Kasım rüyası
Tam 99 yıl olmuş…
Ulu önder Atatürk, Atatürk olmadan önce Mustafa Kemal Paşa namıyla çıkmış Samsun’a!
O yıl, 38 yaşındaymış…
“Ben 48 yaşındayım, yuhh sana oğlum Uğur!” dedim kendi kendime. “Yahu şuracıktaki Fethiye Caddesi’ne bile çıkmaya üşeniyorum!” diye de utandım sonra!
Lider kolay olunmuyor ve kimse liderle kıyaslanamıyor. Öyle olsa zaten lider olunamıyor!
Bazen, O’nun döneminde yaşamayı ve O’nu görebilmeyi o kadar çok isterdim ki!
Sonra birçok soru ve birçok varsayımla hayaller kurdum kendi kendime.
Mesela;
Atatürk 57 yaşında ölmeseydi?
Birkaç on yıl daha yaşasaydı?
Ben de birkaç on yıl erken doğsaydım?
Onunla tanışabilir miydim?
Fazladan yaşadığı her bir günle ‘Büyüyen Türkiye’, en fazla ne kadar büyüyebilirdi?
Takdir-i ilahiye saygıyla, kaderin çizgilerini bozmadan, tatlı bir varsayımla, ülke siyasetine zarar vermeden ve kendi gözümle; işte ömrü birkaç on yıl daha uzun olabilen Ata’nın Türkiye’si…
Yıl 1939: Atatürk, bir yıl kadar önce (10 Kasım’da) büyük hayati tehlikeleri atlatmış ve TBMM kararıyla beşinci kez Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ulu önder içinde ukde kalan Hatay sorununu çözmüştür. Tarımsal reformu gerçekleştiren Mustafa Kemal, ağır sanayi alanında ilk hamlesinin de temellerini atmıştır.
Yıl 1944: Altıncı kez Cumhurbaşkanı olması için, gerek partisinden ve gerekse meclisten baskı gelmiştir. Ama ulu önder bunu kabul etmeyerek, 1920 yıllarında hayalini kurduğu çok partili süreci hızlandırmıştır. Bu süreçte partisinin baskısına dayanamayarak tekrar genel başkanlığa gelmiştir. Ülke genelinde yapılan genel seçimlerde partisi ipi göğüslediği için de İsmet Paşa ile görev takası yaparak dünya siyaset tarihine geçmeyi başarmıştır. Hükümet yönetiminde daha aktif olma gayesiyle Başbakanlık süreci başlamıştır. Artık O, ileriki yıllarda yapacağı ekonomik hamleleriyle dikkat çekmeye başlayacaktır. Aynı yıl patlak veren Dünya Savaşı, her ne kadar asker kökenli bir lider olsa da; diktatör olmadığı için ülkesini etkilemeyecektir. Bu süreçte, ‘savaşta en az etkilenen barışçı ülke’ olmayı başarmıştır. Ağır sanayinin başlangıcı olan “Ata Otomobil Fabrikası” Bursa’da açılmıştır. Bu isim sonraki yıllarda General Motor’s ve Ford ile bir dizi ortaklıklar yapacaktır. Özellikle “Ata Türktay” adlı spor modeli; Mustang, Porsche ve Ferrari’nin esin kaynağı olmuştur.
Yıl 1949: Savaş nihayet bitmiştir. Savaş gazisi birçok ülke, ağır yara almıştır. Atatürk hükümeti, acil yardım paketini açıklayarak mağlup ülkelere gıda, sağlık ve eğitim desteği verecektir. Ata Otomobil Fabrikası üretimini artırmış ve dünya devleri arasına girmeyi başarmıştır. Türk bilim adamlarının geliştirdiği teknolojilerle, Almanya, Japonya gibi ülkelerden kalifiye işçi alımına başlanmıştır. Bir yıl sonra Celal Bayar, İsmet Paşa’dan görevi devralacaktır.
Yıl 1953: Çok partili sistem meyvelerini vermeye başlamıştır. Siyasetten çekilen Atatürk, hükümet görevini Menderes’e devretmiştir. Ama meclisin aldığı bir kararla sağlıklı olduğu müddetçe, ömrünün sonuna kadar en yüksek devlet adamlığı görevine layık görülmüştür. O artık hükümetlerin aldığı kararları, dönemin Cumhurbaşkanı ile birlikte tartışabilecektir. Bu karar dünya siyasetinde çokça tartışılsa da, diğer ülkeler böyle bir lidere sahip olamadıklarından çatır çatır çatlamıştır. 1957 yılında dönemin SSCB Başkanı, ülkemize bir ziyaret gerçekleştirir. Yine Atatürk’ün girişimleriyle MKA (Mustafa Kemal Atatürk) Uçak Fabrikası’nın hemen yanına, Eskişehir’de dünyanın ilk uzay üssü kurulmuştur. Sovyetlerin Sputnik uydusundan önce, uzaya “Mehmetçik” uydusu fırlatılmıştır. Birkaç yıl sonra ABD de uzay savaşlarında yer alan üçüncü ülke olacaktır.
Yıl 1958: Atatürk Türkiye’si, çağdaş, laik, dinamik ve cesur adımlarla dünyanın süper ülkesi unvanını almayı başarmıştır. Batı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya delegeleri, Ankara’da Atatürk’ün de aralarında bulunduğu kabineye AET’nin brifingini vermişlerdir. Bu altı ülkenin amacı, ülkemizi AET’ye (AB’ye) sokmaktır. Ekonomik istikrarına şapka çıkarılan, askeri, hukuki, sanayi ve sağlık alanında reformlar yapan Türkiye, büyümeye devam etmiştir.
Yıl 1963: Benden sonraki nesillere anlatabileceğim çok güzel anımın yaşandığı yıl… Yaşadığım şehre ziyaret gerçekleştiren Atatürk, okuduğum ilkokula uğradı ve şiir yarışmasından aldığım kitap ödülünün yanında, üzerinde kabartma imzası olan dolmakalemini de hediye etti. Sevinçten ağlamıştım. Kaç çocuğun başı Ata tarafından okşanır ki?
10 Kasım 2018: Ebediyete tam 80 yıl önce çıkacağı yolculuk saatine doğru, sabaha karşı hüzünle uyandım.
Güzel rüyaydı be, nur içinde yat be Atam!
57 yıllık yaşamında yaptıkların seni sevenlere yeter, sevmeyen densizlere artar bile...
Uğur Bayram