Üzülmez, KOÜ Hastanesi’ne bakıp adaşını örnek alsın
Üzülmez, KOÜ Hastanesi’ne bakıp adaşını örnek alsın
Bu yıl sağlık problemleri açısından bize pek hayırlı gelmedi.
Aile fertlerinin sıraya dizilmişçesine hastalanmaları karşısında çoğu vaktini hastanelerde geçirmiş biriyim.
Sağlıkta devrim var mı, yok mu tartışmalarına hiç girmeyeceğim.
Ben farklı bir noktaya değinmek istiyorum.
***
Şunu anladım ki, hastanelere yapılan hiçbir yatırım veya yardım gereksiz değildir.
Özellikle ilimiz için büyük şans olan, hepimizin çok eleştirdiği ama kapısını çalmaktan vazgeçmediği KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesi ciddi bir kazanım.
Çok değerli hocalarımız sayesinde yüzlerce hatta binlerce insan yaşama tutunuyor.
Hastanede kaldığım sürece boş bulduğum her dakika hastaneyi kıyı bucak gezdim, kendimce teftiş ettim.
O süreçte orada yaşanan ve zaman zaman bizim de “skandal” boyutunda yer verdiğimiz olayların devede kulak kaldığını da gördüm;
Eli öpülesi doktorlara bazen acımasızlık ettiğimizi de gözlemledim.
***
Yani orada bu işin bir standartı yok. Her an çok iyi veya hasta için çok sevimsiz olaylar cereyan edebiliyor.
Biz de işimiz gereği vatandaşlarımızın sesi olmaya çalışıyoruz ancak kapımızı bir tarafa açıp, diğer tarafa kapatmıyoruz.
KOÜ Hastanesi az evvel dediğim gibi bu şehir için olağanüstü bir yatırım.
Ancak dönerinde sıkıntılar olduğu çok açık.
Geçtiğimiz günlerde KOÜ Hastanesinin Başhekimi Sayın Cantürk ile yaptığımız röportajda da buna yer vermiştik.
KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesine sahip çıkılmazsa özerkliğini kaybedecek ve Sağlık Bakanlığına devredilecek.
Bunun olmaması için tüm hocalar var gücüyle çalışıyor.
Sabahlara kadar ameliyathaneler işliyor.
Hastane kendi kendine yetmek için ne gerekiyorsa yapıyor ama bu yeterli gelmiyor.
Rektör Hülagü hastanenin borçları için daha önce Cumhurbaşkanıyla görüşmüş ve biraz nefes almışlardı fakat daha fazlası lazım.
Bunun için de kentimizin ileri gelen yöneticilerinin KOÜ Hastanesine sahip çıkması gerekiyor.
***
Ben bunları düşünürken bugün KOÜ'nün basına servis ettiği bir haber çarptı gözüme.
Haberde ameliyathanelerin ve yoğun bakımların yenilendiği anlatılıyordu.
Yenilenen yerlerin açılış kurdelesini ise Rektör ve Başhekimle birlikte Başiskele Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz kesmişti. Ayaz ne alaka dedim içimden. Çünkü haber Başiskele'den değil KOÜ'den gelmişti.
İçeriğine bakınca Hüseyin Ayaz’ın, Başiskele Belediyesi olarak KOÜ Hastanesine büyük katkılar koyduğunu gördüm.
Bu gerçekten takdir edilecek bir davranıştı.
Çünkü bırakın İzmit’i, Başiskele’yi hatta Kocaeli’yi;
Sakarya’ya, Düzce’ye, Zonguldak’a, İstanbul’a, Bursa’ya kadar varan illerden hasta geliyor KOÜ’ye.
Başiskele Belediye Başkanı da doğru olanı yapmış ve ilimizin değerine katkısını esirgememiş.
***
Diyeceksiniz ki bunda abartacak ne var? Maddi durumu elverişli çoğu insan bu tür destekler yapıyor.
Eyvallah, katılıyorum size ama ben burada bir noktaya temas etmek istiyorum.
Nasıl ki yanlış yapılan işleri yeriyorsak, doğruları da göze getirmeliyiz.
Getirmeliyiz ki başkalarına örnek olsun.
Mesela Hüseyin Üzülmez, adaşı ve mevkidaşı Hüseyin Ayaz’ı örnek alsa hiç fena olmaz.
Neden derseniz, onu da şöyle açıklayayım.
***
Efendim, bizim Kartepe Belediye Başkanımız Üzülmez’in, kendi ilçesinde ki halkı yıllardır bir hastane özlemi çeker.
Dağınık coğrafi yapısına sahip olan Kartepeliler, şöyle bir merkez belirlenip orada bir hastane kurulsun isterler.
Semt polikliniği dışında hastane yüzü görmeyen Kartepelilerin bu hali ise Üzülmez’i pek enterese etmez.
Halkın beklentisini bile bile tutar Bosna’ya hastane yapar.
Yıkık dökük pejmürde bir hastaneyi ayağa kaldırmak için yardım toplar ve yanlış hatırlamıyorsam milyona varan bir rakamla Bosna’daki hastaneyi adam eder.
***
O günlerde biz de bu haberi marifet gibi basına dağıtan Üzülmez’e sormuştuk o zaman.
“Sayın Başkanım, eve lazım olan camiye haramdır” diye bir söz vardır.
Sizin ilçeniz ha bugün ha yarın hastane beklerken siz ne diye tutup Bosna’ya hastane yapıyorsunuz” demiştik.
Bunun üzerinden çok geçmedi ki Kartepe Belediyesi’nden bir haber daha geldi.
Kartepe’deki semt polikliniği artık 24 saat hizmet verecekmiş.
Güler misin, ağlar mısın?
***
Bir ilçeye hastane getirmek elbette kolay değil, büyük yatırımlar gerektirir.
Ama hiç olmazsa yapacağınız yardımları seçerken önce kendi evinizin önüne bakın, olmaz mı?
KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırım yapın mesela…
O hastane hepimize çok lazım ve ayakta kalması için desteğe ihtiyacı var.
İşte bu yüzden Sayın Ayaz’ı örnek alın dedim.
Yoksa sizin kimseyi örnek almaya ihtiyacınız olmadığını biliyoruz.
Nereden biliyoruz? Kartepe’nin önlenemez yükselişinden, iyi mi?
***
İşte sendikacılığın geldiği son nokta…
Dün akşam Dolphin Yunus Emre Kültür Merkezi’nde Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın da katıldığı bir program düzenlendi.
Akp Milletvekillerinden Mehmet Akif Yılmaz, Radiye Sezer Katırcıoğlu, AKP İl Başkanı Şemsettin Ceyhan ve Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun katıldığı programda konuşan Ali Yalçın’ın sözleri
Oldukça dikkat çekiciydi.
81 ilde “EVET” için çalıştıklarını anlatan Ali Yalçın, sendika üyelerine “EMEK İÇİN DEĞİL, EVET İÇİN ÇALIŞACAĞIZ” dedi.
Evet, bir emek örgütü olan sendikanın genel başkanı emeği arka plana itecek kadar bu yola baş koymuş.
***
Tabi ki taraf olabilirsiniz, tabi ki “Evet” için çalışabilirsiniz ama bu konudaki kararlılığınızı anlatmanın yolu emeği hiçe saymak mıdır?
Bu iğreti edici konuşma acaba o üyelerde nasıl bir izlenim bıraktı, merak ediyorum.
Neticede sendika demek; işverene karşı çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını koruyup çözüme kavuşturmak demek.
Yani sendika işçiden taraftır, siyasetçiden ya da sermayeden yana değil.
Siyasi seçimlerde taraf olabilir, bu yeni karşılaştığımız bir durum değil ancak
Memur Sen Genel Başkanı sayesinde EMEK kelimesini bertaraf edeni de ilk kez duyduk!
Ha, bir de şu garibime gitti.
Bu toplantı öncesi basına haber vermek için arayan Memur Sen yetkilileri, zaten bunun bir “EVET” toplantısı olduğunu söylemişti.
Yani amaç belliydi.
Buna rağmen gazetelerin manşetine “Memur Sen referandum kararını açıkladı” şeklinde yazanlara ne demeli bilemedim.
Başlığı merak uyandırsın diye düşünmüş olmalılar!