Mavi bayraklı İzmit

Uğur BAYRAM

Uğur BAYRAM

Tüm Yazıları

(Hala sonbahar yaşansa da, içimdeki yaz tatili heyecanı asla bitmez!)

1934 yılında temeli atılan ve 1936 yılında da hizmete giren Türkiye’nin ilk çağdaş kağıt fabrikası SEKA, İzmit’te kurulmasaydı ne olurdu?

Bir dönem şehrimiz sanayinin mihmandarı olan SEKA, diyelim Bodrum ya da Marmaris’te kurulsaydı?

Bacasız sanayi ile kanserojen sanayi, yer değiştirseydi de İzmit turizm başkenti olsaydı mesela?

Ee bu durumda diğer sanayi kuruluşları da (daha güneye) kayacaktı, öyle değil mi?

Düşüncesi bile ürkütücü ama Yatağan termik santraliyle kirlenen Muğla’nın Fethiye ilçesinde otomotiv, Bodrum’da petrokimya ve rafineri tesisleri, Marmaris’te ise küçük haddehaneler ve boya fabrikaları kurulacaktı!

Mavi bayraklı plajlar, tatil köyleri, oteller ve bilumum turistik tesisler de şehrimizde boy gösterecekti!

Ekolojik denge gereği havası kirlenmeyen Kocaeli bölgesi, yalancı Akdeniz havasına bürünecek ve bitki örtüsü de zamanla farklılaşacaktı elbette.

Hayal gücünüzü biraz daha zorlamak istiyorum;

Okuduğunuz şu ciddi gazetenin ayrıca dev bir magazin servisine de ihtiyacı olacaktı. Yakın olduğu için tüm İstanbul sosyetesi ve sanat camiası da İzmit plajlarına yığılacaktı çünkü.

İnterteks fuar merkezi ülkenin en dingin ve uzun kum plajı, Fethiye Caddesi barlar sokağı, İnönü Caddesi ise butik oteller caddesi olarak bilinecekti.

Zaten tek ulaşım kuzey taraftan geçen TEM otoyolu olurdu. Şehrimizdeki çok şeritli bağlantı yolu ise binlerce gulete-yata kucak açan dev Marinaya uzanan bir sahil yolundan öteye gidemezdi!

Sahildeki vapur iskelesinden günlük tekne turları yapılır, güzergahı ise; Outlet Plajı, Değirmendere Beach, Halıdere akvaryum koyu, (geç karşıya) Körfez Camel Beach, Derince D-Marin olurdu.

İngilizce, Fransızca, Rusça’yı su gibi bilen turizm elçisi delikanlılarımız, kahvehane köşelerinde değil de yüzlerce otelin lobilerinde para kazanırdı.

Bitmedi, tertemiz denizi ve kumsallarıyla turizm başkenti olan İzmit, sadece yaz turizmi ile de değil Kartepe ile ve onlarca tesisiyle kış turizminin de gözbebeği olurdu.

Gölcük ve 60 Evler sahili, Plaj Yolu mevkii apart otellerle dolu olacağı için, dev binalar olmayacak ve 17 Ağustos depreminden de az kayıplarla sıyrılacaktık.

Benim hayallerin ardı kesilmez…

İzmit kanserojen sanayi değil de bacasız sanayi olsaydı keşke.

Sekapark’ta soğuk bir bira yudumlarken, paçalarımı dizlere kadar sıyırıp ayaklarımı körfezin serin sularında dinlendirirdim!

Mavi bayraklı körfezim hiç kirlenmezdi.

Akşam iş dönüşü otomobilimi Halkevi Halk Plajı otoparkına çeker, şortumu giyer, havlumu elime alır kalabalığa karışırdım hemencecik…

Uğur Bayram