Bizi neden genel sekreterler yönetti…?

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde yepyeni bir dönem başladı.

Yeni Başkan Tahir Büyükakın, tanıyabildiğim kadarıyla nev-i şahsına münhasır bir kişilik.

Yani tamamen kendine has karakteri ve davranışları var.

Şu kısa süre içinde Tahir Büyükakın’ın çoğu kesim tarafından genel kabul gören bir yönü gelişti -ki inşallah değişmez!

Mesela diyorlar ki; “Tahir Hoca dürüsttür, yanlış işlere imza atmaz. Kentin menfaatine olmayan şeylerde yani ortak aklın ret ettiği bir şeyi halka rağmen halka dayatmaz”

“Ancak yaptığı işten çok eminse ve uzun vadede halkın takdirini kazanacağına inandığı yerde de inadından vazgeçmez”

***

Bunu Tramvay projesini hayata geçirirken hep birlikte yaşadık gördük.

Şehrin içinden geçen Tramvayın yapım aşamasında esnafların isyanını, çilesini biz dahil sık sık gazeteler yazdı çizdi.

Bir de buna yüklenici firmadan doğan sıkıntılardan dolayı Tramvayın bitişinin gecikmesi eklenince uzun süre gündem olmuştu.

Ama Büyükakın yolundan dönmedi. Bir gün herkesin bu proje için Büyükşehre teşekkür edeceğini söylemişti.

Gelinen noktada Tramvay, bütün sancılara ve bütün isyanlara rağmen halkın tercih ettiği toplu taşıma aracı oldu.

Şimdi çoğu kesim, Tramvayın kendi bölgelerine uzatılıp uzatılmayacağını takip etmekle meşgul.

***

“DOĞRUYA DOĞRU DEMEK ERDEMDİR”

Bunu niye anlattım?

Bir nevi günah çıkarıyorum belki de…

Zira o günlerde Tramvay konusunda büyükşehre en fazla yüklenenlerden biriydik.

Ben henüz bir kez bile Tramvayla yolculuk etmiş değilim ama halkın ilgisini görebiliyorum.

Bizde doğruya doğru demek adettendir.

Zaman bizi haksız çıkarmışsa bunu söyleyecek erdeme de sahibiz EVELALLAH!

***

O günlerde Genel Sekreter olarak büyükşehrin vitrininde yer alan Büyükakın, taşıdığı riskin mükafatını fazlasıyla aldı.

Buradan devam ederek konuyu farklı bir yöne getirmek istiyorum.

Büyükakın daha başkan seçilmeden önce kulisler hareketlenmişti.

Herkes Tahir Beyi potansiyel başkan gördüğünden yeni dönemde yapacağı revizyona odaklanmıştı.

En merak edilen konuların başında da KBB’nde yeni Genel Sekreter kim olacağıyla alakalı idi.

Bugün bununla ilgili biz de bir haber yazdık.

Kamuoyunda dolaşan isimleri okurlarımızla paylaştık.

Belki bu isimlerden biri belki dışarıdan biri olacak, bilemiyorum.

Ama benim değinmek istediğim nokta çok daha farklı.

***

“KARALOĞLU KENDİ SATIŞINI YAPTI”

Aklımdaki asıl soru şu:

“Bu kenti neden Genel Sekreterler yönetiyor?

Güçlü Genel Sekreter algısı şehre ne kazandırıyor?

Madem biz Genel Sekreter tarafından yönetileceğiz, o halde niçin sandığa gidip başkan seçiyoruz?

Neden riski başkan değil de Genel Sekreter alıyor?

Bu bir nevi siyasi koruma kalkanı mı?”

***

Kocaeli’de İbrahim Karaosmanoğlu dönemine baktığımızda kentin Genel Sekreterler tarafından yönetildiğine şahit oluyoruz.

Karaosmanoğlu genellikle vaktini laylaylom ile geçirmeyi tercih etti.

Mesela eski Genel Sekreter Münir Karaloğlu varken Karaosmanoğlu yok hükmündeydi.

Karaloğlu vitrinde durmayı, yaptığı işi satmayı seven birisiydi.

Bir gün o makama gelmenin de hasretiyle

Karaosmanoğlu’nun on adım önünde durdu.

Kamuoyunda “KARALOĞLU PROJE ADAMI” algısı yaratmaya çalıştı.

Çalıştı diyorum çünkü Karaloğlu’nun bu kentte unutulmaz eserler bıraktığı,

Toparlayıcı bir yönetim anlayışı

olduğu yönünde bir düşüncem hiç olmadı.

Sadece satışı iyi yaptı.

Sonra da Valiliğe terfi etti. Buraya KBB Başkanı olarak geri dönmek için başta Rize lobisi olmak üzere;

Karaosmanoğlu kendi tayfasıyla beraber çok uğraş verse de Erdoğan bu görevi Büyükakın’a tevdi etti.

***

“BÜYÜKAKIN HALKI YÜZGÖZ ETMEZ”

Büyükakın da Karaosmanoğlu’nun eski Genel Sekreteriydi.

Aynı şekilde o varken de Karaosmanoğlu yine geri planda duruyordu.

Pek çok işi Büyükakın hallediyor, kamuoyunun gazını yine Büyükakın alıyordu.

Ve şimdi Tahir Bey, yönetimin başındaki isim olarak KBB’ne geri döndü.

Herkes onun ağzından çıkacak kelamı bekliyor.

“Acaba kimi Genel Sekreterliğe önerecek”

diye…

***

Ben hemen kanaatimi söyleyeyim.

Bugün saydığımız isimlerden biri olsun, ya da dışarıdan biri olsun; hiç fark etmez.

Bence Büyükakın bu kenti Genel Sekretere yönettirmez…!

Tabi ki gelecek olan Genel Sekreter yetkileri dahilinde icrada önemli rol üstlenir.

Fakat Büyükakın yeni Genel Sekreteri şehirle ve halkla YÜZGÖZ ETMEZ!

Niye etsin…?

Karaosmanoğlu bugüne kadar böyle bir yönetim tarzıyla yürüdüyse bu tamamen onun eksikliğinden kaynaklı idi.

Çünkü kapasite belliydi.

Din dersi hocalığından hızlıca büyükşehir belediye başkanlığına yükselen biri vatandaşa “Selamün aleyküm, aleyküm selam”dan başka neyi açıklayabilirdi ki?

Elbette ekiplerdi onu çalıştıracak olan.

Öyle de yapıldı…

***

“KARAOSMANOĞLU’NDA DONANIM SIFIRDI”

Yapıldı yapılmasına ama bu işin bir de pazarlama, satış kısmı vardı.

Yani yapılan işten siyaset de kazançlı çıkmalıydı.

Bunun için de başkanın donanımlı olması gerekiyordu.

Ancak İbrahim Karaosmanoğlu’nda o donanım sıfırdı.

Belediyecilik deneyimi ile her şeyin üstesinden gelemezdi.

Doğal olarak “Güçlü ve bol yetkili Genel Sekreter algısı” yaratılması gerekliydi, öyle de yapıldı.

Karaosmanoğlu böylelikle üstte kalıp vatandaşla direk muhatap olmaktan da yırttı.

O, ara ara yaptığı sabah yürüyüşleri ile kendi çapında mutluydu.

Nasılsa belediyede işleri Genel Sekreter yürütüyordu.

Hem böylelikle vitrinde durmayı sevmeyen, mütevazı başkan profili çizmiş oluyordu.

Ama asıl sorun Karaosmanoğlu’nun BİLGİ VE DONANIM EKSİKLİĞİYDİ.

İşte bu açıkları kapatma çabalarından dolayı bizi 15 yıldır Genel Sekreterler yönetti.

***

Şimdi gelinen noktada ne olur?

Hemen söyleyeyim.

Bence Tahir Büyükakın Genel Sekretere bu kadar geniş alan açmaz.

Çünkü buna ihtiyacı yok, Büyükakın kentteki en ufak bir çukura bile hakim…!

Hangi konuda isterseniz onunla tartışabilirsiniz.

Sizi ikna eder veya etmez

bilmem ama mutlaka bir bilgisi, bir fikri, bir çözüm yolu vardır.

Dolayısıyla yeni gelecek ismin bunları öğrenmesine fırsat tanıyacak kadar sabırlı biri değil.

Hoş, o donanıma sahip birini bulsa da

halkla direk teması kimseye bırakmaz.

Ortaya çıkacak her sorunu çözme ve bütün krizleri yönetme yeterliliğe sahip biri olarak görülüyor.

***

Dolayısıyla Genel Sekreter şu olmuş, bu olmuş çok fark etmiyor.

Bana kalırsa Büyükakın Genel Sekreteri bile kendi denetler.

Bunu yapabilmek için de Genel Sekreterine açık vermez.

Eşine dostuna, ailesine, akraba-i taallukatına kıyak yapıp arkasına geçirmez.

Yani bagajını doldurmaz!

Yanılıyor muyum, yanılmıyor muyum, bunu yaşadıkça anlayacağız.

Beklentiler bu yönde…

Bakalım bu kenti yine Genel Sekreterler mi yönetecek yoksa gerçek bir belediye başkanı mı?