Şeker’e, o dostundan imza teşekkürü geldi mi?
Şimdi size, tanıdık bir hikaye anlatacağım.
Tanıdık derken toplumda benzeri yaşanmış ve yaşanmakta olan bir hikayeden bahsediyorum.
Ancak bu hikayeyi önemli kılan bazı nedenler var.
O yüzden ilginizi çekeceğini düşünerek bir kez de ben anlatayım istedim.
Sözcü Gazetesi’nin önemsediğim yazarlarından biri olan Sayın Saygı Öztürk bu hikayeyi çok güzel ele almış.
Neyin ne olduğunu, kimin ne yapmaya çalıştığını bir güzel işlemiş.
Fakat ben bu konuya, bizi ilgilendiren tarafından bakacağım biraz.
***
14 yaşında bir kız çocuğu…
Babası cezaevinde, annesi ise okuma yazması dahi olmayan savunmasız bir kadın.
Kendi hallerinde geçinmeye çalışan gariban bir aile.
Bu kız çocuğu birkaç yıl önce bir adam tarafından tecavüze uğruyor.
Olay, Sakarya’nın Pamukova ilçesinde yaşanıyor.
Sakarya Barosu’na gelen bir elektronik posta ile durumdan haberdar olunuyor.
O saatten sonra Sakarya Barosu, işin peşini bırakmıyor.
Devreye, Çocuk Hakları Merkezi’nde görev yapan avukatlar giriyor.
Uzatmayayım, küçük kıza tecavüz eden kişinin, AKP eski Milletvekili Ali İnci’nin kardeşi Yusuf İnci olduğu iddia ediliyor.
Küçük kızın ifadesi doğrultusunda Sakarya Barosu’nun çabalarıyla Yusuf İnci, sanıklar arasında yer alıyor.
Ve savcı, Yusuf İnci’yi ifadeye çağırıyor ama ailesi kendisinin yurtdışında olduğunu söylüyor.
Gerekçe olarak da aile şirketlerinin bir ayağının yurtdışında olması nedeniyle, aileden bir kişinin şirketi temsil etmesi gerektiğini ileri sürüyor.
Anlayacağınız Yusuf İnci, şu saate kadar ifadeye gelmediği gibi gerçekten de yurtdışında mı, nerede olduğu hala bilinmiyor.
***
AKP eski Milletvekili Ali İnci, kardeşinin yaptıklarından mıdır nedir bilinmez, 7 Haziran seçimlerinde milletvekili seçildiği halde,
ardından yapılan 1 Kasım seçimlerinde tekrar aday gösterilmedi.
Şayet kardeşi gelip ifade verseydi durum belki değişirdi ama ne yazık ki gelmedi.
Üstelik hakkında yakalama kararı olduğu iddia ediliyor.
Neyse; tecavüz mağduru küçük kız, Sakarya Barosu’nun yardımıyla emin ellerde.
Baro sayesinde hem dava açıldı, hem de küçük kızın yaşadığı travmayı atlatması için ona destek olundu.
***
Bu hikayeyi niye anlattım?
Hani şu hepimizin canını sıkan “utanç önergesi” var ya?
Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile içine sinmediği için geri adım atılan?
İşte o önergeye imza atanlardan biri de bizim milletvekillerimizden İlyas Şeker idi.
Ben ilk günden bu yana Sayın Şeker’in o önergeye içinin sindiğini düşünmek istemedim.
Zira bunu kendisine de ilettim.
Özellikle depremde iki kız çocuğunu kaybetmiş bir baba olarak daha sonra kendini bu işe adaması beni çok derin etkilemişti.
Çünkü o tarifsiz acıyı bizzat yaşamıştı.
Evlatlarını bir gecede kaybetmenin ne demek olduğunu en iyi o bildiği için
yeni acılar yaşanmasın diye depremle mücadele konusunda nasıl çalışmalar yaptığını iyi biliyorum.
***
Anlayacağınız İlyas Şeker, son derece duyarlı ve hassas bir kişiydi.
Ancak bu önergede onun imzası olması beni çok ama çok şaşırtmıştı.
Yaptığımız haberlerin ardından beni arayıp önergenin saptırıldığını anlatırken bile
sesindeki üzüntüyü algılamıştım.
En nihayetinde toplumsal baskı ya da direnişler sonucu bu ahlak dışı önerge şimdilik geri çekildi.
Fakat yukarıda az evvel anlattığım hikaye biraz aklımı karıştırdı.
Çünkü hikayenin kahramanı olan Yusuf İnci’nin ağabeyi AKP eski Milletvekili Ali İnci,
İlyas Şeker’e yakın bir isim. Seçim çalışmalarını birlikte yönetecek kadar samimiler.
Biliyorsunuz, bu önerge ortaya atıldığından bu yana kamuoyunda pek çok spekülasyonlar yer aldı.
***
Bazıları bu önergenin yasalaşması durumunda AKP’de çok hatırlı birinin yakınının yargılanmaktan kurtulacağını yazdı.
Bir diğer iddia ise HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasıyla birlikte devletin Güneydoğu bölgesinde
aşiretlerle ortak noktada buluşma çabaları olduğu söylendi ki bu bir parça anlaşılabilir bir şey.
İşte bu ortak zemin arayışında da Güneydoğu’da bazı aşiretlerin önemli isimlerinin
küçük yaştaki kız çocuklarıyla olan birlikteliklerinden dolayı mahkum olmaları ve buna çözüm bulmaları istenmiş.
Bu tasarının apar topar ortaya atılması da ondanmış denildi.
Ama bu bahsettiğim her iki iddia da kanıtlanmış ya da kabullenilmiş bir iddia değil.
Bizi kimse doğru düzgün bilgilendirme ihtiyacı duymazken biz de bazı ipuçlarını birleştirerek sonuca gitmeye çalışıyoruz.
***
Tüm bunlardan sonra diyorum ki;
acaba 7 Haziran seçimleri öncesi milletvekili olmak için Hendek Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden
ve seçim propagandasını İlyas Şeker ile birlikte yöneten Ali İnci,
bu tasarının kabul edilmesi için çok dua etmiş midir?
Ya da ne bileyim, çalışma arkadaşı İlyas Şeker’e o imzayı attığı için teşekkür etmiş midir?
Çünkü iddialara bakılırsa bu önerge kabul edildiğinde onun kardeşi için bir umut doğabilir.
Cidden sadece merak ettiğimden soruyorum!
Eğer etmediyse ayıp etmiş!