Kadın Milletvekili, "Kadın-Erkek eşitliğine" inanmıyormuş!
Kadınları tartışmaktan, onlar üzerinde siyaset yapmaktan bıkmadılar, usanmadılar.
Aslında onları tartışmaya açan her kimse, kadını ikinci sınıf yapanlar da aynı kişilerdir.
Yok saçı, yok başörtüsü, yok doğurganlığı, yok namusu her şeyi sorun edildi.
Allah aşkına sizin gözünüzde “Kadın” ne demek?
Sizin gözünüzde KADIN sadece bir obje mi? Ya da üreme aracı mı?
Veya deşarj olmak için kullandığınız stres topunuz mu? Sahi sizin gözünüzde kadının yeri neresi?
Daha birkaç gün önce TBMM’de “önerge” adı altında verdiğiniz rezillik bile sizin kafanızdaki kadın profili ile ilgili yeterince ipucu veriyor.
Sorsanız, kadınlara en çok değer veren parti AKP’dir.
Ama gerçeğe baktığınızda durum hiçte öyle değil.
Ortalık kadın cinayetlerinden, tacizlerden, tecavüzlerden geçilmiyor.
***
Kılık kıyafet özgürlüğü dersiniz, bu mağduriyet üzerinden edebiyat yaparsınız ama şortlu bir kadına tahammül edemezsiniz.
Diğer yandan kutsalımız olan annelerimizin bile diz kapağından tahrik olmanın normal olduğunu anlatan sapıklara ses çıkarmazsınız.
Aynı şekilde dükkan camlarında asılı olan kadın-erkek afişlerine tepki gösterip yaygara koparırsınız.
Fakat onlarca erkek çocuğunun bir kurumda tecavüze uğramasına ses çıkartmazsınız.
Peki neden?
Şimdi de sesiniz çıkmıyor!
Tacizcilere, sapıklara gün doğuyor ve işin acı tarafı bunu savunacak kadar korkunç haldesiniz.
Geçmişte çocuk yaştaki kız çocuklarını kendine eş diye aldığı için devletin cezalandırdığı 4 bin sübyancı sapkınlar için özgürlük istiyorsunuz.
***
Bunu istemekle 7 yaşından tut, 18 yaşına kadar olan çocuklarla evlenmenin yolunu açıyorsunuz.
Dahası, o çocukların tecavüze uğraması halinde, oluşacak mahalle baskısı nedeniyle sesini çıkartamayacak olan çocuğa, “RIZASI VARDI” deyip,
tecavüzcüsüyle evlendirip, bir ömür mahkum olmasına göz yumuyorsunuz.
Benim bu yaşananları aklım zihnim almıyor arkadaş!
Bu kadar mı kör oldu gözleriniz, bu kadar mı köreldi vicdanlarınız?
Gerçekten sizin için her şey “İSTİKRAR SÜRSÜN”den mi ibaret?
Sizin tuttuğunuz parti, sizin sevdiğiniz siyasetçiyi Allah yaratmadı mı? Hata yapmak onlara da mahsus bir özellik değil mi?
Her yanlışa doğru demek ve o yanlışı savunmak vicdanlara sığar mı?
***
Bakın, gerçekten her geçen gün umutlarımız azalıyor.
Resmen ikiye bölündük. Bir taraf ne yaparsa yapsın doğru deyip peşinden gidiyor, diğer taraf ne yaparsa yapsın yanlış diyor.
Ben de diyorum ki her iki tarafın da canı cehenneme..!
Ellerinizi çocuklarımızın üzerinden çekin de ne halt yerseniz yiyin!
Hiç olmazsa bu hassas konuda bizi temsil eden yöneticiler bari hassas davransın.
“ÇOCUK=DOKUNULMAZIMIZ” bitti! Olay bu kadar net!
Bunun nesini anlamıyorsunuz?
***
Hadi diyelim ki, bahsi geçen yasa iktidar temsilcilerinin dediği gibi tecavüzcüleri içermiyor.
Ne fark eder? Çocuk gelinlerin önünü açıyor sonuçta.
Toplum bu kadar bozulmuşken, ahlak bu kadar yozlaşmışken erken yaşta evliliğin yolunu açmak bize ne kazandıracak?
Düşünseniz, ortaokula giden bir kız çocuğu birine aşık olacak ama ailesi izin vermeyecek.
O da gönlüyle sevdiği erkeğe kaçacak ve devlet buna “kendi rızasıyla kaçtı” diyerek nikah kıyacak.
Düşündükçe kan beynime sıçrıyor.
Yahu o çocuk ne anlar sevmekten, ne anlar aile kurmaktan, çocuk bakmaktan… daha kendisi çocuk!
***
Bu kahrolası önerge gündeme geldiğinden beri mecliste bizi temsil eden kadın milletvekillerine bakıyorum;
Hepsi ayrı havada… her biri partisinin politikalarından ödün vermeyen tavırlar sergiliyor.
İktidardakiler bu yasayı öve öve bitiremiyorken,
Muhalefettekiler yeterince rezillik içeren bu yasayı halka iyi anlatmakta eksik kalıyor.
Hadi bunu geçtim de şunu geçemedim…
Bizim kadın bir milletvekilimiz var bilirsiniz, adı Radiye Sezer Katırcıoğlu.
Hani şu TBMM’de kurulan ve adına “KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU” denilen bir komisyon var.
Hatırladınız değil mi?
Ha, işte Radiye Hanım bu komisyonun başkanlığını yapıyor.
***
Peki, bu komisyon ne iş yapar?
Anayasa’da yazdığı gibi, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” maddesi uyarınca çalışma yapar.
Ama görüyoruz ki Radiye Hanım, başkanı olduğu komisyonun işlevinden bi haber…!
Bunu nereden anladım?
***
Geçen gün Radiye Hanım, KTO’ya başkan seçilen saygıdeğer iş kadını Sibel Moralı’ya hayırlı olsun ziyaretine gitmiş.
Klasik bir tebrik ziyaretiydi bu.
Ama Sayın Katırcıoğlu orada hem de bir kadın karşısında öyle bir laf etmiş ki yenilir yutulur gibi değil.
Radiye Sezer Katırcıoğlu demişki “BEN KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNE İNANMIYORUM”…
Yani Sayın Katırcıoğlu pes diyorum! Bu nasıl bir cümle, bu nasıl bir söz?
Bu sözü güya eşitliği savunan bir kadın, bir kadına söylüyor.
Dahası bunu söyleyen kadın, “KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ” komisyonuna başkanlık ediyor.
Yani kadın ve erkeğin eşit olduğunu, aynı fırsatlardan yararlanması gerektiğini topluma anlatmak adına çalışma yapıyor sözüm ona.
***
Ebette fiziksel olarak kadın erkek eşitliği gibi bir şey değil bu.
Zaten kimse öyle demiyor. Olaya kimse cinsel uzuvlar veya kaslarla bakmıyor.
Bu olayın toplumsal yaşam alanında tartışıldığını bilmiyor musunuz?
“Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir kişinin böyle önemli bir komisyonda bırakın başkan olmasını üye olarak kalması bile büyük bir zuldür.
Bir kadının ağzından böyle bir şey duymak çok acı hem de çok…
Sayın Sibel Moralı o an ne düşündü acaba, onu da merak etmiyor değilim!
“Öyle demek istemedi, aslında şunu demek istedi” gibi sözlere hiç itibar etmiyorum.
Amacı ne olursa olsun, bu söylem basın önünde, erkeklerin içinde, erkek egemen bir yere başkan seçilmiş bir kadına söylenmez!
Doğrusu çok yadırgadım, inanamadım, yakıştıramadım!