İbrahim Başkan’ın etrafını kimler sardı?
Geçtiğimiz günlerde gazetede ki özel mailime gelen bir mektubu buradan sizlerle paylaşmıştım.
Bu mektupta kısaca Basın yayın Dairesinde görev yapan Zafer Sevil’in,
Mezarlıklar müdürlüğüne gönderilme nedenlerine değinmiştim.
Zafer Sevil, paralele olan antipatisi nedeniyle yerinden olmuştu.
Bunu sağlayan kişi de elinin değmediği yer kalmayan “Paralel Doçent” adıyla tanınan malum şahıstı.
Paralel Doçent’in Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde nasıl at koşturduğunu az çok biliyoruz.
Hatta bunu sadece biz değil, oradaki hemen herkes iyi biliyor.
Fakat her nedense, kimseden çıt ses çıkmıyor.
***
Ben bu konuda özellikle AKP il başkanı Şemsettin Ceyhan’ın adım atmasını bekliyordum açıkçası.
Ne alaka diyebilirsiniz!
Ceyhan, Bakan Işık’tan aykırı olarak adım atar mı hiç diyeceksiniz.
Bu işler onun boyunu aşar diyeceksiniz.
Sizin düşündüğünüz her şeyi ben de düşünüyorum haliyle.
Ama yine de Ceyhan’ın Büyükşehri kasıp kavuran bu “paralel” mevzular konusunda harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü o iktidar partisinin Kocaeli’de ki ilk ağzı.
Yarın öbür gün bir bakmışsın, Bakan falan kalmamış.
Özellikle Fikri Işık’ın Milli Savunma Bakanlığına ısınamayıp, ard arda çam devirdiğini düşünürsek,
Bunun olabilme ihtimali de git gide artıyor.
***
Ceyhan’ın sırtını dayadığı ağaç şu sıralar çatırdıyor.
Bunu benim gibi Ceyhan da görüyor.
O nedenle de ast-üst ya da ahde vefa olayını bir kenara bırakıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği çizgide hareket etmeli.
Bu, kendisinin bulunduğu makam açısından kaçınılmaz bir şarttır.
Siyaset dediğiniz şey, boşluk kaldırmıyor maalesef.
Hele de AKP’de ve Erdoğan’ın gözünde.
Biraz yanlış çıkışlar yaptığını fark ettiği kişiyi, Başbakan da olsa görevden alabiliyorken, Ceyhan neyin nesi?
***
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde sıkıntılar had safhadayken, niçin çözümü Ceyhan’a bırakıyoruz?
Çünkü Başkan Karaosmanoğlu’nun kıpırdayacak yeri yok.
Hangi yana baksa, hangi tarafa dönse bir türlü olmuyor.
Dengeler onu neredeyse esir almış durumda. Tek isteği, kazasız belasız görev süresini doldurmak.
Onun bu halini gören yakın ekibi de “sen rahat ol başkan, biz varız” havasında Karaosmanoğlu’nu uyutma çabasında.
Ama artık mızrak çuvala sığmıyor maalesef.
İbrahim Karaosmanoğlu’nu ne kadar izole ederlerse etsinler, yedikleri haltlar bir bir ortaya çıkıyor.
Tabi bunun ortaya çıkması için basına yani yandaş olmayan basına sığınıyorlar.
Yine Büyükşehir belediyesi bünyesinde olan bir kişiden aldığım mektupta büyükşehirde yaşananlar anlatılmış.
Bu mektupta neler olduğundan çok, mektubun giriş kısmı dikkatimi çekti.
Mektubun girişinde aynen şu sözler yazıyor.
***
“Aysun Hanım Merhaba, öncelikle hayırlı işler diliyorum.
Geçenlerde büyükşehirde yaşanan sıkıntılara ufakça değindiniz, eminim ardından size ne baskılar yapmışlardır ama ben size teşekkür ederim.
Bu kentte hala az da olsa gazete/gazeteci olduğunu görmek güzel.
Siz gerçeklere biraz dokununca bilseniz nasıl panikliyorlar.
Ekte sizlerin bilmesini istediğim birkaç hususu paylaştım. Sakın beni yanlış anlamayın.
Ben size attığım bu yazıyı büyükşehirde en üst makama kadar yolladım ve sonuç almaya çalıştım. Öncelikle başkana ulaşıp uyarmak istedim. Tabi olmadı. Tahir Büyükakın zaten oyunun bir parçası olduğu için bizi dikkate almıyor. İbrahim Hocanın çevresini öyle bir sardılar ki ulaşmak mümkün değil. Sesimizi duyurmanın başka yolu kalmadığı için sizinle paylaşıyorum.
Siz de araştırdığınızda dediklerimin doğru olduğunu zaten göreceksiniz.
kolay gelsin.”
***
Mektubu yollayan vatandaş, Başkan Karaosmanoğlu’na ulaşamamaktan şikayet etmiş.
Onun etrafının nasıl sarıldığını anlatmış.
Ben, bana gelen bu mektubu yayınlayıp, Başkan Karaosmanoğlu’na ve Şemsettin Ceyhan’a duyurmayı görev bildim.
Gerisi onların bileceği iş.
Buyurun o mektupta neler yazıyor, görün. Mektupta mektup hani…