Amiral gemi battı…!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Medya sektörünün geldiği nokta ortada.

Genelden yerele yayılan “tek sesli” olma arzusuyla ana akım medyayı da eline alan iktidar

Gazeteciliği ve haberciliği bitirme ve de itibarsızlaştırma yolunda hızla ilerliyor.

İşe ilk önce reytingi yüksek televizyon kanallarını havuzlarına katmakla başladılar.

Bunun için devletin bankalarından kredi yolunu açtılar.

Bünyelerine kattıkları TV kanallarında sadece kendi propagandalarını yaptılar.

TRT deyince insanda güven uyandıran, bizim vergilerimizle işlevini sürdüren devletin TV kanalını ise fütursuzca aynı amaç için kullanmaktan çekinmediler.

Böyle böyle derken, son kale olarak görülen ve ana akım medyanın ilk akla gelen ismi olan gazetelere el attılar.

Olaylara objektif bakan, tarafsızlığa önem veren, okuyucusuna güven aşılayan, özgür basın anlayışıyla yürüyen Hürriyet Gazetesi, düşen son kaleydi.

***

Demirören grubunun satın almasıyla yüz seksen derece dönüş yapan Hürriyet’i artık okuma hevesim kalmadı.

Uzun zamandır sitesine girip bakmışlığım yok.

Çünkü atılan başlıklar, verilen mesajlar diğerleriyle birebir aynı olmaya başlamıştı.

Havuz medyasında yerini aldığını yaptığı habercilik anlayışıyla hissettiriyordu.

Zaten havuza dahil olan herhangi bir gazeteyi okusanız diğerlerine bakmanıza gerek dahi yok!

Ben buna şaşırmıyorum ama şuna şaşırıyorum:

Hürriyet bir Akit olmamalı…!

***

Evet, tarihi bir geçmişe sahip olan, evlerimizden eksik etmediğimiz, bizim için manevi değere sahip o gazete

iktidarın havuz medyasının on adım ilerisinde koşan yağdanlık gazetesi Akit’in tarzına büründü.

Geçen gün yaptığı haberle iğrenç bir duruş ortaya koydu.

Neydi o haber?

HDP Eş Başkanı Sezai Temelli’nin, Millet İttifakı’nın Ankara ve İstanbul adayları hakkında söylediği sözleri alabildiğince çarpıtarak ayar vermeye çalıştı…

Hürriyet’in Sezai Temelli’nin sözlerini çarpıtarak attığı başlık şöyle:

“HDP EŞ GENEL BAŞKANI TEMELLİ’DEN AÇIK İTİRAF VE TEHDİT:

‘İSTANBUL VE ANKARA’YI İMAMOĞLU VE YAVAŞ DEĞİL, HDP YÖNETECEK’

Attığı bu başlıkla tamamen AKİT-LEŞEN Hürriyet Gazetesi artık amiral gemi olmadığının altını kalın bir çizgiyle çizmiş oldu.

***

Temelli’nin aslında ne dediğini internetten açıp okuyabilirsiniz.

Ayrıca HDP’nin kime destek verdiği umurumda da değil.

Benim gayem, Hürriyet Gazetesi’ne yakışmayan bir tarzla okuyucusunun karşısına çıktığını göstermekti.

Söyler misiniz, bu tarz bir habercilikle hangi kitleyi etkilemeyi hedefliyorsunuz?

Hedef kitlenize hitap eden sayısız TV kanalı ve basılı yayın elinizin altındayken

Hürriyet’i itibarsızlaştırma çabanızı anlamıyorum.

O gazetede hala fikrine ve kalemine saygı duyduğum isimler var.

Bu gidişle yarın onlar da yok olacaklar.

Değer mi peki?

Bu yayıncılık anlayışıyla sizi kim dikkate alır?

***

Mesela bizim ilimizde de durum aynı.

Bu kentin en prestijli gazetesini havuza kattıktan sonra Kocaeli basını hızla yön değiştirdi.

Artık kimin eli kimin cebinde belli değil.

Sürekli operasyon çeken haberlerle karşı karşıyayız.

AKP’de basın işini ele alan, hatta üzerine vazife plmayan işlere bile girişen bir danışman sayesinde kimse kafa kaldıramaz oldu.

“Kapımda köpek oluyorlar” diyerek meslektaşlarımıza hakaret etmekten utanmayan bir zatın ihtiraslarına kurban edilen Kocaeli basını

Can çekiştiği sırada yerel seçimleri kucağında buldu, iyi ki de buldu.

Bundan sonrası için bir parça da olsa umutluyum çünkü o zat oradan gidecek!

Ve inanıyorum ki kim gelirse gelsin aynı anlayışta biriyle yol yürümek istemeyecektir.

***

Ha, bu durum düzelecek mi, yani iktidar baskısı ortadan kalkacak mı, tabi ki hayır.

Ama en azından basının tepesinde elinde sopayla dolaşan, onları terbiye etmeye çalışan, terbiye ederken dünyalığını yapmayı ihmal etmeyen biri olmayacak.

Bu bile onun baskısı altındaki gazeteler için iyi bir şey sayılır.

Konu Hürriyet Gazetesi’nden açıldı, buraya geldi.

Dert bir olunca, insan yazmadan edemiyor.

Ne demişler;

Eşekten düşenin halini eşekten düşen kişiye sorun.

Biz de az baskı yemedik. Tek farkımız, o zata teslim olmadık…!

Ardında bıraktığı “Anılarla” geldiği gibi gidiyor işte…!