Doğruyu söyleyen mi, Söyleyenin kimliği mi..?
Havalar çok sıcak.
Gündem bom boş.
Ona rağmen farkımızı korumaya, gündem yaratacak haberler yapmaya gayret ediyoruz.
Tabi bu arada, gazetedeki arkadaşlar yaz izinlerini yapmaya başladı.
İlk sırayı sağ olsunlar, bana verdiler.
Ben öyle buralardan uzun süre ayrılmaya alışık değilim.
En fazla bir hafta uzaklaşmak bana yetiyor da artıyor.
Şeytan azapta gerek, demek ki bana rahat batıyor. Fazlasını vücut istemiyor.
Bu hafta sonuna doğru ailemle bir hafta buradan uzaklaşıyorum.
Zaten kaç gündür ne köşe yazısı yazasım var ne de haber…
Hiçbir şey bana heyecan vermiyor.
Gelecekten yana bir umudum yok!
Bir umuda sarılmışlığım yok!
Her şey olacağına varır modundayım.
Suyun akışını değiştirmeye çalışmak için kendimde bir enerji de bulamıyorum.
Bunun ülkenin genel gidişatıyla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum.
O kadar umutsuzum ki, yıllardır birilerinin bizi iyiden iyiye işlettiğini düşünmeye başladım.
Şu son süreçte yaşananlara bakınca, ortada mutlu azınlıklar topluluğundan başka elde bir şey olmadığını görüyorum.
Yapılan kayıkçı kavgalarının bile belli bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum.
Ve ne acıdır ki, bizim gibi insanlara hep kötünün iyisini seçmek kalıyor.
Neden? Çünkü başka seçenek yok!
Tam, üçüncü bir yol arayışında olanlar için yeni bir yol açıldı, bu sefer tamam diyorsunuz;
Fakat bir bakıyorsunuz durum orada da hayli karışık.
Yani sözün özü, Türkiye tek bir merkezden yönetilir olmuş ve biz bunu yeni fark ediyoruz.
Hep derim… bugün hangi siyasi partinin tüzüğünü elinize alırsanız alın
Üç aşağı beş yukarı hepsinde kurallar aynıdır.
Hiçbiri bu memlekete ihanet etme, bu ülkeyi yok etme amacıyla kurulmaz!
Her birinin ilkeleri birbiriyle örtüşür.
Ama iş o tüzüğü uygulamaya geldiğinde maalesef öyle kolay olmuyor.
Bir kere hepsinin içinde tek adam yönetim arzusu vardır.
Partiyi bırakmamak üzerine koyduğu delinmesi zor kurallar vardır.
Yani sistem, orada ölene dek kalma üzerine kurulmuştur.
Bunu böyle yapanlar ironik biçimde sonra kalkıp ülkeyi tek adamın yönettiğini savunur.
Bazen öyle anlar vardır ki, söylenen sözün doğruluğundan çok, onu söyleyenin kimliği daha önemli olur.
Bugün bu pencereden baktığımızda bize tek adam tarafından yönetildiğimizi söyleyenlerin
Kendi partilerinin üzerine kene gibi yapışmış kişiler olduğunu görürüz.
O yüzden çokta kasmamak lazım.
Ben en iyisi mucizelere inanmaya devam edeyim…