Duayenler patladı (!)
CHP içerisinde ivmesinin hızla yükseldiği dönemlerde Sayın Muharrem İnce ile bir görüşmemiz olmuştu.
Konuşmamız gereken bir husus için Yalova’daki ofisinde buluşmuştuk.
Milletvekiliydi, o gün oğlunu askere uğurlamanın heyecanını yaşıyordu.
“Çay kahve yetmez, yemek ısmarlayayım size”
dedi.
Telaşını gördüğümüzden kabul etmedik, sohbete başladık.
*
Toplu programlarda izlediğim ve televizyonda gördüğüm Muharrem İnce aynı İnce’ydi.
Doğal, samimi, içten.
O günlerde TBMM’de çeşitli il ve ilçelerin sorunlarına dair beklenti içinde olanların İnce’ye ulaştırdıkları dosyalar gündemdeydi.
İşte tam da bu sebepten kendilerini ziyaret etmiştim.
Vesile oldu, böylelikle Sayın İnce ile diyaloğumuz başladı.
*
CHP’deki Kurultay sürecinde fikir alışverişimiz sürdü.
Ne zaman arasam sorularımı cevapladı, gelişmeleri paylaştı.
Hatta Kocaeli’deki CHP Kurultay delegelerinden tanıdıklarıma kendisine oy vermeleri yönünde ricada bile bulundum.
Çünkü değişim kaçınılmaz diye bakarım hep ama olmadı.
Kurultayı yerinde takip etmiştim.
Muharrem İnce belki de CHP tarihinde bir genel başkana karşı en iyi oyu almayı başaran ilk kişidir.
Bu hava onu Cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar taşıdı.
*
Cumhurbaşkanı adaylığına adı geçmeye başladığında ve adaylığının ilk anlarında gazeteci kimliğimle en az haftada bir telefonla iletişim kurdum.
Popülaritesi gittikçe artan İnce
, o sıralar telefonlara pek bakamaz oldu -ki bu doğaldı.
Türkiye’nin dört bir yanından teveccüh görmeye başlayan, meydan mitingleriyle ortalığı sallayan İnce’nin telefonlara bakmaması değil, bakması saçmalık olurdu.
İlla ulaşmak gerekiyorsa mesaj yazıyordum ve bir şekilde cevapsız bırakmıyordu.
*
Şimdi bunu niye anlattım?
“Benim Muharrem İnce ile diyaloğum vardır, kendisi neredeyse kankam olur”
falan demek istemiyorum.
Böyle bir şey hiç olmadı.
Varmak istediğim nokta başka…
*
Biliyorsunuz, Türkiye birkaç gündür Muharrem İnce ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sarayda yaptığı söylenen gizli görüşmeyi konuşuyor.
Bu iddiayı ortaya atan SÖZCÜ GAZETESİNİN baş yazarı Rahmi Turan olunca ister istemez ciddiyet kazanıyor.
Bu olayda hem bir gazeteci hem de İnce’yi yakından tanıyan biri olarak dikkat kesildim.
Acaba işin sonunda ortaya ne çıkacak diye…
Dün gece saat 03:00’ü geçiyordu, ben hala TV karşısında bu tartışmaları izliyordum.
SÖZCÜ
baş yazarı Rahmi Turan önce CNN Türk’e bağlandı, ardından Haber Türk’e…
Köşeye sıkıştığını anlayan Rahmi Turan ağzındaki baklayı çıkarmak zorunda kaldı.
Yazısında Erdoğan ile görüşen CHP’linin adını saklayan Turan, o kişinin Muharrem İnce olduğunu söyledi.
Ben şok…! Ne yalan söyleyeyim, Metin Feyzioğlu dese şaşırmazdım.
*
Aynı saatler açıklamalar peş peşe geliyordu. İnce, “böyle bir görüşme yaptığımı belgelesinler kendimi Taksim meydanında yakarım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise hedefinde CHP lideri Kılıçdaroğlu vardı.
Anlayıp dinlemeden, ispata muhtaç bir bilgi karşısında yangını körükleyen açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu’na karşı eline koz geçiren Erdoğan;
“Böyle bir görüşmem olduğunu ispat etsinler Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyarım, kendisi CHP genel başkanlığını ortaya koyabilir mi”
dedi.
Oldu mu ortalık toz duman…?
*
Rahmi Turan telefonla bağlandığı canlı yayında yazdığı yazının nelere yol açtığını yeni anlamış gibiydi.
“Bizde hata yapabiliriz, kaynağıma güvendim, o da bir gazeteci”
dedi.
Bu sefer herkes o gazetecinin kim olduğunun peşine düştü.
Saraya yakın isimlere göz gezdirildi. Turan telefonda ter döktü.
“Açıklayamam, ama sonra bunu da düşünürüz”
dedi.
*
O an anladım. Rahmi Turan’ın şirazesi iyice bozuldu, akşama sabaha kaynağını açıklar diye düşündüm.
Aynen de öyle oldu.
Rahmi Turan bugün, haber kaynağının Milliyet Gazetesi eski yazarlarından TALAT ATİLLA olduğunu açıkladı.
Talat Atilla aynı zamanda kendine ait bir haber sitesini yönetiyor.
Rahmi Turan bu sitede de yazı yazıyor.
Yani ilişkileri sandığımızdan da derin.
*
Gelinen noktada Muharrem İnce sarayda iktidar arayan CHP’li olarak yaftalanıyor.
Erdoğan da CHP’yi dizayn etmeye çalışan Cumhurbaşkanı etiketi yiyor.
Ben ise böyle bir görüşmenin yapıldığına inanmayan taraftayım.
Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertesi gün her ne kadar bende bazı belirsiz noktalar bıraksa da;
Hiçbir CHP’linin, daha doğrusu “gerçek CHP’linin” partisini iktidarın güdümüne sokacağını sanmıyorum.
“Saray muhallebicisi”
türündeki gazetecilerin tezgahladığı bu oyunun
Hem CHP’yi hem de Muharrem İnce’yi itibarsızlaştırma çabası olarak görüyorum.
*
Ama en üzüldüğüm taraf, meslekte DUAYEN olarak nitelendirdiğimiz Rahmi Turan gibi büyüklerimizin bu tezgaha nasıl geldikleridir.
Rahmi Turan’ın dün gece “Muharrem İnce’ye sordunuz mu, gerçekten Erdoğan ile sarayda görüşmüş mü” sorusuna karşın;
“Aradım ama ulaşamadım”
şeklinde yuvarlak cevap vermesini ise hiç yakıştıramadım.
Onun yerine “Efendim, ben haber kaynağıma çok güveniyorum. Muharrem İnce’yi arasam da kabul etmeyecekti. Hem gazetecilikte bir şey vardır, kaynağınızdan eminseniz muhatabını aramazsınız çünkü aradığınızda haber olmaz” deseydi;
Daha ikna edici olurdu.
Ancak SÖZCÜ gibi gazetenin başyazarı olarak Muharrem İnce’ye ulaşamadığını söylemek, kaçamak cevaptan başka bir şey değildir.
O yüzden yazımın başında Muharrem İnce ile diyaloğumdan örnek verdim.
*
Dün ve bugün yaşanan olayın ardından Sayın İnce’yi aradım ancak görüşemedim.
Kendisine aynen şu mesajı yazdım:
“Sayın İnce; koskoca Sözcü baş yazarı Rahmi Turan size ulaşamamış ama ben sizin her zaman ulaşılabilir olduğunuzu, yerel gazete sahibi olarak ne zaman arasam görüşebildiğimi söylüyorum. Uzun zamandır sizi aramamıştım, bir şansımı deneyeyim istedim”
dedim.
Sayın İnce anında cevap verdi.
“HALA AYNIYIM”
dedi gülücük emojisiyle.
Yani siz koskoca SÖZCÜ baş yazarı olacaksınız, Muharrem İnce’ye ulaşamayacaksınız.
Bunu da aciziyet olarak ekran karşısında anlatacaksınız.
O da yetmezmiş gibi, bir tezgaha istekli veya dolaylı yoldan yardım ve yataklık edeceksiniz;
Köşeye sıkışınca da Duayen gazeteci kimliğinizi çöpe atıp haber kaynağınızı deşifre edeceksiniz.
Olmadı Rahmi Turan hem de hiç olmadı.
Bize hiç iyi örnek olmadınız.
*
Zaten son zamanlarda bizim buralarda kendini hala “DUAYEN GAZETECİ” sananlarda da bir sıkıntı var.
Bu hastalığın bir de ulusal boyuta sirayet etmesine gerçekten üzüldüm.
Hayır, sizde mi bizim buradakiler gibi gün boyu kafayı bulanlardansınız.
Kafayı bulup ne saçmaladığını bilmez hale gelenlerden misiniz?
*
Durduk yere Türkiye’yi birbirine kattınız.
Muharrem İnce’yi paketlediniz.
Aday olacağı varsa da önünü kestiniz.
CHP’de parti içi kavganın, ayrışmanın fitilini ateşlediniz.
Erdoğan’ı rakip partiye darbe yapan biri sıfatına soktunuz.
Öyleyse de bunu ispat edemediniz.
Haber kaynağınızın deşifre ettiniz, başını belaya verdiniz.
*
En acısı da ne biliyor musunuz?
Milletin eline yeni yeni ulaşmaya başlayan yüksek oranlı doğalgaz ve elektrik faturalarının tartışılmasının önüne geçtiniz.
Tank palet fabrikası konusunda ise herkese reset attınız.
Sayenizde kimse bunu konuşmuyor.
Tam da SÖZCÜ Gazetesine yakıştığı gibi(!)
Ne güzel gazetecilik yaptınız.
Sizi tebrik ediyorum Rahmi Turan…