Portakal eyleminin hakkı yenmez!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Bugün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından basına servis edilen haberde

Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart Van Bolhuis ve beraberindeki heyetin

KBB Başkanı Tahir Büyükakın’ı

ziyaret ettiği yazıyordu.

Haber önüme düştüğünde şöyle bir içeriğine baktım.

Taraflar arasında geçen sıcak görüşme fotoğraflara da yansımıştı.

Karşılıklı iyi temennilerin yer aldığı görüşmede Başkan Büyükakın

Bir zamanlar yaşanan diplomatik kriz nedeniyle Hollanda ile ilişkilerin yavaşladığını

Ancak bundan sonra olumlu yönde yeniden ivme yakalanması gerektiğini ifade eden sözler sarf etmiş.

Bu görüşme beni bundan iki yıl önce yaşanan o diplomatik krize götürdü.

***

Hatırlıyorsunuz değil mi?

2017 yılında dönemin Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın,

Hollanda’da siyasi propaganda yapmalarına izin verilmemişti.

Yaşanan olayın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Hollanda’ya yönelik “Nazi” benzetmesi yapmıştı.

Bu durum Türkiye ve Hollanda arasında diplomatik krize sebep olmuş, konu uzun süre gündemde yer bulmuştu.

Tabi, bu konunun gündemde kalmasını sağlayan etkenlerden biri de

AKP Kocaeli il gençliğinin Hollanda’yı protesto amaçlı yaptığı portakal bıçaklama eylemiydi.

***

AKP il gençlik kolları başkanı Emre Kahraman ve “AK gençlik”, Antikkapı’nın önünde oldukça yaratıcı(!) biçimde;

Yanlarında getirdikleri portakalları bıçaklayıp bir güzel suyunu içmişlerdi.

“Portakal orda kal”, “Faşist Hollanda”

gibi pankartlar eşliğinde konuşan Başkan Kahraman,

“Avuç içi kadar ve gözümüzde portakal kabuğu kadar kıymeti olmaya Hollanda, sonrasında çok pişman olacağı bir adımı atmaktan çekinmedi. Toprakları kadar insanlık seviyeleri de deniz seviyesinin altına inmiş, alçak, tahammülsüz, hiç uzatmadan söyleyelim, faşist bir ülke olan Hollanda, bakanımızın seçmenle ve vatandaşlarımızla buluşmasını engellemiştir”

demişti.

***

Bugün Hollanda Başkonsolosunu Kocaeli’de görünce gerçekten de çok pişman olduklarını düşünmeden edemedim(!)

Çünkü AK gençlerin bu protestosu ulusal basında geniş yankı bulmuştu.

O gün “Faşist” dedikleri Hollanda, bugün temsil makamıyla ayağımıza gelmişti.

Gerçi bundan önce krizin ortasında kalan dönemin Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu, mevkidaşıyla kameralar karşısına geçip, pozitif mesajlar vermişti ya, neyse…

Ama neresinden bakarsanız bakın Kocaeli AK gençliğinin yaptığı eylem akılda kalan bir eylemdi.

Kimini güldürdü kimini kızdırdı ama ben bu eyleme çok gülmüştüm.

Oscarlık performanstı…

***

Netice itibariyle her iki ülke arasında yaşanan krizin aşılmasından vatandaş olarak memnunuz.

Zaten dış dünyada dostumuz yok, bari var-mış gibi yapanları küstürmeyelim!

Bu anlamda bugün Büyükakın’a yapılan ziyareti oldukça değerli bulduğumu ifade etmeliyim.

HÜRRİYET SİNİR UÇLARINA DOKUNDU

İzmit Belediye Başkanı Hürriyet bugün deyim yerindeyse eski Başkan Nevzat Doğan’ı topa tuttu.

Kendinden önce başkanlık koltuğunda on yıl boyunca oturan Doğan’ı adeta yerin dibine soktu.

Doğan döneminde AKP İzmit ilçe başkanlığı görevinde bulunan Hasan Ayaz’ın seyahat masraflarından tutun da, ENSAR, TÜGVA gibi vakıfların kel alaka isteklerine kadar;

Belediyenin kasasından harcama yapıldığını açıkladı.

Hürriyet’in açıklamasına ulusal basının ilgisi de büyüktü.

Zira Pazar günü önümüzde İstanbul seçimleri var.

Bu seçim her ne kadar İstanbul belediye başkanlığı seçimi olsa da aslında bir Türkiye seçimidir.

Erdoğan’ın “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sözleri de bunu destekler niteliktedir.

***

Hürriyet’in bugünkü basın toplantısı eminim çok konuşulacaktır.

Konuşulmakla kalmayıp, tarihte yerini alacaktır.

Çünkü yapılan açıklama kutupları keskinleştiren, tartışmanın fitilini ateşleyen, kısacası büyük cesaret isteyen bir açıklamaydı.

Hürriyet’in bugünkü sözlerine karşı hemen tavır geliştirip açıklama yapan ENSAR Vakfı temsilcilerinin sözlerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Ne dedi Ensar Vakfı?

“CHP’li Başkan işten çıkarma ile gündeme geldikten sonra şimdi İslami STK’lara baskı ile gündemde. Kendisinin amacının İstanbul seçimlerini etkilemek olduğu açık.

Ağzına aldığı ENSAR Vakfı bir protokol yapmıştır ve iptal şartlarının ne olduğunu bilmelidir.

İslami STK’lar buralarda vatan din millet sevgisini aşılıyor. Burada terör faaliyeti yok.

CHP iktidara geldiği günden beri dinle, İslamla, ezanla, baş örtüsü ve İslami STK’lar ile uğraşmıştır”

Yani işi yine tutup CHP’nin başörtüsü ve ezan karşıtlığına, kısacası din düşmanlığına bağladılar.

***

Ensar Vakfı deyince benim de içim ürperiyor.

Aklıma hep küçük yaşta tacize uğrayan çocuklarımız geliyor.

İstedikleri kadar din sevgisi aşıladıklarını söylesinler, ikna olamıyorum.

Değil mi ki bunu yapan sapkınlara yeteri kadar ceza verilmedi, bana kimse ENSAR’ın ulvi işler yaptığını kabul ettiremez!

Olayı münferit görmeleri ise aklımın almadığı başka bir yanı...

Ensar ve türevindeki cemaat yurtlarında devlet eli olmadığı sürece yaşananların aynısının tekrarı mümkün.

Bu yüzden bu realiteyi hiç aklınızdan çıkarmayın.

***

Ancak işin siyasi boyutuna gelirsek:

Fatma Kaplan Hürriyet’in, çocuk tacizleri sonrasında çoğu insanın tepkiyle yaklaştığı ENSAR Vakfı’na karşı tutumu geniş bir kesimi memnun etmiş, içinin soğumasına sebep olmuş olabilir.

Ama diğer yandan Hürriyet’in bu tutumu CHP’ye farklı sıkıntılar da getirebilir.

O yüzden yazımın başında Hürriyet’in açıklamalarını fazla cesur bulduğumu ifade ettim.

***

Aslında siyaset bu olmalı.

İnandığın doğruları ölümüne savunmalı, gördüğün yanlışların üzerine bodoslama gitmeli.

Sonuçları ne olursa olsun geri vites yapmamalı.

En kötü karar dahi kararsızlıktan iyidir derler.

Benim yaşam felsefemde de bu vardır.

Ya siyah, ya beyaz…

Hürriyet de bunu yaptı. Günün sonunda ulusal gündemde yer bulmayı başardı.

Bu olay İstanbul seçimlerinde kararsız kalan seçmene ne kadar etki eder, bilemiyorum.

Fakat Hürriyet İzmit’te iyi şov yaptı.

Deyim yerindeyse bugünkü açıklamalarıyla İzmit’i salladı.

Ama bunun artısı-eksisi ne olur, onu zaman gösterecek.

Onun bu çıkışı bana “Yere batsın saraylarınız” söylemini hatırlattı.

O zaman iyi karşılık bulmuştu.

Ancak bugün risk aldı, biraz daha sinir uçlarına dokundu.

***

Görülen o ki, Hürriyet’in açıkladığı konuları daha çok yazıp çizeceğiz.

Benim aklım hala Hasan Ayaz’ın Mardin’e gittiğinde uçak bileti dahil tüm masrafları belediyeye ödetmesinde.

Kaymakam bile kendi cebinden öderken, hazret belediyeye sırtını yaslamış, iyi mi…!

Nevzat Doğan’ın isteğiyle ilçe başkanlığına seçilen Hasan Ayaz, kamudan sadece bir seyahat almışsa yine iyi.

***

Biz artık işin etik kısımlarını, helal-haramları geçtik;

“Ne kadar götürdüler”,

ona bakıp “Ahlak” derecelendirmesi yapar olduk.

Geçmişte Mahmut Civelek’in Kent Konut’tan indirimli daireler almasına yaygara koparmıştık.

“Nasıl olur da nüfusunu kullanır”

demiştik.

Adamın bu yüzden siyasi hayatını bitirdiler.

Ondan sonra gelenler Civelek’i çırak çıkarınca, ben bile Civelek’e haksızlık ettiğimizi düşündüm.

(Sayın Civelek siyasi operasyona kurban edildiğini söyler hep, o dönemlerde bunun olmadığını varsayarak yaptığımız haberlere istinaden diyorum)

Mantığı anlıyorsunuz, değil mi?

Derecelendirme kurulu olduk çıktık!

“Ayaz bir seyahat almış, çok mu? Allah beterinden korusun”

diyoruz.

----------------------------------------