Toryum

Erhan Uysal

Erhan Uysal

Tüm Yazıları

Toryum, uranyuma alternatif bir radyoaktif elementtir. Nükleer uygulamalarda kullanılabildiği için stratejik bir madde olarak görülüyor.

Toryum, son yüzyılın en önemli stratejik hammaddelerinden biri olarak kabul ediliyor. Yerkabuğunda nadir bulunan,

düşük radyoaktif

bir metaldir. Yoğunlaştırılmış bir yakıt olan toryum,

diğer nükleer yakıtlara oranla daha çevreci

bir nükleer enerji kaynağıdır. Geleceğini heyecanla bekleyen bir nükleer yakıt konumundaki toryum, kritik element olarak varlığını sürdürüyor. Türkiye’deki toryum rezervi miktarı konusunda çelişkili rakamlar var. Ancak mevcut rezervin işletilerek toryum üretilmesi ekonomik bulunmuyor. Uranyumun en güçlü rakibi ve alternatifi olan toryum, önümüzdeki yıllarda çok tartışılacağa benziyor.

Toryum, 1828 yılından İsveçli kimyager Jöns Jacob Berzelius tarafından keşfedildi. Berzelius, Norveçli mineralog Hans Morten Thrane Esmark’tan Norveç Lovo Adası’nda bulunmuş siyah bir mineral örneği aldı. Mineral, yüzde 60 oranında henüz keşfedilmemiş toryum içeriyordu. Demir, manganez, kurşun, kalay ve uranyum gibi elementler de içeren minerale karbon ve potasyum ile bazı işlemler uygulayan Berzelius, toryumu izole etti. 1898 yılında Polonyalı fizikçi Marie Cruie ve Alman kimyager Gerhard Schmidt tarafından tanımlandı ve radyoaktif olduğu tespit edildi.

Toryumla ilgili bazı tarihi gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz:

1885 yılında gaz lambaları gömleklerinde toryum kullanılmaya başlandı.

1925 yılında Hollandalı kimyagerler Anton Eduard van Arkel ve Jan Handrik tarafından yüksek saflıkta metalik toryum izole edildi.

1960’lı yıllarda toryumlu nükleer yakıt denemeleri başladı.

1976 yılında toryum nükleer güç reaktörlerinde kullanılmaya başlandı.

1983-1989 yılları arasında Almanya’da 300 MW gücündeki toryum yüksek sıcaklık reaktörü test edildi.

“Toryum” kelimesi, mitolojik İskandinav efsanelerinde adı geçen şimşek tanrısı Thor’dan türetilen bir kelimedir.

Doğada serbest halde bulunmaz. Yerkabuğunun yüzde 0,0007’lik kısmını içerir.

Dünyadaki toryum içeren cevher rezervi toplam 2,7 milyon ton civarındadır. Toryum rezervi bulunan ülkeler ve rezerv miktarları şöyledir; Avustralya (489 bin ton), ABD (400 bin ton), Türkiye (380 bin ton), Hindistan (319 bin ton), Brezilya (302 bin ton), Venezuela (300 bin ton), Norveç (132 bin ton), Mısır (100 bin ton), Rusya (75 bin ton), Gröland (54 bin ton), Kanada (44 bin ton), Güney Afrika (18 bin ton), diğer ülkeler (33 bin ton).

Türkiye’deki toryum rezervi bakımından teyide muhtaç bazı bilgiler var. Dünyadaki en büyük toryum rezervlerinden birinin Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunduğu belirtiliyor.

Bir çuval toryumun bir şehri ısıtabilecek kapasitesinin olduğu iddia edilir.

Bir ton toryumun 1 milyon ton petrolle eşdeğer olduğu belirtiliyor.

Bir iddiaya göre 6600 ton toryumun enerjisi; 65 bin ton uranyum, 5 milyar ton kömür, 31 milyar varil petrol ve 3 trilyon metreküp doğalgaz enerjisi ile eşdeğer.

Günümüzde ticari olarak değerli görülmeyen saf toryumun kilogramı bir dönem 5 bin dolar civarındaydı.

Th-232 izotopu, bir fotoğraf filmini birkaç saat içinde bozabilecek kadar radyoaktiftir.

Toryum, 1898 yılında radyoaktif olduğu tespit edilinceye kadar diş macunlarında kullanılmış.

Toryum tabanlı bir enerji üretimi için yüksek maliyetli tesislerin kurulmasına ihtiyaç vardır. Bu tesislerin kurulması ticari anlamda ekonomik görülmediği için dünyada henüz toryum yakıtlı tesis kurulmamıştır.

Türkiye’deki toryum ve uranyum potansiyeli ve üretimi ile ilgili bilimsel araştırmalar yapan Prof. Dr. Engin Arık ile 5 bilim adamı, 30 Kasım 2007 tarihinde Isparta’da düşen uçakta hayatını kaybetti.

Toryum, nükleer silah yapımında kullanılabileceği için üretimi riskli bulunan maddeler arasında yer alır.

Hindistan, prototipini geliştirdiği 300 MW’lik toryum nükleer reaktörle 2050 yılına kadar elektrik ihtiyacının yüzde 30’unu karşılamayı planlıyor.

Çin’de tüm ülkenin elektrik ihtiyacını 20 bin yıl boyunca karşılayacak miktarda toryum rezervi olduğu iddia ediliyor.

Kaybettiğimiz bilim insanlarından birisi, Toryum ve enerji üzerine yaptığı çalışmalarla dünyanın dikkatini çekmiş bir isim olan Prof. Dr. Engin Arık idi. Isparta'da düşen uçağın kaza nedeni olarak çok fazla şey yazılıp çizilse de, özellikle Engin Arık'ın stratejik çalışmaları dikkate alındığında kafalardaki soru işaretleri hiçbir zaman tam olarak giderilemedi.

Prof. Dr. Engin Arık

dünyaca ünlü Türk parçacık fizikçisidir. Boğaziçi Üniversitesi’nde Fizik Profesörü olarak görev yapmış olan Arık, enerji sorusuna çevreci bir çözüm olarak Toryum madenini ileri sürmesiyle tanınmaya başlanmıştır.

1948 yılında doğan Arık, İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik bölümü mezunudur. ABD’de Pittsburgh Üniversitesi’nde master ve doktora eğitimin tamamladı. 1981’de doçent, 1988’de profesör oldu. 1997-2000 arasında Viyana Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Arık, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) nezdinde “Atlas Deneyi” üzerinde çalışma yapmakta idi. Bununla birlikte CAST deneylerine katılım sağlayan Türk bilim insanlarına liderlik de yapmıştır.

Aynı yıllarda Birleşmiş Milletler’e bağlı Comprehensive Test Ban Treaty Organization kuruluşunda da çalışmalarda bulundu. Deneysel yüksek enerji fiziği alanında sayısız makaleler yazmış ve akademik çalışmalarda çok defa makalelerinden alıntılar yapılmıştır.

21. yüzyılın madeni

olarak gördüğü Toryum madenine dikkat çekmeye çalışan Prof. Dr. Arık, “sadece Isparta’da bulunan Toryum rezervi Türkiye’nin 100 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak düzeyde” açıklamasıyla gündeme geldi. Konunun önemini; “Büyük bir servetin üzerinde oturuyoruz. Küçük bir bilimsel yatırım ile toryumu enerjide kullanmak suretiyle dünya devleri arasına girmemiz mümkündür” cümleleriyle ifade etmiştir.

Hürriyet Gazetesi’nde 27 Temmuz 2002 yılında verdiği röportajında ise toryumun 21. yüzyılın en stratejik madeni olduğundan bahisle yeni tip nükleer santrallerle toryumun bir numaralı maden olduğunu söylemiştir. Yeni tip reaktörlerde Toryum kullanılabileceğine dikkat çekmiş, bu değerli madenin trilyonlarca varile eş değerde bir enerji kaynağı olduğunu savunmuştur.

Tıpkı Uranyum gibi nükleer enerji hammaddesi olan toryum, daha temiz ve daha güvenli bir maden olarak görülmektedir. Bilim ve enerji dünyasında geleceğin yakıtı olarak lanse edilen Toryum bakımından Türkiye en zengin 2. ülke konumunda bulunuyor. Eskişehir’deki Toryum rezervi Türkiye’nin yaklaşık 1000 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede iddiasını CERN Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy da doğrulamaktadır.

Sultansoy, Nükleer Fizik Profesörü olan Metin Arık’ın katıldığı bir panelin moderatörü olduğunu ve toryumu ilk kez burada duyduğunu dile getiren bir bilim insanımız. Nükleer enerjinin bilinmeyen tarafı olarak nitelendirdiği toryumu ilk kez duyduğu Metin Arık ise rahmetli Engin Arık’ın eşinden başka birisi değildi.

Prof. Dr. Engin Arık, 2014 yılında yayınlanan Webometrics raporunun h-index sıralamasında kendisine, Türk bilim insanları arasında birinci sırada yer verilmiştir.

Bu ülkenin değerlerine sahip çıkabilmesi sayesinde dünyada ekonomik anlamda rahatlayabileceğine inanmaktayım. Bu aslında hiç zor değil, sadece gerekeni yapabilecek duruşta durabilmek gerekmektedir.

Kazdağlarında ki altın madeninden çok daha değerli madenlerimizin var olduğunu söylemek istedim.

Sevgi ve saygılarımla, bayramınızı da kutlarım.

Dr. Erhan UYSAL