Sessiz çoğunluk, dip dalgası ve iktidar değişikliği… Ekonomik beklentiler…
16 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanan yazımda rüzgârın iktidar için ters yönden estiğini dile getirmiş ve bunun nedenlerini açıklamaya çalışmıştım.
Muhalefetin doğru adımlar atması halinde
bu rüzgârın kuvvetlenerek iktidarı değiştirebilecek etkiye ulaşabileceğini belirtmiş idim.
Aradan geçen bir ay içinde bu tezimi güçlendiren ve destekleyen gelişmeler devam etmiştir.
Seçimlerde vatandaşların oy verme tercihlerini belirleyen en önemli unsurun ekonomik gelişmeler ve beklentiler olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
Bu beklenti, siyasi tarihimizdeki pek çok seçimde güçlü bir dip dalgası yaratmış ve iktidarların değişimine neden olmuştur.
SESSİZ ÇOĞUNLUK..
Seçim sonuçlarını
, seçim dönemlerinde miting alanlarını dolduran siyasi parti taraftarlarından ziyade seçimleri evlerinde oturan sessiz çoğunluk belirler. Bu sessiz çoğunluk aklıselim ile gelişmeleri izler ve kararını birkaç ay önceden verir, seçim günü de gider oyunu kullanır sonuçları yine evinden izler.
Seçim kampanyaları ise sadece % 10 dolaylarında kararsız seçmeni etkilemek
için yapılmaktadır.
İşte bu sessiz çoğunluk bazen kendine yeni umut olarak gördüğü bir partiye yüklenir ve siyasi aritmetiği alt üst eden, hiç beklenmedik sonuçların doğmasına neden olur.
Anketlerde yer almayan bu sessiz çoğunluğun kararı ancak seçim sonuçları açıklandığında görülür.
DİP DALGASI..
İşte bu öngörülemeyen davranış şeklini DİP DALGASI olarak tanımlayabiliriz.
Bunun pek çok örneği olsa da en dikkat çekeni 2002 seçim sonuçlarıdır.
1999 Seçimlerinde mecliste olan DSP, MHP, FP, ANAP, DYP 2002 Genel Seçimlerinde meclise girememiş, meclis dışındaki iki parti CHP ve AKP meclise girmiş,
AKP çoğunluğu kazanarak beklenmedik bir şekilde iktidara gelmiştir.
Bu dip dalgasının temel edeni 1994 yılından 2001 yılına kadar devam eden ekonomik sıkıntıların halkı bezdirmiş olmasıdır.
Halk bir umut olarak AKP yi görmüş ve 16 yıldır da desteğini sürdürmüştür.
EKONMİK VAATLER VE 7 HAZİRAN 2015 SEÇİMLERİ..
Bu 16 yıllık süreçte muhalefet sadece 7 Haziran 2015 seçimlerinde halkın ekonomik sorunlarına yönelik güzel projeler üretmiş, bunun sonuçları o seçimde AKP nin ilk kez meclisteki çoğunluğunu kaybetmesine neden olmuştur.
Halkın muhalefet partilerine tanıdığı bu şans akıl almaz bir şekilde geri tepilmiş ve halka AKP dışında bir seçenek bırakılmamıştır.
Bunun müsebbipleri çok yakın zamanda siyaset çöplüğüne gidecektir.
Bunu yaşayıp göreceğiz.
EKONOMİK DENGELERİN BOZULMASI..
2018 Yılına geldiğimizde son on yılda yapılması gereken ekonomik reformların yapılmaması , dış borca dayalı ve üretime dönük olmayan yatırımlar işssizliğin artmasına neden olmuş, GSMH da beklenen yükselme olmamış ve Kişi Başı Milli Gelir geriye gitmeye başlamıştır.
Zamanında alınmayan ekonomik önlemler krizin büyümesine ve ekonomik dengelerin bozulmasına neden olmuştur.
Enflasyon yükselmiş, döviz artmış, faizler zamanında 3-5 puan yükseltilmediği için şimdiler de çok daha fazla faiz artışına gidilmiş ve % 17 lere yükselmiştir
.
Ekonomik dengeleri bozulan ülkeler, bir de dış borç ihtiyacı içinde ise bu dövizi daha yüksek faizler ödeyerek bulmakta, bu da bütçe dengelerinin bozulmasına, yatırıma ayrılması gereken kaynakların faiz olarak yabancı fonlara gitmesine yol açmaktadır..
Bütçe dengelerinin bozulması, ödenmesi gereken sabit giderlerin karşılanmasında sorun yaratmakta, bu durumdan kurtulmak için de ülkeyi yönetenlerin vergileri artırması ya da yeni vergiler çıkarması, halkın sırtındaki yükü taşınamaz seviyeye çıkmasına ve halkın bu sorunları çözecek bir umut ışığı aramasına neden olmuştur.
TAAHHÜTLÜ YAP İŞLET DEVRET MODELİ HALKIN SIRTINA YÜK OLMAKTADIR..
Devletin elindeki kaynakları bir bir satılmış, elde avuçta para kalmayınca Taahhütlü Yap İşlet Devret Modeli ile halkın 20-25 yıllık geleceği de ipotek altına alınmıştır.
Taahhütlü Yap İşlet Devret Modeli ile yapılan yatrımların proje bedeli ile sözleşme bedelleri arasındaki 70-80 Milyar Dolar fark halkın cebinden bu şirketlere ödenecek olan para olup halkın gelecekteki kazancından ödenecek olan bedeldir.
ABD Merkez Bankasının açıklamalarından anladığımız ABD de faizlerin yükselme trendinin devam edeceğidir.
Bu durumda iktidarın daha önce can simidi olarak yardımına koşan dünyadaki Dolar bolluğu da olmayacaktır.
Yapılması gereken devletin tasarruf tedbirleri alması ve üretime yönelik bir ekonomiyi benimsemektir.
İktidarın söylemlerinden anlıyoruz ki gelecek dönemde de bu Taahütlü Yap İşlet Devret Modeli devam edecektir.
TÜRKİYE SORUNLARINI ÇÖZEBİLECEK GÜÇLÜ BİR ÜLKEDİR..
İktidara kim gelirse gelsin aslında işi zor. Çünkü ortada ekonomik bir enkaz var.
Bu sorunlar aşılabilir mi?
Elbette aşılacaktır.
Türkiye gerçekten gerek yetişmiş insan gücü, gerekse doğal kaynakları ile güçlü bir ülkedir.
Yeter ki doğru adımlar atılsın.
Muhalefet partileri oluşturdukları İttifak ve bugüne kadar yaptıkları açıklamalar ile halka
AKP dışında bir seçeneğinde olduğunu defalarca beyan etmişlerdir.
İKTİDAR HALKA UMUT VEREMEMEKTEDİR..
İşte tüm bu gerçekler ışığında evinde oturup gelişmeleri izleyen sessiz çoğunluğun bu seçimde dip dalgası yaratacak bir karar alacağına dair emareler görülmeye başlanmıştır.
İktidar çok başarısız bir seçim kampanyası yürütmekte, gündemi muhalefet adayları belirlemekte ve iktidar ilk kez kendi belirlemediği gündemle uğraşmak zorunda kalmaktadır.
Meydanlarda iktidarın dillendirdiği vaatler halkta bir umut yaratmamaktadır.
Söylenen tek şey eskinin devamı, bu da halkı tatmin etmemektedir.
24 Haziran 2018 de yapılacak olan seçimlere böylesi bir havada gidilmektedir.
Muhalefet adayları, üretim, aş iş derken, iktidar kıraathane, park bahçe gibi
bir belde belediyesinin vaatleri olabilecek söylemin ötesine gidememektedir.
İKTİDAR DEĞİŞEBİLİR..
Başta da söylediğimiz gibi seçimi ekonomik sorunlara umut olacak söylemler kazanacaktır.
Metropol Araştırma şirketinin 2018 Mayıs ayında yaptığı araştırma sonuçları bu söylemimizi destekler niteliktedir.
Özellikle 16 Nisan referandumundan sonra halk artık ekonomik sorunlarına çare bulunmasını beklemeye başlamış ve bu beklenti 2018 Mayısında zirveye ulaşmıştır.
Bu açıdan baktığımızda muhtemel bir dip dalgası bu seçimde iktidar değişikliğine neden olacaktır.
Ben sessiz çoğunluğun ferasetine her zaman güvenmiş ve saygı duymuşumdur.
Bu öngörümün ne denli gerçekleşeceğini hep birlikte 24 Haziran akşamı göreceğiz.
Seçimler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın herkes halkın bu kararını saygı duyarak kabulenecektir.
Bugüne kadar eşit şartlar da olmasa da kayda değer bir olay olmadan kavgasız çatışmasız bir seçim dönemi geçirmekteyiz.
Bunun 24 Hazirana kadar devam etmesini temmenni ediyor,
Seçimlerin ülkemize ve tüm halkımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Sağlıcakla kalın..