ERDOĞAN’IN GÖZDESİ OLDU

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın büyük bir görev daha aldı.

Büyükakın bugün itibariyle Marmara Belediyeler Birliği Başkanı oldu.

İlimizde bu görevi daha önce AKP’li bir isim hiç üstlenmemişti.

Büyükakın ilk oldu.

Peki, ne işe yarar bu birlik ve hangi illeri içine alır?

İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Balıkesir, Bursa, Bilecik, Bolu, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Düzce, Tekirdağ ve Yalova’yı kapsar.

1977’de kurulan birliğin merkezi İzmit’tir ancak daha sonra İstanbul’a alındı.

Yerelleşme ve demokratikleşme, Eğitim ve kurumsal kapasite geliştirme, Danışmanlık, Yerel diplomasi, Çevre, İşbirliği ve koordinasyon, Bilimsel çalışmaların desteklenmesi, İyi uygulamaların ödüllendirilmesi ve Yayınlar şeklindeki organizasyon şemasıyla varlığını sürdüren birlik;

Bundan böyle Başkan Büyükakın tarafından yönetilecek.

Genellikle İstanbul’a verilen başkanlık uzun yıllar aradan sonra Kocaeli’ye verildi.

Büyükakın başkanlığı Mevlüt Uysal’dan devraldı.

Ondan önce de görevden alınan Bursa Belediyesi eski başkanı Recep Altepe başkanlık ediyordu.

***

Marmara Belediyeler Birliği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemsediği bir kuruluş.

Kimi işaret ediyorsa görev onun oluyor.

Ben Büyükakın’ın başkanlığa getirilmesinden şunu anlıyorum:

İstanbul’dan umudu kesen Erdoğan; Ankara, Mersin, Adana, Antalya gibi büyük kentlerin kaybedilmesinin ardından pilot il olarak Kocaeli’yi seçti.

Bundan böyle hem Büyükakın hem de Kocaeli Erdoğan’ın yeni yıldızı olacak gibi duruyor.

***

Bu iyi bir şey mi?

Büyükakın’a göre evet iyi bir şey.

Kocaeli’ye ne katkısı olur, geçmişte bir hayrını görmüş müyüz, orası malum.

Ama Kocaeli isminin çok daha fazla gündemde olacağı da aşikar.

Hani Büyükakın hep diyor ya, Kocaeli’yi marka kent yapacağım diye?

Bu birlik ve görevle beraber sanırım Kocaeli’nin önü çok daha rahat açılır.

***

Yetki alanları son derece geniş ve misyon bakımından tam da Büyükakın’ın kendini anlattığı tarza yakın duruyor.

Her fırsatta ortak aklı önemsediğini ifade eden Büyükakın;

“Farklı bakış açılarının, farklı çözüm önerilerinin saygı çerçevesi içerisinde istişare edilmeye devam edeceğine olan inancım tamdır” diyerek görevi devraldı.

Umarım farklı fikirlere olan yaklaşımını MBB’de daha sık görürüz.

Hayırlısı olsun, başarılar diliyorum.

--------------------------

CHP'LİLERDE İSYAN ERKEN BAŞLADI

İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görevine alışmaya çalışıyor.

Belediyecilik deneyimi olmadığı için normaldir ki; bazı atamaları ağırdan alıyor, hata yapmamaya çalışıyor.

Ancak diğer yandan Hürriyet, CHP ile belediye arasındaki dengeyi kurmakta sanki biraz zorlanıyor.

Duyuyorum, arkadaşlar anlatıyor. İzmit belediyesinde CHP’liler adeta kamp kurmuş.

Her an her yerden bir CHP’li çıkabilir deniliyor.

Sabah akşam belediyeden ayrılmayan CHP’lilerin çoğu, parti binalarını mesken tutan kişilerle hemen hemen aynı kişiler.

Ben onları yadırgamıyorum asla ama yanlış yapılıyor.

Evet, büyük bir özlem var. Belsa Plaza kaybedildiğinde AKP kazandığında CHP’lileri o binadan nasıl çıkardıklarını dün gibi hatırlıyorum.

Aynı biçimde Bekirpaşa belediyesi kaybedildiğinde koridorlarda tekmelerin havada uçuştuğunu unutmadık.

***

Bunların hepsi çok yanlış şeyler.

O binalar kamunun binaları ve başkanlar da seçildikten sonra hepimizin başkanı.

Elbette kazanan taraf bir siyasi partinin mensubu olarak oraya oturdu.

Ama az sabırlı olmak lazım.

Hele bekleyin bakalım Fatma Kaplan Hürriyet CHP ile nasıl bir denge kuracak?

Daha ana ekibini dahi oluşturmadı, biraz zaman tanıyın.

***

CHP’lilerle bu konuda sohbetler ediyorum.

Diyorlar ki; Fatma Başkan her fırsatta partizanlık yapmayacağım diyor.

İyi de biz ne olacağız?

Bize kimse acıdı mı?

CHP üyesi olduğumuz için ne fişlenmediğimiz kaldı, ne dışlanmadığımız.

İşe girmek için AKP’ye form doldurulması gerektiğini nasıl unuturuz?

Biz on binlerce insan olarak neden Belsa’ya yürüdük?

Herkesin bir iş aş beklentisi var.

Fatma Hanım partizanlık yapmayacağım dedikçe biz kendimizi kullanılmış hissediyoruz.

Tabi ki ekmekle oynamasın ama siyasi kadroları yenilesin, siyaseten kanal bulup işe alınanları elesin.

O zaman biz neyin mücadelesini verdik?

“Ben de emekçiyim, halden anlarım” diyor.

Biz neyiz? Bizim iş sahibi olabilmemiz için kimin kazanmasını beklememiz gerekiyor” diyorlar.

***

Dinleyince hak veriyorsunuz.

Çünkü o insanların cebinde beş kuruş olmadan nasıl koşturduğunu yakinen bilenlerdenim.

Ama Fatma Kaplan Hürriyet’in de işinin kolay olmadığını kabul edin!

Binlerce insanı belediyeye alamaz ki!

Bazı şeyleri zamana yaymak durumunda.

Hürriyet “partizanlık yapmayacağım” derken bunu kastetmiyor anladığım kadarıyla.

Anlayacağınız CHP’liler tedirgin ve gittikçe geriliyorlar.

Hem onların hem de Hürriyet’in işi hiç kolay değil, Allah yardımcısı olsun.

Asıl iş burada başlıyor.

------------------------------------

AKP BU YÜZDEN KAYBETMİYOR

AKP neden 17 yıldır iktidarı elde tutuyor sorusuna onlarca cevap sıralayabiliriz.

Ama bana kalırsa iktidarda kalma sebeplerinin en önemlisi, birbirine sahip çıkmalarıdır.

Adamlar iyisiyle kötüsüyle, yanlışları ve doğrularıyla yapılan tüm hatalarıyla tek bir kişiyi bile harcamıyor.

Harcamadığı gibi kimseye de harcatmıyor, yem etmiyor.

AKP içerisinden biri Atatürk’e hakaret mi etti, edebilir.

Özür diler olur biter.

Belediye çalışanlarından biri kışkırtıcı sözler mi söyledi, söyleyebilir.

O da özür diler olur biter.

Son hafta yaşananlara bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.

***

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan çirkin saldırının ardından, saldırıyı yapan şahıs serbest bırakıldı.

Hiç kimse “Adam sende ne yapıyorsun, ya senin yüzünden sokaklar birbirine girseydi” demedi.

Geçtim ceza almasını; adamın evi türbe gibi ziyarete açıldı.

AKP’li oldukları ifade edilen bazı şahıslar saldırganın Kılıçdaroğlu’na yumruk attığı eli öpüp fotoğraf çektiriyor ve bunu sosyal medyada paylaşıyor.

Sinirlerim tavan yapıyor bu görüntüleri görünce.

***

Mahsus mu yapıyorlar anlamıyorum.

Bunun adı tahrik değil de nedir?

Bunun adı cesaretlendirme değil de nedir?

Bunun adı hadsizlik değil de nedir?

Biz ne ara böyle bir toplum olduk?

Utanmasalar adama madalya takacaklar.

O böyle yapınca alttakiler durur mu?

Onlar da kahramanlık destanından pay almak için gaza basıyor.

***

Gaza basanlar arasında bizim büyükşehir belediyesinin mehteran takımında yer alan Ferhat Akbulut adlı personel de var.

O da Kılıçdaroğlu hakkında ağır bir paylaşım yaparak Kocaeli’de CHP’lilerin tepkisini çekmişti.

Sonra ne oldu?

Bugün çıkmış özür dilemiş, konu kapanmış.

Aynı şekilde AKP Körfez ilçe yöneticisi Perihan Tuç da yaptığı aşağılık paylaşımla CHP’lileri kışkırtmıştı.

O da çok pişmanmış, paylaşımı kaldırmış, olay kapanmış.

Ve daha onlarcası…

Bunlar aslında böyle yaparak AKP içerisinde yerini sağlama alıyor.

Ne kadar hakaret, o kadar prim…

***

Aynı şekilde kendini iktidara yamayan MHP il başkanı da öyle.

Yaptığı açıklama ile “AKP’ye en iyi ben yalakalık yaparım” kabilinden sözlerle yine kendine zemin buldu.

Çıktı basının karşısına esti gürledi.

Zaten o varken AKP il başkanına gerek yok adeta.

Abdullah Eryarsoy’un yerinde olsam Ünlü’ye haddini bildiririm.

Kraldan çok kralcılık yapılmayacağını anlamasını sağlarım.

Az efendi ol derim ama demiyor.

Sanırım bu Cumhur ittifakının genel politikasıyla alakalı bir durum.

Yukarıda Devlet Bahçeli’nin ağzından dökülen sakil sözlerin aynısını burada Aydın Ünlü yapıyor.

Yani AKP, maşa varken elini yakmıyor.

Maşalıktan şikayet eden de yok hali hazırda…!

***

Bir de CHP’ye bakın!

Adamlar burada Hüseyin Erol’u harcadılar yahu.

Evet, çok yanlış bir paylaşımdı, olmaması gerekirdi.

Bunu ben söyleyebilirim, eleştirebilirim ama CHP’nin her koşulda Hüseyin Erol’a sahip çıkması gerekmez miydi?

O da özür diledi, pişmanım dedi fakat yetmedi.

Hüseyin Erol dımdızlak ortada bırakıldı.

Bu örneği aradaki farkı görün diye veriyorum.

Yoksa aşağılayıcı sözler söyleyen, halkı birbirine kırdıran kim olursa olsun en ağır cezayı alsın.

Demek istediğim başka…!

Anladınız siz (!)

-----------------------------

OLDUĞU KADAR, OLMADIĞI KADER…!

Dün, gazetemize yapılan saldırı olayını biliyorsunuz.

Bu hafta başı maksatlı olarak başlayan saldırılar sonucu gazetemiz dün gece tamamen erişime kapandı.

Çok zorlu saatler geçirdik.

Her şeye hazırlıklıydık, en kötüsünü düşündük.

En kötüsünü düşünürken bile iyi niyetimizi kaybetmedik.

Şükür bugün itibariyle normale döndük.

Biraz daha işi sağlama aldık.

Ama bu yeni saldırılar olmayacağı anlamı taşımıyor.

Yapacak bir şey yok. Olduğu kadar, olmadığı kader demişler.

Bunlar beni sarsar ama yıkmaz.

Yeniden başa dönmeyeceğim.

Ama dün gece gazetemize erişemediği için beni gece yarısına kadar telefonla arayan eşe dosta, beklemediğim insanlara teşekkür borçlu olduğumu söylemeliyim.

Beklemediğim çok insan aradı, bizi mahcup etti.

Samimiyetle neler yapabileceklerini sordu hepsi.

Konuyla ilgili alternatifler ürettiler.

Kuru bir geçmiş olsun deyip bırakmadılar.

Buradan her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bazen böyle olayları hayra yormak lazım.

Belki gemi su alıyor ama güvertede hiç pislik bırakmıyor.

Ve yine yeniden MERHABA…!

GÜNÜN SÖZÜ:

***

“Her şey neye layıksa ona döner” (HZ. MEVLANA)

***

“Herkesin artist olduğu yerde bize de yönetmenlik düştü”