“Keşke adım geçmeseydi”

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Dün ziyaretimize Kocaeli Ülkü Ocakları Başkanı Av. Yunus Emre Kurt ile arkadaşları geldi.

Daha önce başka bir Ülkü Ocak Başkanı ile oturup sohbet etmişliğim yoktu.

Yunus Emre Kurt’u bulmuşken biraz sıkıştırayım bari dedim.

Pırıl pırıl idealist bir genç, yanındaki arkadaşları da öyle.

*

Yanlış hatırlamıyorsam göreve geleli on ay olmuş.

On ayda çok güzel kültürel işler yaptıklarını anlattı.

İki de kitap hediye etti.

Özellikle çocuklar için hazırlanmış Dede Korkut Hikaye kitabının subliminal mesajlar içermesi dikkatimi çekti.

Yunus Emre Kurt

bunu bilinçli olarak yaptıklarını ifade etti.

Bir çocuğun ideolojik düşüncesinin oluşma yaşının 20 yaşa kadar ilerlediğinden bahsetti.

Eskiden bu yaş 18 iken şimdi 20 yaşına kadar değişkenlik gösterebiliyormuş.

O yüzden mümkün olabildiğince çocuklara ve gençlere ülkücü hareketi aşılamanın önemli olduğunu vurguluyor.

Kırmızı başlıklı kız

masalında ve başka çizgi filmlerde kötü karakter olarak yansıtılan kurdu, ülkücülerin sembolü olan kurttan yola çıkarak itici göstermek adına yapıldığını anlatıyor.

Yani Yunus Emre Kurt, ülkücü gençlerin çoğalması için baya derin bir çalışma yürütüyor.

*

Yunus Emre Kurt’a “Ülkü ocaklarını nasıl yaşatıyorsunuz, finansman sağlanıyor mu” diye sordum.

On aydır genel merkezden tek kuruş almadıklarını kendi yağlarıyla kavrulduklarını anlattı.

Hatta birikmiş bazı borçları bile ödemişler.

-Peki, MHP il başkanlığı destek veriyor mu

, dedim;

Vermiyormuş. Hiç isteme gereği de duymamışlar.

-Ama Aydın (Ünlü) başkan yürüttüğü yan işlerden elde ettiği kazancı partiye olsun, ülkücü gençlere olsun; bunlar için kullanıldığını söylüyormuş,

desem de;

O, herhangi bir polemiğe girmeyi istemedi, susmayı tercih etti.

-MHP’de yaşanan çalkantılı dönem içerisinde adınız il başkanlığına yakıştırıldı, ne diyorsunuz,

sorusuna ise

“Keşke adım hiç geçmeseydi”

diyerek kısa kesti.

Yunus Emre Kurt, MHP ile ilişkilendirdiğim sorulardan rahatsız oldu, farkındaydım.

Oldukça nazik, haddini bilen bir genç.

Ama yapacak bir şey yok! Ülkü Ocaklarını MHP’den ayrı düşünemeyiz.

O yüzden yakaladık mı, aklımızdakini sormadan geçmeyiz.

Hoşgörüsüne sığınarak sohbetimizden bazı kesitleri aktarmak istedim.

Yazılmasın demediği için de rahatça yazdım.

----------------------------

AKLINIZ NEREDEYDİ?

Kentte bir tartışma başlatma konusunda fena olmadığımızı söyleyebilirim.

En azından basın camiası içerisinde…

Dedim ki, “AKP yapınca siyasi olmuyor, CHP isteyince siyasi oluyor”

“Kocaeli Kongre Merkezi olarak verdiğiniz ismi değişip yerine AKP Kongre Merkezi yazın…”

*

Konu malumunuz…

CHP, il kongresi için Sekapark’ta yeni yapılan Kocaeli Kongre Merkezini istiyor, Büyükşehir “siyasi programlara yok” diyor.

Durum basına yansıyor.

Bunun üzerine ben de; AKP Gençlik Kollarının o gün yapacağı, Binali Yıldırım’ın da katılacağı üye katılım töreninin siyasi olduğu hatırlatması yapıyorum.

Bu yazıyı saat 16:00 civarlarında yazıp gazeteden çıkıyorum.

Yazı 17:30 sularında yayına girdiğinde ise gazetelere bir haber düşüyor.

“Cengiz Sarıbay istedi, Büyükakın geri çevirmedi”

diye.

*

Evet, Sarıbay partililerin “koskoca il kongresini küçücük salonda mı yapacağız” tepkilerine karşın;

Elini yüzüne alıp, Büyükakın’dan kendilerine siyasi olduğu gerekçesiyle verilmeyen kongre merkezini istemiş.

Büyükakın da geri çevirmemiş.

Aman ne büyük JEST…!

*

O salonun CHP’ye verilmesi için illa Büyükakın’a mı sorulması gerekiyordu?

Bu işin bir ölçüsü, kriteri yok mu?

O zaman benim aklıma şu geliyor.

Başkan Büyükakın’ın alttakilerin tavrından haberi yok, işgüzarlık yapmışlar!

Demek ki ona sorulmadan böyle hassas bir konuda yanlış karar verilebiliyor.

Veya tam tersi…

Önce izin vermedi, tepkiler artınca hazır Sarıbay da arayınca “verdim gitti” oldu.

Böylece hem CHP’ye jest yapmış, hem de son günlerde CHP ile yaşanan gerilime “dur” demiş oldu.

*

Bir kere şunu kenara koyalım.

Kocaeli Kongre Merkezi

’nin sivil kalmasında ısrarcıyım.

O kapılar siyasete açılmamalıydı.

Siyasetin giripte sağ bıraktığı yer yok gibi bir şey.

Bari orası bize yani halka özel kalsaydı ama olmadı.

AKP ile başlayan siyasi organizasyonlar CHP ile devam edecek.

*

Ne diyelim, bu onların tercihi.

Orada bundan sonra bolca AKP programları takip edeceğiz.

Zira CHP ve diğer partiler geniş katılımlı program yapmakta pek usta değiller.

Onlar kendilerini bildikleri için küçük düşünüp küçük salonları tercih ediyorlar.

Tepki olmasaydı il kongresi bile daracık alanda yapılacaktı.

*

İşin bu tarafını bir kenara bırakırsak;

Büyükakın’ın tavrı nazik olmanın dışında zekiceydi.

Belki Sarıbay’a yüzü tutup “hayır” diyemedi ama sonuçta doğrusunu yaptı.

CHP ile yaşananların ardından yükselen tansiyonu düşürecek bir adım attı.

Hoş, o kongre merkezi ne Büyükakın’ın ne AKP’nin babasının malı değil!

Ama biz şu 17 yılda öyle şeyler yaşadık ki; adamlar oturdukları koltukları babadan miras;

Yönettikleri belediyeleri kendi şirketleri gibi görüp inanılmaz kararlar aldılar.

O yüzden en ufak bir şeye sevinir, en küçük olayı abartır olduk.

Tebrik mi edelim, “Aklınız neredeydi” mi diyelim, bilemedim doğrusu (!)