Hangi Gazete? (Yazılı olan mı, internet olan mı?)

Uğur BAYRAM

Uğur BAYRAM

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta ortasında ilçe belediye başkan adaylarımızdan biri, gazetelerin idarecileri ve üst düzey yöneticileriyle bir toplantı yapmıştı.

Yine tam da o gün uzun süredir kıvılcım bekleyen bir tartışma alevlenmiş, hatta kocaman bir yangına dönüşmüştü.

İlimizin saygın bir basılı gazete yöneticisi, çok sevdiğimiz bir ağabeyimizin başlattığı bu tartışma kimilerine doğru, kimilerine göre de ayrımcıydı.

Hatta internet gazete sahiplerini küstüren açıklamasında ağabeyimiz, kendi zamanının önemine değinmiş ve toplantıyı zaman kaybı olarak değerlendirmişti.

Konu okur olarak pek de sizi ilgilendirmese gözükse de, tamamen okuyucu odaklı olduğunu düşündüğüm için gündeme taşımanın zamanı geldi.

Tastamam 15 yıl birlikte çalıştıktan sonra şutlandığım, haftalık köşe yazılarımla ‘farklı’ bir çizgide gazeteciliği öğrendiğim bu ağabeyime saygımı asla eksik etmem. Saygısızlık yapanın da karşısında dururum.

Kendimi geçtim, yıllarca dirsek çürüttüğü kalemdaşlarının yakın zaman önce ‘tenkisat’ kurbanı olup şutlanmasına kim bilir nasıl üzülmüştür.

Neyse zamanımız önemli, konuya geçelim. Yazının baskıya (pardon) internete yetişmesi lazım!

Başlığımızı da hemen şuraya koyalım o zaman;

‘Basılı gazete mi, internet gazetesi mi?

(Kolay ve anlaşılır olması için madde madde yazdım)

Basılı gazete:

* Kadimdir, saygı gerektirir.

* Gazete kağıdı ile mürekkebin karıştığı koku muhteşemdir.

* Yazar kadrosu duayendir, emekliliğini yaşayan, kuvvetli kalemlerdir. Aman haa kalemine takılmayın fena haşlanırsınız. ‘F klavye’ kullanılır. Hatta ‘F klavye’ bilmeyeni gazeteci olarak görmezler.

* Hiçbir ek enerji (şarj aleti) istemeden her yerde okunur. (Berberler dahil)

* Gelenekçi olduğu için bir çoğu iktidarı sever, över. Bu yüzden çoğunluğun adı 'yandaş', 'havuz', 'yalaka' olarak anılır. Muhalif olan azınlığa ise 'hain', 'terörist', hatta 'fetö'cü' bile denir.

* Yazım kurallarına sonuna kadar uyar, editörler buna çok dikkat eder.

* Zamanları çok önemlidir, yetiştirmekte oldukları bir gazete vardır çünkü. Gazetenin genel tasarımı bir yana baskısı, abonesi, dağıtımı bir sürü iş daha beklemektedir.

* Ne kadar gelenekçi olurlarsa olsunlar yayın organları sadece gazete kağıdında sıkışıp kalmaz. İnternette de yayınlanır. Aslında onlar da bir nevi internet gazetecisidir.

İnternet gazetesi:

* Yazılı gazete gibi abone olma, parayla satın alma derdiniz yoktur.

* Çok yer kaplamaz, avucunuzun içindeki akıllı telefonla gece yarısı haberlerini okuyabilirsiniz.

* Dış kısmı renkli, içi siyah-beyaz değildir; rengarenktir.

* Ekran ayarlarından yazıları istediğiniz boyutta okuyabilirsiniz. (Canınız sıkılıyorsa bu ayarı oyun haline bile getirebilirsiniz)

* Yazılı gazetelerde dün yaşanan haberleri okurken, internet gazetesinde tüm gelişmelerden anında haberdar olursunuz.

* Yazar kadrosu gençtir. Çünkü yazarları sadece gazeteci değildir. Bir çoğu iş güç sahibi ya da işsizdir!

* Klavyede dans eder, ‘Q’ ya da ‘F klavye’ kullanabilirler. Çok üzerine gitmeyin kendi klavye düzenini bile tasarlar şaşırıp kalırsınız.

* Yazım kurallarına pek uyulmaz, zamana değer verir ama zamana asla teslim olmaz. Önemli olan hızı yakalamak ve bilgiyi anında aktarmaktır.

* Yenilikçidir, çoğu muhaliftir. Kimseyi bulamazsa bazen kendi kendini eleştirir. Eleştiriye açıktır, çoğu sosyal demokrattır, hatta devrimcidir. Muhafazakar olanların en az bir kaç tane troll arkadaşı vardır.

(troll - sosyal medyada yalan haberleri def-i hacet eden zararlı kişiler)

* İnternet ortamı karışıktır, denetim zordur.

***

Dünyada basılan ilk gazete ile ilgili habere şöyle bir bakalım;

‘Johann Carolus'un 1605 yılında yayınladığı aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historie adlı gazetesi, kâğıt üzerine basılan ilk gazete olarak kabul edilmektedir.’

Bu bilgiyi İl Halk Kütüphanesi’ne giderek değil, internetten öğrendim. Hem de bir kaç saniyede.

Kısaca hepimizin zamanı çok kıymetli sevgili abim. Konunun reklâm pastasındaki dağılımını profesyonel olmadığım için bilemiyorum.

Her iki gazetede çalışmış biri olarak derim ki;

“Bütün dünyanın kabul ettiği internet gazeteciliği övgüyü fazlasıyla hak ediyor. Çünkü ölüm ilanları, yazılı gazetede ‘yarın’ çıktığında cenaze çoktan kalkmış oluyor…”