Ceyhan, kendi kaderini kendi çizdi

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kocaeli yeni yılın ilk günlerinde bol miktarda CHP’yi konuştu.

Çünkü il kongresi AKP’den daha önceydi.

Hepimiz Cengiz Sarıbay ve Bekir Yurdagül hakkında yazılar yazdık, tespitlerde bulunduk.

Röportajlar yapıldı, fikirler savunuldu, karşılıklı göndermeler havada uçuştu.

Doğal olarak Kocaeli basını da malzeme sıkıntısı çekmedi.

Sürekli bir CHP güzellemesi ile karşı karşıya kaldı okuyucular.

Ve şimdi sıra geldi iktidar partisine.

***

Kongrenin 17 Şubat’ta yapılacağı resmi olarak açıklanmasa da en kötü ihtimalle Şubat ayı içerisinde yapılmak durumunda.

Tabi, bunun öncesinde parti genel merkezinin Ceyhan ile yola devam edip etmeyeceği daha önce açıklanacak.

Şayet yeni bir isimle yola çıkılacaksa onun alt yapı hazırlık aşamasına geçilecek.

Peki, niye hiç kimse Ceyhan’ın devam edip etmeyeceği ile ilgili yazılar yazmıyor, kendisinden görüş veya röportaj istemiyor?

Yapamazlar çünkü.

Ceyhan, “Cumhurbaşkanı Kocaeli’ye geliyor” diye kendine yakın basın kuruluşlarını davet için ziyaret ettiği halde;

O kuruluşlardan birinde Ceyhan’a “kalacak mısınız, gidecek misiniz” tarzı soru soramadılar.

Hep kıyısından köşesinden dolaştılar.

Neden? Sordurmazlar da ondan. Ne verirse onu yazmak zorundalar, neyi vermezse sormamak durumundalar.

Ama kongreye sayılı günler kala iktidar partisinde durumun ne olduğunu sorgulayan birileri olmalı, öyle değil mi?

Çok önemli bir konu çünkü bu.

***

Evet, Sayın Ceyhan zaman zaman “kuşlara inanmayın” diyerek ne kadar rahat olduğunu söylüyor.

Fakat son zamanlarda ki hal ve tavırları bana pek rahatmış gibi gelmiyor.

Kabul etseler de etmeseler de Kocaeli’de AKP ikiye bölünmüş durumda.

Ve bölünmenin olduğu bir yerde uyumlu birliktelikten, tek seslilikten söz edilemez.

Ne yapılır? Hemen bir karne çıkarılır, o karne bir güzel AKP Genel Merkezi’ne gönderilir.

Duyduğuma göre Ceyhan için benzer bir çalışma çoktan yerine ulaştırılmış bile.

Bunun karşılığında ne olur orasını bilemem fakat Ceyhan ile ilgili daha önce

CHP Milletvekili Tahsin Tarhan’ın gündeme getirdiği kamuya mal satma iddiaları yukarıya kadar taşınmış.

***

Bu iddialar yukarıda ne kadar karşılık bulur bilinmez.

Ancak doğru olan bir nokta var.

Diyelim ki Ceyhan söz verdiği gibi kamuyla iş yapmıyor, hatta bunun için hülle yolunu da seçmiyor.

Peki, yönetim kurulunda kamuyla iş yapanlar, belediyelerin çay bahçelerini, kafeteryalarını kiralayanlar ne olacak?

Bunların yaptıklarından Ceyhan sorumlu değil mi?

Ya, gençlik ve kadın kolu başkanları?

İl gençlik kolu başkanı gazete ziyaretleri sırasında bir yerde konuşmuş.

“Kamuyla iş yapma-yapmama konusu yan kolları kapsamıyor” tarzı bir şey söylemiş.

Aynı açıklamayı daha önce Serpil Yılmaz da yapmıştı.

Bakın, buna dair kimsenin net bir bilgisinin olmaması acayip bir durum.

***

Diyelim ki bu kural kadın ve gençlik kollarını kapsamıyor.

Kardeşim, bu demek değildir ki bütün ballı işleri siz alacaksınız.

O makamlarda olmasanız o işleri biraz zor alırsınız, bunun adı bal gibi “nüfus ticaretidir”

Diğer yandan AKP il kurulunda “ilk ona giren” yöneticilerin ne işler yaptığına bir bakılsa ne hikayeler çıkar kim bilir.

Aslında biz bu hikayeleri o kadar çok dinliyoruz ki, malum eşeği sağlam kazığa bağladıkları için ispat etme şansımız yok.

Bizim dinlediğimiz hikayeleri de biz uydurmuyoruz.

Bu durumdan rahatsız olan kendi partilileri anlatıyor haliyle.

Bunları bize anlatan başka yerlerde konuşmaz mı sanıyorsunuz?

Öyle bir konuşuyorlar ki sormayın gitsin!

***

Alın size son bomba bir iddia daha.

FETÖ’den dolayı kaçak olan Mehmet Ali Sarı’nın Seka sahilinde işlettiği “Seka Özsar Restoran”

Ve denizin içine doğru yapılan Alaçatı Muhallebicisi’nin olduğu yer.

Hani şu FETÖ’nün zirve yaptığı dönemler AKP’li siyasetçilerin, bürokratların, hemen herkesin akın ettiği, toplantılar yaptığı o gözde mekan var ya;

İşte orasını şu an Antikkapı işletiyor ama yakın zaman sonra yeni sahiplerine kavuşacak deniliyor.

Seka Sahil Restoran adıyla belediyeye ait yan şirket üzerinden hizmet veren o meşhur restoranı

AKP üst yönetiminden birileri kiralayacak deniliyor.

Bu üst düzeylerin kim olduğunu bizler yine kağıt üzerinde göremeyeceğiz haliyle.

Ama fısıltı gazeteleri şimdiden konuşmaya başladı.

İşte böyle rantsal işlerin çok rahat döndüğü veya konuşulduğu bir yerde Ceyhan nasıl devam edecek, aklım ermiyor.

Ceyhan bunların ipini neden tutamıyor?

Bir de şu meşhur MİA konusu var.

Ceyhan burada da taraf oldu diye bakılıyor.

***

Son günlerde zaten var olan “Reis aşkı” iyice tavan yapan, “çok özledik, hasret bitiyor” tarzı sözler paylaşan Ceyhan’ın içi içine sığmıyor.

İşin garibi, onu oraya getiren Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’tan da ses çıkmıyor.

Yukarıda öyle çetin bir mücadele var ki, herkes önce kendisini düşünüyor.

Ne Fikri Işık bu saatten sonra ille de Ceyhan olsun diye bastırıp risk alır;

Ne de şu isim olmasın diye çalışma yapar.

Benim AKP içinden aldığım hava bu yönde.

Yani kısacası Ceyhan, kendi kaderini kendi çizdi.

Nasıl çizdi, onu da öğrenmeye az kaldı..!