En iddialı ilçe ama hala karmaşa var!
Cumhuriyet Halk Partisi’nin en iddialı olduğu ilçeler neresi diye bir soru ortaya atsak
Herkesin ilk aklına gelen yer İzmit ilçesi olur.
Çünkü hala geçmişe takılıdırlar.
“Biz bir zamanlar İzmit’in hakimiydik, istesek gene oluruz” diye düşünürler.
Geçen yıllar içerisinde İzmit’te değişen seçmen profilini, orantısız güçle nasıl mücadele edileceğini
bir an olsun analiz etmeye uğraşmayan CHP, kısır döngü politikasıyla yine İzmit’i alacağını zannediyor.
Bunu söylemek benim için de kolay değil ama maalesef öyle…!
Ben de isterim doğup büyüdüğüm, ait olduğum toprakların sosyal demokrat bir anlayışla yönetilmesini.
Ama bu iş istemekle olsaydı, kimler neler yapmazdı.
****
Eğri oturup doğruları konuşacağız.
Yerel seçimler gündem olduğundan beri izliyorum.
Acaba CHP İzmit’te ve diğer yerlerde hangi yöntemle aday belirleyecek diye.
Şu dakikaya kadar her kafadan ayrı bir ses çıktığını hepimiz görebiliyoruz.
Biri ön seçim yapılacak, birinci çıkan partinin adayı olacak diyor.
Biri, ön seçim yapılacak ama kesin sonuç olmayacak, sivil toplum kuruluşlarına sorulacak, kamuoyu yoklaması yapılacak. Her üçünün sonucunda aday belirlenecek diyor.
Hangisi doğru diye oturup düşünürken hoop bir haber daha çıkıyor.
Kılıçdaroğlu İzmit ve Gebze’yi bana bırakın diyor.
Bakar mısınız karışıklığa!
Seçimlere kalmış 5 ay ve sen daha yöntem konusunda bile net değilsin.
“Bunlar spekülasyon, bizim yöntemimiz bellidir” diyorsanız; o zaman örgüt terbiyesi doğrultusunda kimsenin kafasına göre demeç vermemesini sağlayacaksınız.
Ama ara ki bulasın.
****
En basitinden bir örnek vereyim.
CHP İzmit ilçe başkanı Hakan Çakar geçen günlerde gazetemize geldi.
İlçe örgütünü nasıl bulduğumu sordu.
Kendisine aynen şunu dedim: Yönetim konusundaki başarınız veya başarısızlığınız bir tarafa, yaklaşan seçimlerde şu anki ilçe örgütünün belli bir isme angaje olmaması iyi bir gelişme dedim.
Yani, geçmişte olduğu gibi bir isme hizmet etmek amacıyla orada bulunmamanın parti açısından avantaj olduğunu belirttim.
Hakan Çakar buna sevindiğini söyledi.
Gerçekten de ilçe örgütü olarak buna çok dikkat ettiklerini, herkese eşit mesafede durduklarını anlattı.
İzmit’i almanın bir isimle değil, projelerle mümkün olduğunu, halkın buna ikna edilmesi halinde örgütün çıkaracağı bir adayla işlerinin kolay olduğundan söz etti.
Hatta ilçe örgütü olarak bir sürprizlerinin olabileceğinin ipucunu verdi.
****
Genç ve heyecanlı ilçe başkanının söyledikleri ilkesel şeylerdi, kulağa hoş geliyordu.
Ben CHP’de bunu başarmanın kolay olmadığını biliyordum ama duyduğu heyecana ve makamına saygımdan onu ters yüz edecek şeyler söylemedim.
İnşallah başarırsınız diyerek ayrıldık.
Derken ertesi gün gazetelerde bir haber çıktı, “Hakan Çakar İzmit’e aday”
Tam cümle bu olmasa da varacağı nokta buydu.
O dakika itibariyle Sayın Çakar’ın bende yarattığı izlenim yerle bir oluverdi.
Demeçlerine baktım, bunu doğruluyor.
“İlçe başkanı potansiyel adaydır, görev verilirse kaçmam” falan diyor.
O zaman anladım ki bize anlattığı şeylerde Hakan Çakar meğer kendini işaret etmiş.
****
Ha, yakışmaz mı, elbette yakışır.
Ama böyle değil, bunun yolu bu değil.
Hakan Çakar tarz itibariyle CHP’ye yakışan bir ilçe başkanı.
Ancak siyasette çok fazla ezilmişliği yok.
O yüzden hata yapma olasılığı da oldukça fazla.
Neyse ki bu hatadan dönmeyi başardı.
Çünkü bu örgüt Hakan Çakar’ı ön seçimde havada karada yerdi.
İpini bir gücün eline bırakmayan hangi ilçe başkanının önünü açmış ki bu parti Çakar’ın şansı olsun?
Herkes biliyor ki olası bir ön seçimde kimlerin kayda değer oy alacağı belli.
Hepimizin kafasında sıralama belli.
Değişmeyen ve gelişmeyen üye yapısı ile “İzmit şu kişiyi istiyor” demeye hazırlanan CHP’nin
Kamuoyunun nabzından haberi var mı dersiniz?
Seçimlere beş kala yine karışıklık ve yine İzmit…!
Hem de en iddialı oldukları ilçe…
GÜCÜNÜZ KADINA MI YETİYOR...?
Siyasette kadın olmanın zorluğunu kelimelerle anlatmak mümkün değil.
Siyasetle uğraşan kadın kolları üyelerine bir sorun.
Ne zorluklar yaşadıklarına inanamazsınız.
Düşünün bir de en önde gidiyorsanız, vay halinize…!
İzmit’in kızı diyerek sevdiğimiz, benimsediğimiz bir Meral Akşener var.
Hep söylediğim gibi kendisi benim de tarih öğretmenimdi.
O yüzden sempatim de saygım da fazladır.
Ama asıl önemli saygıyı, kadın olarak kitleleri peşinden sürüklemesiyle, güce teslim olmamasıyla hak ediyor.
Akşener’in yanlışları doğruları bir tarafa dursun;
Böyle zor bir zamanda elini taşın altına koyması dahi takdire şayandır.
Ancak ne var ki kendi başına parti kurmaya karar verdiğinden beri başına gelmeyen kalmadı.
Kadına bir salon bile vermediler.
Medyada engellendi, FETÖCÜ damgası yedi, bunun gibi bir sürü suçlamayla karşılaştı.
Ama yılmadı, bırakıp gitmedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından “Hadi yeniden başlıyoruz” diyerek ayağa kalktı.
Alelacele kurulan teşkilatların tümünde revizyona gitti.
Kocaeli için olabilecek en doğru ismi sonunda buldu.
Serdar Hoca gibi naif bir insanın yeri il teşkilat başkanlığı değildi.
Serdar Hoca yerel yönetimlere veya TBMM’ye çok daha uygun bir profildi.
Dilerim ileride kendisini o makamlarda görme şansımız olur.
Şanbaz Yıldız’la moral bulan İYİ Parti bakalım nasıl bir politika izleyecek?
Öte yandan; az evvel bahsettiğim, “siyasette kadın olmak zordur” sözüne istinaden şunu söylemeden geçemeyeceğim.
Devlet Bahçeli’nin tabanını kışkırtıcı sözlerinden sonra bir kadının evini basmak hangi ülkücü gelenekte var, merak ediyorum.
Akşener’in korumasız evinin önünde toplanan ülkücüler o kadar komik görünüyorlardı ki, sormayın gitsin!
Vatanımızda tam 8 evladımızı toprağa verdiğimiz gün sesi çıkmayanların gücü bir kadına mı yetti?
Bunu kendinize nasıl yakıştırdınız…?
Hem siz bilmez misiniz ki evini bastığınız o kadın sizin gelenekten geliyor.
Korkar mı, geri adım atar mı sandınız?
Zaten mesele bu değil!
Mesele, bir kadının evini basacak kadar gözünüzün dönmüş olması…!
Yuh sizin ülkücülüğünüze…!
Ayrıca… hangi görüşten olursa olsun, politikada rol alan tüm kadınlar buna tepki göstermeli.
Çünkü bugün buna ses çıkarılmazsa yarın kadınlara karşı daha acımasız olabilirler.
Bugün seni ısırmayan yılan, yarın bir bakmışsın paçana yapışmış.
Hepsinden ötesi de insanlık neyi gerektiriyorsa, ya da insan kendine neyi yakıştırıyorsa onu yapsın
!--------------------------------------