ÂŞIK VEYSEL (VEYSEL ŞATIROĞLU)

Erhan Uysal

Erhan Uysal

Tüm Yazıları

Veysel Şatıroğlu 25 Ekim 1894 Sivas Şarkışla'da doğdu. Google büyük ustayı unutmayıp anısını tazeledi.

Veysel'in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi.

Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü, bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti.

« Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsin’e kadına göstermeğe gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan. »

Gözlerini kaybetmesine rağmen babasının aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı, 1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı ve azmi ile herkese örnek oldu.

21 Mart 1973’te vefat etti.

AYAKKABI HİKÂYESİ

Büyük Halk Ozanımızla ilgili Ayakkabı hikâyesini Sayın Sunay AKIN’IN anlatımıyla sizler ile paylaşmak istedim…

Anadolu'nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya, hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir.

Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir...

Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca...

Sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer... Ve pencereden aşağıya atlar.

Başka bir adam için... Kadın kocasını terk eder…

Koşarlar iki sevgili... Kaçıyorlar... Tarlaları, ovaları aşarlar...

Anadolu'da bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır... Namus belası. Töre cinayetleri... Yoksulluk... Cefa... Korku...

Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler...

Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar...

Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;

"Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor"...

Çıkartıp bakarlar ki!

Ayakkabısının içinde bir tomar para!

Kocası her şeyin farkında... Biliyor ki gidecek...

"Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti"

Yaban Elde Muhtaç Olmasın Diye!

O yoksul köylü;

Bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu...

O güzel insanı...

O onurlu davranışı sergileyen...

O terk edilen adamı...

Hepimiz tanıyoruz.

Dost dost diye nicelerine sarıldım

Benim sadık yârim kara topraktır

Beyhude dolandım boşa yoruldum

Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım

Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum

Her türlü isteğim topraktan aldım

Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi

Yemek verdi ekmek verdi et verdi

Kazma ile döğmeyince kıt verdi

Benim sadık yarim kara topraktır

Adem'den bu deme neslim getirdi

Bana türlü türlü meyva yetirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yarim kara topraktır

Karnın yardım kazmayınan belinen

Yüzün yırttım tırnağınan elinen

Yine beni karşıladı gülünen

Benim sadık yarim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkes de gördü

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Benim sadık yarim kara topraktır

Havaya bakarsam hava alırım

Toprağa bakarsam dua alırım

Topraktan ayrılsam nerde kalırım

Benim sadık yarim kara topraktır

Dileğin var ise Allah'tan

Almak için uzak gitme topraktan

Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan

Benim sadık yarim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta

Allah kula yakın kul Allaha

Hak'kın hazinesi gizli toprakta

Benim sadık yarim kara topraktır

Bütün kusurlarım toprak gizliyor

Merhem çalıp yaralarım düzlüyor

Kolun açmış yollarımı gözlüyor

Benim sadık yarim kara topraktır

Herkim olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser

Gün gelir Veysel'i bağrına basar

Benim sadık yarim kara topraktır

Âşık Veysel Şatıroğlu

.